Fransa'nın en önemli ödenekli tiyatrosu olan Comedie-Française 'e bağlı Vieux Colombier Tiyatrosunda sahnelenen bu gösteri, geçtiğimiz sezon, gerek tiyatro eleştirmenlerinden gerekse izleyicilerinden büyük övgü ve ilgi toplamış ve tam not almıştı. Nitekim 2016 yılında iki Moliere ödülü ile taçlandırılmış bu oyuna ,bir yıl boyunca bilet bulamamıştım. Çünkü afişe çıktığı andan itibaren bütün biletler anında tükeniyordu. Nihayet bir ay önce yer bulabildim ve nadide bir mücevher gibi kıymetli bu oyunu seyredebilme şansını yakaladım ve Nautilus denizaltısında, büyükler küçükler bir arada muhteşem bir yolculuğa doğru yola çıktım. j2 Yolculuk başlarken NAU ( Nautilus' ün ilk üç harfi) adlı Kaptan Nemo 'ya ait bir geminin üç lombozuyla karşı karşıyayız. Paris Doğa Tarihi Müzesinin profesörü Pierre Aronnax, sadık emektar yardımcısı Conseil ile beraber Abraham Lincoln gemisine binmişti. Bu geminin Kaptanı Kanadalı Ned Land, okyanuslarda dehşet saçan bir deniz canavarının peşinde dolaşmaktaydı. Fakat bu üçlü, bir cins modern korsan olan ve teknolojik olarak çok gelişmiş bir denizaltı olan Nautilus' un kaptanı Nemo tarafından esir alınırlar. Hep beraber olağanüstü bilimsel bir deneyime doğru yol almaya başlarlar. Sahne üstünde oyuncular ve kuklalar yan yana şiirsel bir denizaltı balesine imza atıyorlar. Büyüleyici imgelerle bezenmiş bu gösterinin sahne tasarımını yapan Eric Ruf ve sahneye koyan Christian Hecq bir gerçekçilik harikası yaratmış. Deliliğin eşiğindeki profesörün başının üstünde beliren heybetli denizanasından devasa ahtapotların denizaltının içine saldırmaları gibi derin sulardan fışkıran tabloların her biri büyüleyici ve nefes kesici... Hayal gücü, nüktesi ve düşsel boyutu ile hayran kaldığımız Jules Verne'in bu baş yapıtı mükemmel sahnelenmiş. Black Theatre ( Karanlık Tiyatro) prensibinden yola çıkarak tasarlanmış balıklar ve okyanusların diğer sakinleri deniz sularının derinliklerinde dalgalanırlarken, gözlerimizde deniz yıldızları parıldarkenü; biz seyirciler, çocukluğumuza şiirsel, sihirli bir dünyaya doğru büyülenmiş olarak unutulmaz bir yolculuğu çıkıyoruz. j4 Oyunu uyarlayan ve sahneye koyan Christian Hecq gençliğinde fizik bilgini olmak istiyordu. Eski mekaniklere ve astroloji fiziğine ilgisi olan Hecq, Jules Verne' in eserini okuyunca bu bilim dalına merak sarar. Hecq' in diğer bir tutkusu ise kuklalardır. Kukla oynatma sanatını Philippe Genty'den öğrenen Hecq, kukla imal eden plastik ustası Valerie Lesort' la tanışınca onunla birlikte bu sanatı geliştirir ve bu ikili fantastik edebiyatının baş yapıtı 'Denizaltında 20000 Fersah' ı sahneye kukla ve oyuncularla uyarlamaya karar verir. Sahne üstünde oyuncular salt vücutlarıyla yapamadıklarını kuklalarla daha kolay ifade ediyorlar. Hareketlerine, anlatımlarına, vücut dillerine, yorumlarına kuklalar daha fazla anlam katıyorlar. Bu oyunda Tiyatronun vazgeçilmez metaforu kuklalarla harikalar yaratılıyor. Gölge ve ışık oyunları, denizaltındaki yaşam balesi, deniz canavarlarının saldırıları, balık avı ve denizaltından fırlayan yaratıklar hepsi bir arada dahiyane. j5 Carol Allemand ve Valerie Lesort tasarladıkları bu çok özel kuklalarla sahne üstünde sıra dışı fantastik bir dünya yaratmışlar. Cecile Brune, off sesiyle bu nefes nefese heyecanlı deniz yolculuğunu anlatırken, diğerleri kuklaların hem oynatıcıları hem de yorumcuları. Dış dünyayla ve insanlarla ilişkisini kesmiş olan ve mükemmeliyata dümen tutmuş, topal ve tehditkar Kaptan Nemo rolünde Christian Hecq harikalar yaratıyor. Kaba ama yufka yürekli, denizlerde kaybolmayı seven zıpkın ustası Ned Land rolünde Christian Gonon ve onun yanında olan saygın, mütevazi profesör Pierre Aronnax rolünde Nicolas Lormeau dakik oyunculuklarıyla büyük beğeni topluyorlar. Kaptan Nemo' nun Nautilus 'de tek bir tayfası var: Flippos. Flippos' un konuştuğu lisanı bir tek Nemo anlayabiliyor. Kaptan Nemo tam modern bir korsan. Gönülleri olmasa da yolcularını okyanuslara, maceralara doğru bir yolculuğa ve derin sular üzerine bilimsel ve şiirsel bir deneyim yaşamaya zorla götürüyor. Nemo dış dünyayla, medeniyetle bağlarını koparmış ama bu kopuş, aslında dünyayı fethetme arzusu yatıyor. Kendisi despot ama büyük bir hümanist ve ekolojist. Bu çok yalnız adam, insanlardan kaçan, misafirperverlikten uzak ama çok bilgili. Derya gibi bir adam... Jules Verne' in romanına sadık kalsa da bu uyarlamada özgün bir yorum ve bakış göze çarpıyor. Nitekim romanı okurken çok ilginç bulduğumuz bu karakterler tiyatro sahnesinde monoton olabilirdi. Anlatıcının off sesi sayesinde uğranan mekanları, okyanuslar arası yapılan yolculukları kısaltmak mümkün oluyor. Kostümlerin ve kuklaların değişimi bir kaç saniye zarfında zifiri karanlıkta yapılıyor. Mükemmel bir ekip çalışması. Deniz örümceği melez bir kukla, yarısı adam yarısı kukla. Bunun dışında denizanası ve devasa ahtapot elle oynatılan saf kuklalar; karanlık tiyatro prensibiyle hareket edildiğinden , kukla oynatıcısı karanlıkta kalıyor ve seyirci onu görmüyor. Kukla balıklar nerdeyse oyuncularla yarışıyor adeta. j3 Çok estetik ve orijinal. Nükte dozu bol sahnelerle oyunun ritmi de sürekli yükseliyor. Bir tarafta Nautilus' deki yolcuların şansız maceraları diğer taraftan denizaltının zenginliklerinin keşfi, lomboz camından seyredilen balıklar ve deniz canavarları, elektrik akımı ile ışıklandırılmış sıvı kütleleriyle bu deniz ordusu sahnede şahane canlandırılıyor. Dekor gerçek bir şölen. Ses, uçuşan maddeler, ışık sistemleri sayesinde bir buçuk saat boyunca suyun içindeymiş hissine kapılıyoruz. Az sayıdaki sahneler şöyle: Denizaltıya varış - Tayfa Flippos'la karşılaşma-Kaptan Nemo ile tanışma( orgda Bach müziği) - akşam yemeği- mercan kayalıklarına çarpma - dalgıç giysisi ile deniz keşfi. Az ama öz sahneler. Hayal gücünün kuvveti balık kuklalarında gizli. Dans eden, dalgalanan lombozlara çarpan, sulardan fışkıran , balerin gibi hareket eden, çizgi roman kahramanlarına benzeyen, tiyatronun gölgeleriyle oynayan bu kuklalar çok şenlikli. Mükemmel ve olağanüstü bir teknik. Çocukluğumuzun hayal dünyasına, Jules Verne' in Denizaltında 20000 Fersah'ına büyüleyici bir yolculuk. Bilim dünyası ile hayal dünyasının Okyanustaki karşılaşması tam bir zarafet abidesi.