Saygı Öztürk, Menzil Tarikatı’nın Adıyaman’daki köyünü şöyle anlatıyor: “Külliyeler, cami, etraf son derece düzgün. İnsanlara ‘Hemşerim nerelisin, sen niye geldin?’ diye soruyorum. ‘Ben’ diyor mesela ‘Fayansçıyım, hizmete geldim.’”[/caption] - Ama bunlar zaten bir memur maaşıyla çalışan, bordro mahkumu denilen emekçi insanlar herhalde... Yo, Bakanlar da var. Bakanlar gelince ne olur biliyor musun, hiç alakası olmasa bile bürokratlar da gelir. Hatta Bakan ile Şeyhlerin arasındaki yakınlığı gören o bürokrat elindeki kamu gücünü bunların lehine veya bunların istediği şekilde kullanabilir. Devleti ele geçirmek kesinlikle budur. Sonuçta bunlar da bir holding, Semerkant Holding. İhalelere de giriyorlar. - Siz sormuşsunuz Şeyhe, “Tasavvufla ticaret bir arada olur mu” diye ? Kendi içlerinde de bir tartışma var. Mesela Eskişehir ayağı olmaması lazım diyor. Menzil tarafına sorduğunuz zaman da “Ben T.C. vatandaşıyım, benim de holdingim olabilir, ticaret yapıyorum, eğer yanlış bir şey yaparsam devlet bana cezasını keser” diyor. - Kitaptan sonra Menzilci olduğunu öğrendiğiniz yeni isimler oldu mu ? Hem de hiç ummadığım, hiç aklımdan bile geçmeyen kişiler! Bizzat bana anlattılar... “Ben” diyor “Menzil’e 3 defa gittim.” Öteki bir kadın mesela diyor ki “Ben de gittim, 3 gün köyde kaldım.” Elbette şaşırıp kalıyor insan. Bunlar niçin gitmiş, neler yapmış orada diye düşünüyorsun? Herhalde bir terapi gibi, sığınma gibi... [caption id="attachment_5488029" align="alignnone" width="587"] Özlem Gürses - Saygı Öztürk[/caption]
Menzil köyünde hizmet için gönüllü çalışan kamu görevlileri var
Saygı Öztürk Menzil Tarikatı’nın siyasi ve ekonomik gücünü anlattı: ‘Menzil: Bir Tarikatın İki Yüzü’ adlı kitabın yazarı Saygı Öztürk, tarikatla ilgili açıklamalarına devam etti. SÖZCÜ yazarı Öztürk, Özlem Gürses’e “Tarikatın içlerinde gönüllü olarak çalışan kamu görevlileri var. Bunlar gizli değil” dedi.
- Kitaptan sonra adı geçen bakanlıklar, bakanlar tarafından bir mesaj aldınız mı?
Kesinlikle yok. “Şurada bir hata yapılmıştır ya da böyle bir şey yoktur.” Kesinlikle olumsuz ya da “Şu bilgiler yanlıştır” diye bir kelime bile hiç kimseden gelmedi. Her şeyden önce şunu söyleyeyim, kişilerin dosyalarında Menzil diye yazmaz, bunlarla ilgili bir güvenlik soruşturması yapıldığı zaman bir tarikatta olmak da yasak değil. Bakan Bey yok diyor ama, Menzil köyünde hizmet için gönüllü emniyet mensupları var.
İHALELERE GİRİYORLAR
- Nasıl yani?
Gittiğim zaman şunu gördüm, hemen hemen her bakanlıktan bu tarikata, bu yapıya gönül veren insanlar var. Gelip oralarda çalışıyorlar. Emniyet mensuplarından gelip onların bahçesinde, ahırında tesislerinde gönüllü olarak çalışan kamu görevlileri var. Bunlar gizli saklı da değil. Kimisi diyor ki “Ben buraya gelince huzur buluyorum, rahat oluyorum.” Böyle bir anlayış var orada.
[caption id="attachment_5488030" align="alignnone" width="600"] KÜLLİYELER, CAMİ... KÖY SON DERECE DÜZGÜN
Saygı Öztürk, Menzil Tarikatı’nın Adıyaman’daki köyünü şöyle anlatıyor: “Külliyeler, cami, etraf son derece düzgün. İnsanlara ‘Hemşerim nerelisin, sen niye geldin?’ diye soruyorum. ‘Ben’ diyor mesela ‘Fayansçıyım, hizmete geldim.’”[/caption] - Ama bunlar zaten bir memur maaşıyla çalışan, bordro mahkumu denilen emekçi insanlar herhalde... Yo, Bakanlar da var. Bakanlar gelince ne olur biliyor musun, hiç alakası olmasa bile bürokratlar da gelir. Hatta Bakan ile Şeyhlerin arasındaki yakınlığı gören o bürokrat elindeki kamu gücünü bunların lehine veya bunların istediği şekilde kullanabilir. Devleti ele geçirmek kesinlikle budur. Sonuçta bunlar da bir holding, Semerkant Holding. İhalelere de giriyorlar. - Siz sormuşsunuz Şeyhe, “Tasavvufla ticaret bir arada olur mu” diye ? Kendi içlerinde de bir tartışma var. Mesela Eskişehir ayağı olmaması lazım diyor. Menzil tarafına sorduğunuz zaman da “Ben T.C. vatandaşıyım, benim de holdingim olabilir, ticaret yapıyorum, eğer yanlış bir şey yaparsam devlet bana cezasını keser” diyor. - Kitaptan sonra Menzilci olduğunu öğrendiğiniz yeni isimler oldu mu ? Hem de hiç ummadığım, hiç aklımdan bile geçmeyen kişiler! Bizzat bana anlattılar... “Ben” diyor “Menzil’e 3 defa gittim.” Öteki bir kadın mesela diyor ki “Ben de gittim, 3 gün köyde kaldım.” Elbette şaşırıp kalıyor insan. Bunlar niçin gitmiş, neler yapmış orada diye düşünüyorsun? Herhalde bir terapi gibi, sığınma gibi... [caption id="attachment_5488029" align="alignnone" width="587"] Özlem Gürses - Saygı Öztürk[/caption]
Saygı Öztürk, Menzil Tarikatı’nın Adıyaman’daki köyünü şöyle anlatıyor: “Külliyeler, cami, etraf son derece düzgün. İnsanlara ‘Hemşerim nerelisin, sen niye geldin?’ diye soruyorum. ‘Ben’ diyor mesela ‘Fayansçıyım, hizmete geldim.’”[/caption] - Ama bunlar zaten bir memur maaşıyla çalışan, bordro mahkumu denilen emekçi insanlar herhalde... Yo, Bakanlar da var. Bakanlar gelince ne olur biliyor musun, hiç alakası olmasa bile bürokratlar da gelir. Hatta Bakan ile Şeyhlerin arasındaki yakınlığı gören o bürokrat elindeki kamu gücünü bunların lehine veya bunların istediği şekilde kullanabilir. Devleti ele geçirmek kesinlikle budur. Sonuçta bunlar da bir holding, Semerkant Holding. İhalelere de giriyorlar. - Siz sormuşsunuz Şeyhe, “Tasavvufla ticaret bir arada olur mu” diye ? Kendi içlerinde de bir tartışma var. Mesela Eskişehir ayağı olmaması lazım diyor. Menzil tarafına sorduğunuz zaman da “Ben T.C. vatandaşıyım, benim de holdingim olabilir, ticaret yapıyorum, eğer yanlış bir şey yaparsam devlet bana cezasını keser” diyor. - Kitaptan sonra Menzilci olduğunu öğrendiğiniz yeni isimler oldu mu ? Hem de hiç ummadığım, hiç aklımdan bile geçmeyen kişiler! Bizzat bana anlattılar... “Ben” diyor “Menzil’e 3 defa gittim.” Öteki bir kadın mesela diyor ki “Ben de gittim, 3 gün köyde kaldım.” Elbette şaşırıp kalıyor insan. Bunlar niçin gitmiş, neler yapmış orada diye düşünüyorsun? Herhalde bir terapi gibi, sığınma gibi... [caption id="attachment_5488029" align="alignnone" width="587"] Özlem Gürses - Saygı Öztürk[/caption]