Birlikte düşüyoruz
Cem Yılmaz’ın kafayı neden 70’li yıllara taktığını merak ederek izlemeye başladım ‘Arif V 216’yı… Filmi izlemek baştan sona sarsıcı bir deneyimdi. Çok güldük ama yaşadığımız, komedinin de ötesinde bir deneyimdi. Adeta sanal gözlüklerimizi takıp bir zaman makinesinin içinde bize ait olan ve kaybettiğimiz (ya da bir süreliğine toprağa gömdüğünüz) her renge yolculuk ettik...
Naif bir masumiyet çağı
Uzunca bir zamandır ‘eski Türkiye’yi düşünüyorum. Çocukluğumu ve gençlik yıllarımı geçirdiğim ülkeyi... Son 15 yıldır sürekli hakaret edilen ‘eski Türkiye’ o kadar korkunç bir yer miydi gerçekten? Elbette sıkıntılar vardı ama yaşıtlarımla biz ‘naif bir masumiyet çağını hatırlıyoruz. Siyah-beyaz Türk filmlerinde anlatılan, dostlukların içten hikayeleri... İşte ‘Arif V 216’da ben o Türkiye’yi buldum. İstanbul’da bir gazeteci grubu ve filmin tüm kadrosuyla birlikte özel gösterim için biraraya geldik. O yıllardaki samimiyeti özlediğimizi fark ettik.
Kimler yoktu ki!
Ayhan Işık, Sadri Alışık, Zeki Müren, Barış Manço, Ajda Pekkan, Cüneyt Arkın, Filiz Akın, Emel Sayın, Ediz Hun... Günümüzden Tarkan, Mustafa Sandal, Kenan Doğulu, Seden Gürel... Filmin her saniyesinde şunu düşündüm, “Ne renkli, ne cesur, ne yaratıcı bir yermiş Türkiye!” Nasıl iyi geldi bana anlatamam. Ama bu yazıya başlık olarak aldığım filmdeki o replik ‘Birlikte düşüyoruz...’ son yılların özeti adeta. Salondan çıkarken gözlerimdeki yaşların sebebi de bu cümleydi...
Özlediğimiz duygu
Filmi herkesin izlemesini isterim. En çok da 15 yaş ve üstü gençlerin. Belki filmdeki çoğu göndermeyi anlayamayacaklar. O yılların Türkiye’sini sadece sevimsiz ve sığ politik tartışmaların bir arka planı olarak biliyorlar. Ama eminim filmin naif duygusunu gönüllerinde hissedecekler. Bugünlerde en çok özlediğimiz de zaten o duygu. Dilerim bir gün geri gelir... Filmi Cem Yılmaz, Ozan Güven, Zafer Algöz, Seda Bakan, Can Yılmaz, yönetmen Kıvanç Baruönü ve yapımcı Muzaffer Yıldırım ile birlikte izledik. Sonrasında ise uzun uzun sohbet etme şansı bulduk. İşte hem filmden, hem de o sohbetten notlarım:
9 milyon dolar
Film, 9 milyon dolara, Türk sineması standartları açısından yüksek bir bütçeyle çekilmiş. Ana sponsor ise Arçelik. Doğrusu filmde de çok doğru ve etkili bir yer almış bu marka ama en büyük kahramanlık Muzaffer Yıldırım’a ait. Bütçenin çoğu onun yatırımı...
Finali zor çözmüş
Filmin finalinde bir uçak takip sahnesi var, Cem Yılmaz, “Bir türlü çözemiyordum finali, en son bunu yazdım, bana pahalıya patladı!” diye anlatıyor...
Cem Yılmaz’ın belki de bugüne dek yazdığı en karmaşık, tempolu, içinde sayısız göndermelerin bulunduğu, eleştirel dozu en yüksek senaryosu ‘Arif V 216’ya ait. Tek bir sahneyi dahi bir arkadaşınıza yüksek sesle anlatmak isteseniz işin içinden çıkmanız çok zor.