Bu yılın merakla beklenen gösterimlerinden olan 6 Oscar ödüllü La La Land, 6-7 Ekim tarihleri arasında Mercedes-Benz ana sponsorluğuyla Zorlu PSM Ana Tiyatro'da gerçekleşti. Biz de bu muhteşem gösteri sonrasında, dünyaca ünlü orkestra şefi ve besteci Thiago Tiberio ile kısa bir söyleşi gerçekleştirdik.
basliksiz-1 Konser sonrası, 6 Oscar ödüllü La La Land'ın orkestra şefi Thiago Tiberio ile tango yaptık.   Fotoğraf: Oğuz BİRKARDEŞLER
La La Land’ın sonunda, ana karakterlerimiz Mia ve Sebastian, hayallerini gerçekleştirmek ve son derece tutkulu oldukları şahsi sanatsal başarılarını edinmek için birbirlerinden vazgeçiyorlar. Siz bugününe gelmek için nelerden vazgeçtiniz? Zaman zaman, ‘’Keşke daha sıradan bir hayatım olsaydı’’ diyor musunuz? Uykumdan vazgeçtim. Gecelerce günlerce hiç durmadan çalışıyorum. Bu işin bana göre en zor yanı; sabit bir yatağının olmaması ve güzel beslenmek. Bazı gittiğim ülkelerde, uyumakta ve yemek yemekte zorlanıyorum. Türkiye dâhil değil buna. Harika yemekleriniz var. Tüm zorluklara rağmen; keşke daha sıradan bir hayatım olsaydı demiyorum çünkü yaptığım işi çok seviyorum. Bu işi sevmezseniz yapamazsınız. Her gün çalışmanız lazım. Düşünün, geçen hafta Bulgaristan’da Opera House’da ‘La Traviata’yı yönetiyordum. Bu hafta İstanbul’dayım, haftaya Paris… Hayatım böyle devam ediyor. Kolay değil, her partisyon üzerinde saatlerce çalışıp sahneye öyle çıkıyorum. Neyse ki seyahat etmeyi, farklı kültürlerle, farklı insanlarla sanatı buluşturmayı seviyorum. Ya da daha çok zorlanırdım. Nasıl oluyor da, hiç ses çıkarmadan, elinizdeki çubukla, hatta bazen sadece ellerinizi kullanarak yüzlerce müzisyenin enstrümanından çıkan sesten sorumlu oluyorsunuz? Orkestra şeflerinin işi enstrüman çalanlardan daha kolaymış gibi görünür. Fakat orkestrayı yönetmek enstrüman çalmaktan çok daha zordur. Her şeyden önce, iyi bir dinleyici olmanız gerekir. Kültürü ve partisyonları bilmeniz; ne işitmek istediğinizi öngörmeniz çok önemlidir. Daha sonra da tabi kendi iradenizi kabul ettirmeniz gerekiyor. Ben en ufak bir hatalı ses duyduğumda en az 20 tekrar alıyorum. Mükemmeli yakalamadan provayı bırakmıyorum. Peki, birey performansı ve grup performansları arasındaki dengeyi nasıl kuruyorsunuz? Çok güzel bir soru. Orkestra coşkun ve tüm kapasitesini sergilemek isteyen bireylerden oluşur. Ama sahnedeki şef onlara kolektif bir odak sunmazsa başıbozuk hale gelebilir. Opera şefini, makinist gibi düşünün. Makinistler trenin nereye, nasıl gitmesi gerektiğini biliyor. Vagonları da peşinden götürüyor. Benim aradığım şey de doğal akış. Kimseyi zorlamayı sevmiyorum. Herkesin kendini ifade etmesi çok önemli. Ne istediğimi ve neyin nasıl olması gerektiğini biliyorum. ‘’Arkadaşlar, bunun böyle olması gerekiyor.’’ Diyerek buna orkestrayı ikna etmeye çalışıyorum. Zorlamadan, doğal akışta…  ''HUMUS DA YAPARIM, ORKESTRA DA YÖNETİRİM'' La la Land’ın sonunda Mia ve Sebastian mesleki başarının tadını çıkarmaktadır ancak yaşamları boştur. Sizin hayatınız nasıl? Bu yoğun tempoda kendinize vakit ayırabiliyor musunuz? Boş vakitlerimde bile operalara gidiyorum. Kitap yazıyorum, beste yazıyorum, şiir yazıyorum, tango yapıyorum, yemek yapıyorum. Evet, gülmeyin öyle çok güzel humus yaparım. Bütün bunlardan ayrı zevk alıyorum. Fırsat buldukça Opera ’ya gidiyorum dediniz. Türkiye’de opera seyretme fırsatı bulabildiniz mi? Opera olmadı ama ‘Uyuyan Güzel’ temsilini izleyeceğim. Çok başarılı sanatçılarınızın olduğunu duydum. Araba kullanırken bile klasik müzik dinleyenlerden misiniz? Asla! Araba kullanırken ancak pop müzik dinleyebiliyorum. Yolda Klasik müzik veya opera dinlemeye kalkarsam konsantrasyonumu kaybedip kaza yapabilirim.