FOX TV’nin çiçeği burnunda dizisi ‘Komşular’, eski mahalle sıcaklığını ekranlara taşıyor. Dizide evli çifti canlandıran Arda Esen ve Sema Şimşek, mahalle kültürünü anlattıkları için çok mutlu. Esen, “Komşular’da kendi hayatıma dair de özdeş bir şey yaşıyorum. 25 yıl önce oturduğum mahalleme bu iş başladığı için tekrardan taşındım” diyor. Şimşek ise “Her şey o kadar teknoloji ve araba üzerine kurulu ki, bütün bunlardan soyutlanmak istedim. Bu işte abartı yok. O yüzden çok mutluyuz” açıklamasını yapıyor. - ‘Komşular’ dizisi ile ekranlardan evlere misafir oluyorsunuz. Çiçeği burnunda bir yapım olan yeni diziniz için nasıl bir tanımlama yaparsınız? Arda Esen: Keyifli ve güzel bir ekiple iyi bir işe imza atıyoruz. Çok yoğun bir tempoda çalışıyoruz. Sete keyifle geliyoruz. Sema Şimşek: Sete mutlu geliyor olabilmek gerçekten büyük bir lüks. O kadar yoğun çalışıyoruz ki, bu keyif olmasa gerçekten daha da yorucu olur. - Bu kadar yoğun bir tempo oyuncu açısından sürdürülebilir bir şey mi? A.E.: Bunun çok fazla örnekleri var. Türkiye’de artık dizi ve film işleri çok profesyonel kadrolar tarafından çekilmeye başlandı. O yüzden sürat kazanılmış. img_8181 İnsanlar en çok eskiyi özlüyor - Eski mahalle samimiyetine olan özlem had safhada. Sizin için de böyle bir özlem var mı? A.E.: Çok güzel bir yere değindiniz. Şu anda sokağa çıkıp, insanlara “Neyi özlüyorsunuz” diye sorarsak, çoğu “Geçmişi” diye cevaplar. Çünkü, geleceğin ne olacağını iyi-kötü hayal edebiliyoruz. İçinde yaşadığımız hayat bizi mutsuz etmeye başladı. Komşular’da kendi hayatıma dair de özdeş bir şey yaşıyorum. 25 yıl önce oturduğum mahalleme bu iş başladığı dönemde tekrardan taşındım. Her şey çok hızlı tüketiliyor ve değişiyor. Kentsel dönüşümle birlikte başlayan mahalle kavramının ortadan kalkmasıyla, içimizde birer ukde kaldı. Bunu diriltebileceğimiz, canlandırabileceğimiz, hatırlatabileceğimiz şeyler bu mahalle dizileri. img_8167 S.Ş.: Kahve almaya yürüyerek gitmenin mutluluğunu yaşamış bir insanım. Oğlum doğduktan sonra sitede oturmaya başladım. Her şey o kadar teknoloji ve araba üzerine kurulu ki, ben bütün bunlardan soyutlanmak istedim. Bu işte de, karakterlerimiz işe yürüyerek gidiyor. - Bugün işe yürüyerek gitmek büyük bir lüks... S.Ş.: Aynen öyle. O yüzden gerçekten seyircinin özlemini giderebiliyorsak ne mutlu. img_8206 Kabuk değiştirdik - İdeal komşuluk sizce nasıl olmalı? A.E.: Dedikoducu olmayacak. Ama içerisinde bulunduğumuz çağ herkesi o kadar bencilleştirdi ki, herkes “Aman bana ne” demeye başladı. Bu beni çok mutsuz ediyor. Toplum olarak kabuk değiştirdik ve çok egoist olduk. Geçmişimize dönmemiz lazım. Benim çocukluğumda kapıların üzerinde ip vardı. Şimdi çelik kapı üzerine çelik kapı takılıyor. İnsanların bu kadar kendi savunmalarını yaratacak düzene girmiş olmasını sorgulamamız gerekiyor. Ne oldu da biz bu hale geldik? Ama en nihayetinde bir mahallede insanların birbirlerinin yardımına koştuğu bir hayat hepimizin hayali.