Kardeş gazetemiz SÖZCÜ’nün dünkü manşetinde İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in Saygı Öztürk’e söylediği “Silahlı Eğitim Kampları” iddiasını okuyunca, aklıma 1960’ların sonunda kurulan “Komando kampları” geldi!..
Örneğin 31 Haziran 1968’de Demokrat İzmir Gazetesi’nde şöyle bir haber yer almıştı:
-CKMP’li gençer komando kursuna tabi tutulacak!..
Başına Alparslan Türkeş’in geçtiği, kısa bir süre sonra adını Milliyetçi Hareket Partisi olarak değiştirecek olan Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi, ilk komando kampını Hasan Sami Bolak tarafından 1968’de Kayseri’de açmıştı... Cumhuriyet Gazetesi’nin 1 Ağustos 1968 tarihli sayısında şöyle diyordu:
-CKMP komandoları: 100 genç İzmir’de her gün talim yapıyor!..
Bu gençleri emekli ordu mensupları eğitiyordu. Türkeş gençlerin eğitim amacını şöyle anlatıyordu:
-Bu kurslarda gençler boks yaptılar, judo öğrendiler... Şu anda disiplinli ve eğitimli olanların sayısı binin üzerindedir. Bu yaz derhal, bütün yurtta, her ilde komando yetiştirecek kuruluşlar yapacağız. Biz bu gençlerimizle barajı kurduk. Komünistlerin hareketi artık gelişemez!..
Gerçekten de 10 yıl içinde kurulan 34 kampta on binlerce komando yetiştirildi. Adı duyulan, iyi bilinen tüm ülkücüler bu kamlardaki eğitimden geçti... Etki tepkiyi getirmekte gecikmedi tabii; bazı sol örgütlerde aynen ülkücülerin yaptığı gibi “eğitim kampları” kurmaya başladılar...
1980’de 12 Eylül darbesiyle biten bu dönemde yaklaşık 5 bin 500 genç silahlı çatışmalarda can verdi. Ülkenin bir çok değeri suikastlarda öldürüldü.. Ülke yıllar içinde bir vahşet ve korku tünelinden geçmeye zorlandı... 1969’da zamanın İçişleri Bakanı, “Zehir Hafiye” lakaplı Faruk Sükan gelecek yıllarda neler olacağını söylemişti zaten:
-İti, ite kırdıracağız!..

İç savaşa hazırlık!..


Bu kamplarda yetişen, öğrendiklerini diğer gençlere öğreten 1970’lerin ünlü ülkücü isimlerinden Oğuzhan Cengiz bu komando kamplarının hikayesini “Komando” isimli kitabında anlattı... Hürriyet Gazetesi’ne verdiği röportajda bakın neler anlatıyordu:
-Okullarda yavrukurttuk, o kamplarda bozkurt olduk... ben Kilyos ve Şile kamplarına katıldım. Şile en son kamptı. Sonra olmadı zaten. 100 binden fazla genç yaz-kış eğitildi, disiplin altına alındı... Çoğu üniversiteliydi... Şile kampında 40 çadır vardı. Her çadırda 4-5 kişi kalıyordu. Hepsi Kızılay çadırıydı. Yakınımızda Dev-Sol kampları vardı. İlginçtir, onlarınki de Kızılay çadırıydı!.. Benim bulunduğum kampta silahlı eğitim olmadı. Zaten herkes silah kullanmayı biliyordu!.. Sonunda rahmetli Türkeş 1978’de kapatma kararı aldı. O tarihe kadar bize komando denirdi. Kamplar kapatıldıktan sonra ülkücü adını aldık!..
Komando isimli kitapta amaç ise şöyle anlatılıyordu:
-Ülkücü gençler, karşılarındaki düşmanın yöntemlerine, hazırlandıkları savaşa karşı koymak için eğitileceklerdi. Pek çok ülkede denendiği gibi Türkiye’de kızıl bir harekat başlamıştı. Çok yakında silahlı mücadeleye döneceğinin sinyallerini veriyordu. İç savaş öncesinin hazırlıklarıydı süren. Eğer engel olunmazsa...
İşte 70’lerin özellikle ikinci yarısı böylesine bir “iç savaş” hazırlığı ve uygulamasıyla geçti!..

Aynı filmin bir başka versiyonu mu?!.


38 yıl sonra...
Adeta kapkaranlık bir tünele hapsedilmiş koca ülkenin önemli bir siyasetçisi, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Saygı Öztürk’e şu iddiayı anlatıyordu:
-Son dönemlerde üniformalı bazı kişiler, ellerinde uzun namlulu silahlarla dolaşıyor. Örneğin Tokat ve Konya’da “silahlı eğitim kampları” bulunduğunu duyuyoruz!..
Bu dehşet verici iddiayı dile getiren Akşener, daha da vahim bir iddiayı da ortaya attı:
-Bunların seçim döneminde rol alacakları, istenmeyen bir sonuç çıkması halinde karışıklık yaratacakları yolunda yoğun söylentiler var!..
İYİ Parti Genel Başkanı, bu karışıklığı yaratacağı iddia edilen örgütlerden birinin adını da verdi:
-SADAT!..
SADAT, başında Adnan Tanrıverdi isimli emekli tuğgeneralin bulunduğu bir uluslararası savunma danışmanlık şirketi. Eski bir Akit yazarı olan Tanrıverdi aynı zamanda Cumhurbaşkanı başdanışmanlarında biri!..
SADAT, uluslararası savunma alanında danışmanlık ve askeri eğitim veren ilk ve tek şirket. Verdiği kurslar arasında şu başlıklar dikkat çekici:
-Gayri Nizami Harp, Keskin Nişancılık!..
Bunun yanı sıra, Halk Özel Harekat(HÖH) adıyla 22 ilde örgütlenen ve 7 bin üyeye ulaşan örgütlenmeyi de göz ardı etmemek lazım!.. HÖH Genel Başkanı Fatih Kaya, kendileriyle ilgili iddiaları şöyle yanıtlıyor:
-Gezi benzeri olayları basmak için sokağa çıkmayız., devletin askeri-polisi var. 15 Temmuz gibi devletin emiri mümini talimat vermedikçe sokağa çıkmayız!..
Aklınıza takılabilir; Emirül Müminin, müminlerin emiri, halife, İslam ümmetinin lideri anlamına geliyor. Buradaki kullanım ise doğrudan sarayı işaret ediyor!..
Akşener, bu yapılanmaların amacını açıklarken “vatandaşa korku aşılamak, onları sandıktan uzak tutmak istiyorlar” diye konuştu ve şu yaşamsal çağrıyı yaptı:
-Sakın korkmayın!..
Çok büyük olasılıkla 2018 15 Temmuz’una çekilecek Cumhurbaşkanlığı seçimi, bu ülkenin ölüm-kalım mücadelesi haline getiriliyor, hatta getirildi!.. Korku tuzakları, sokaklarda gezinen silahlı milisler, tehditler, baskılar gündelik olağan olaylar halini aldı adeta!.. Böylesine bir korku iklimini ancak ve ancak sandığa gitmek, sandığı korumak, ananızın ak sütü gibi oylarınızı kullanmakla aşabilirsin eyy halkım...
-Korkunun ecele hiçbir faydası yok çünkü!..