Türk Halk Müziği'nin modern tarzdaki kurucusu Ruhi Su eserleriyle anılıyor. Aramızdan ayrılışının üzerinden 31 yıl geçse de unutulmayan usta sanatçının yaşam hikayesi ve sanat serüveni haberimizde... ruhi-su1 Birinci Dünya Savaşı'nın yarattığı enkazdan 'kimsesiz' kurtuldu küçük bir çocuk. Savaşın kayıp çocuklarından biriydi Mehmet... Adana'da, çocuğu olmayan, yoksul bir ailenin himayesinde yaşadı bir süre. Altı yaşına geldiğinde ise Adana'nın İngiliz ve Fransız işgaline şahit oldu. 'Kaç-kaç yılları' travmasından çocuk yaşta nasibini alan Mehmet, bir süre sonra Dar-ül Eytan adındaki Öksüzler Yurdu'nda erken büyüyen çocuklar kervanına katıldı. Kendisi gibi onlarca öksüz çocuk arasında oyun oynamanın sonsuz keyfine ulaşan Mehmet, o dönemi şöyle anlatır: Oyun denen bir şeyin var olduğunu o zaman öğrendim, içim içime sığmıyordu... Müzik öğretmenin teşviki sayesinde 10 yaşında kemanla tanıştı. Klasik müzikle dördüncü sınıfta başlayan ilişkisi, ilerleyen yıllarda yeri doldurulamaz bir ustalığa taşıyacaktı onu. 1925'te Ankara'da kurulan Müzik Öğretmen Okulu, Mehmet gibi öksüz ve müziğe yetenekli çocuklar için çok büyük bir fırsat oldu. Girdiği sınavı  başarı ile kazanan Mehmet, büyük bir fedakarlık örneği ile önceliği, sınavı kazanamayan arkadaşı Şaban'a verdi. Bir sonraki yıl için yeniden sınava hazırlanmaya başlamışken, yurda gelen yeni bir bildiri bütün planlarını altüst etti. Bildiride yazan talimatta, "Okulu bitiren tüm çocuklar zorunlu askeri okullara gidecektir" yazıyordu. İstanbul Halıcıoğlu Askeri Lisesi'nde isminden dolayı küçümsendiği için, seneler sonra ölümsüzleşecek bir isme kavuştu. O artık Mehmet Ruhi'ydi ve akranlarının hayran kaldığı kişiliğini, her geçen gün sanatla geliştirmeye devam etti.  Arkadaşları, "Hadi Ruhi çal" dediğinde kemanı eline alır ve okul koridorları keman sesiyle büyüleyici bir atmosferle yankılanırdı haftalarca. Fakat o keyifli akşamlardan birinde, ürkütücü bir ses yankılandı bu kez koridorlarda. Mehmet Ruhi için unutulmaz bir gürleyişti... Ses, "Bu ne rezalet" diye bağıran okul komutanına aitti. Genç adamın kemanı, öfkeden çılgına dönen  komutanının ayaklarının altında  parçalara ayrılmıştı... Komutanı, keman parasını vermek istese de gururu kırılan Mehmet Ruhi bu teklifi reddetti. ruhi-su23 MÜZİK OKULU İÇİN SEFERBERLİK Ahmet Muhtar Bey'in Ankara daveti üzerine hayallerinin peşinden giden Ruhi, aklından çıkmayan müzik okulu için ilk adımı 1927'de attı. Onun müzik aşkına, özlemine kayıtsız kalamayan arkadaşları, aralarında para topladı ve Ruhi'nin masrafları için sahte bir kimlikle askeri okuldan kaçmasına yardımcı oldu. Yakalandığında albayının bile gözlerini dolduran genç adam, okuldan ayrılmanın yollarını aramaktan bir an bile olsa vazgeçmedi. Doktoru ikna ederek askeri okuldan çürük raporu ile çıkmayı uzun uğraşlardan sonra başararak hedefine ulaştı. Nihayet müzik okuluna kavuşan genç sanatçı, öğretmen okulunda aşık olduğu hemşire kızla evlendi ve bu aşk, Güngör adında bir çocuk olarak meyve verdi.  Ruhi Su eğitim yaşamına, İkinci Ortaokul ve Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü'nde öğretmenlik yaparak devam etti.  Bu sırada, ses tellerine zarar vereceği için kemanı bırakmak zorunda kalmasının acısını ölene dek duyacaktı... 1936'da Devlet Konservatuarı'nda opera sanatçısı olarak, başarılarına bir yenisini daha ekledi 24 yaşında. Bu süreç 15 yıl sürmüş daha sonra "Basbariton Ruhi Su Türküler" isimli radyo programında üç yıl yayın yapmıştır.
Ruhi Su'nun hapis yılları ise Nazım Hikmet'le tanıştıktan sonra başlar. Sosyalist ideolojiyle tanıştığı yıllar, hiç şüphesiz en sancılı yılları olmuştur. Hücrelerde gördüğü işkencelerin sanatında büyük bir yeri vardır. Usta sanatçı işkence hücrelerine "tabutluk" demiştir ve o tabutluklar unutulmaz bir eser olan Mahsus Mahal'i yazdırmıştır kendisine. Çok sevdiği ikinci eşine, zindanlardan o türküyle seslenir genç sanatçı: Mahsus mahal derler kaldım zindanda Kalırım kalırım gardaş dostlar yandadır İk'elleri kızıl kandadır kanda Ölürüm ölürüm kardeş aklım sendedir Artar eksilmeyiz zindanlarında Kolay değil derdin ucu derinde Kumhan ırmağında kara burunda Bulurum bulurum kardeş öfkem kındadır. Dirliğim düzenim dermanım canım Solum sol tarafım imanım dinim Benim beyaz unum ak güvercinim Bilirim bilirim kardeş gelen gündedir. ruhi-su2 1958'de tahliye olan Ruhi Su, sürgün yeri olan Çumra'ya yerleşir ve orada ilk konserini Çumra Cezaevi'nde gerçekleştirir. Tahliyesinde yaşadığı en büyük hayal kırıklığı ise arkadaşlarının ona sırt çevirmesi olmuştur. Ruhi Su, sanat yaşamına oyunculuk serüvenini de katarak Türkiye sanat tarihine adını silinmeyecek harflerle yazar. Son olarak 12 Eylül'den nasibini alarak çalışmalarına ara vermek zorunda kalsa da sanatı hiçbir zaman terk etmemiş, kurduğu sayısız koro ve ürettiği değerli eserlerle unutulmayacak bir ustalıkla yaşama veda etmiştir. Neredeyse 60 yıllık sanat yaşamında ölümsüz eserler bırakan usta sanatçı Ruhi Su'yu, 104'üncü doğum gününde özlemle anıyoruz...