Ölüme, şehitlik mertebesine ulaşmaya halay çekerek gidiyorlar...
Ailelerine yazdıkları mektuplarda, ettikleri telefonlarda, çektikleri mesajlarda asla içinde bulundukları ağır şartlardan, ölüm tehlikesinden tek bir sözcükle dahi söz etmiyorlar... Silah arkadaşları bir tehlikenin içine düştüğünde, yaralandığında gözlerini kıpmadan yardıma koşuyor, dev bir kalkan oluyorlar...
Yaralı ya da şehit arkadaşlarını hiçbir koşul altında yalnız bırakmıyor, icap ederse güvenli bir yere kadar sırtlarında taşıyorlar... Birlikte yaralandıklarında hastaneye elleri kenetlenmiş olarak gidiyorlar... Savaşırken cengaver, yaralıya, aman dileyene karşı müşfik ve yardımseverler... En büyük savaşların tarihleri onların savaşçılığının yanında nasıl insan, nasıl vicdan sahibi olduklarını yazıyor... İşte bu nedenle tüm dünya onların ismini ezbere biliyor:
-Onlar Mehmetçikler, evlatlarımız, kınalı kuzularımız!..
Gözünü kırpmadan, güle oynaya, sanki çatışmaya değil de bir sevgiliye gider gibi savaş alanlarına koşan Mehmetçik, her nedense hep gariban çocuklarından, hep yoksul ailelerden küçük bir bölümü de, ‘onlar da subay’ orta halli ailelerden çıkıyor!.. “En büyük Türk büyüklerinin”, varlıklı, güçlü ailelerin çocukları genellikle ya “çürük” çıkıyor ya da bedelli oluyor!..
Onlar şimdilerde Afrin civarlarında, “Zeytin Dalı” harekatında, siyasi iktidarın yıllardır işledikleri günahları, yaptıkları çok büyük yanlışları temizliyorlar; kanları, canları pahasına!..
-Vatanın bekası, milletin geleceği için şehit, gazi oluyorlar!..
Ve ben çok merak ediyorum; bu çocuklar savaşa giderken, onlara “gel bakayım evladım senin mezhebin nedir?” diye soruluyor mu?!..
-Vatanını savunmaya giden Mehmetçiklere “Alevi misin, Sünni misin?” diye soruyorlar mı?..

Bu ayrımı yapan kansızlar!..


Öyleyse niçin günlerdir ortalık şehit Alevi askerlere resmi cenaze töreni yapılmadığı iddiasıyla çalkalanıyor?..
Bakın ben size anlatayım; sosyal medyada bir takım kansızlar, toplumu bölmek, nefret söylemiyle ülkeyi bir kaos ortamına itmek için elinden geleni ardına koymuyorlar. Tiksinti verecek denli ilkel bir mezhepçi tutumla, milletin geniş bir kesimine kin ve düşmanlık duygularıyla saldırıyorlar...
Örneğin, kendisini “15 Temmuz kahramanı” olarak ilan eden Sevil Şenoğlu isimli soysuz, Alevilerin şehit sayılmayacağını şu satırlarla kustu:
-Alevi bir asker şehit (!) oldu. Hulusi Paşa, devlet erkanı gitti mi cenazesine... Gitmediler çünkü adı şehit burada. Asıl şehit değil. Asıl şehitler camilerden tekbirlerle gidenlerdir!..
Bu kapkara ruhlu, yobaz kafa bu mesajla da yetinmedi, Twitter hesabından, iktidar mensubu bazı politikacıların çocukları gibi çürük raporu almayan, bedelli askerliğe başvurmayan, sıradan bir yurttaş gibi askerlik görevini yapan Kemal Kılıçdaroğlu’nun oğlu Kerem’i hedef alarak şu çirkef satırları döşendi:
-Aslan (!) gibi, çakı gibi asker. Gönderin bunu da cepheden kaçarken belki kazara ölebilir, şehide niyet, Niyazi’ye kısmet gömeriz kara toprağa!..
Bu alçakça mesajlar yalnızca bir örnek; yobazın, gericinin nasıl bir yaratık olduğunu göstermesi açısından çok da önemli bir örnek!.. Anadolu halkının böyle bir anlayışı tükürükle boğacağı da ayrı bir gerçek!..
Hiç fark etmiyor; ne idüğü belirsiz, soysuz ve cahil trol artıkları, sosyal medyada bu sapkınlıkları diledikleri gibi sergileyebiliyor... Şunu da çok merak ediyorum; Türk büyüklerine hakaret ya da en ufak beğenilmeyen mesaj sahiplerini şıp diye yakalayan yetkili makamlar, bu güruhu niçin bulamıyor acaba?..

Bir büyük sanatçının haykırışı!..


Şehit düşen Alevi askerlerin ailelerinin talepte bulunması halinde bile cemevinde resmi tören yapılmadığı iddiaları gündemden düşmüyor...
Bu ülkenin yüz akı sanatçılarından Sabahat Akkiraz, bu durumu şu mesajla kınadı:
-Şehitlerimizi Alevi, Sünni diye ayıranlar önce insanlıklarını sorgulasın!..
Akkiraz, iddiaları doğrulayarak şu mesajı da paylaştı:
-Şehit Alevi olunca cenaze namazı camide kılınmayıp cemevine gidince resmi tören düzenleyemezlermiş... Biz şehidimizi resmi tören olmadan da kaldırırız, ama sizin insanlığınız hep çöplükte kalır...
Akkiraz, yaşanan örnekleri de bir bir sıralayarak, şu satırları yazdı:
-Sanki bu ilk kez oluyormuş gibi bilip bilmeden fikir beyan edenler; bu Sivas’ta, Tokat’ta, Maraş’ta, Erzincan’da, Malatya’da onlarca kez yaşandı. Neden bazı törenler için cami ismi yazılmadı. Baba evinin önünden kaldırıldı. Direkt mezarlıkta defnedildi?
Sanatçı ardından Genelkurmay’ın yanıtlaması gereken şu mesajı attı:
-2015 yılında ‘askerler cemevindeki şehit törenine katıldı’ diye fotoğraflar paylaşıp, Genelkurmay açıklamasını yayınlayanlar, bugün olanlar için 2015’te BİR KEREYE MAHSUS yapılmış olan ve zaten olması gereken bir durumun arkasına sığınmayın. Bugün yaşanılan da ilk değil. Umarım son olur!..
Bir büyük sanatçının ıstırap dolu haykırışları bunlar... Şimdi bu ülkenin iktidar sahiplerinin, Genelkurmay yetkililerinin bu inanılmaz duruma bir açıklık getirmesi gerekiyor...
-Vatan için toprağa düşmenin ayrımı mı olur?!.