İstanbul çok güzel. Sultanahmet harika. Hele o Aya Sofya yok mu? Ben daha önce Antalya’ya gittim, muhteşemdi. Türkler çok misafirperver. Yemekler çok güzel. En çok pideyi sevdim...” Tanıdık geldi mi? Yıllardır gezerken tanıştığımız yabancılardan duyduğumuz sözler bunlar. Birçoğu göğsümüzün kabarmasına neden olan, ülkemize, vatanımızın güzelliğine ve insanımızın güzel kalbine övgüler içeren. Çünkü gerçekten de dünyanın en güzel noktalarından birindeyiz. Tropik sahiller ne kadar güzel olursa olsun bizim güneybatı sahillerimizdeki eşsiz serin sular bambaşka. Grand Canyon ne kadar ihtişamlı olursa olsun Kapadokya’nın masalsı havası ve tarihi kokusu hiçbir yerde yok. Aynı mevsimde 80 kilometre güneyde denize girip, 80 kilometre kuzeyde kayak yapılabilen kaç yer var ki dünya üzerinde? Tarih bizde, deniz bizde, orman bizde, nehir, yayla, ova, bağ, bahçe hepsi bizim güzel ülkemizde. Bir de insanımızın dillere destan misafirperverliği, yabancılara evini ve gönlünü açan, gelen hangi millet, dil ve dinden olursa olsun “Tanrı misafiri” diye görüp başının üzerinde ağırlayan, elinde avcunda yoksa horozunu kesip yediren o altın kalpli Anadolu insanı. Birçok turistin, özellikle de Avrupalılar’ın yüzlerce Anadolu misafirperverliği hikayesi vardır. Siz de denk gelmişsinizdir. Ülkemiz öyle bir cennet ki burayı ziyaret edenlerin yalnızca beyninde değil, aynı zamanda kalbinde izler bırakan bir büyüsü var Türkiye’nin. Yıllardır bizi ziyaret eden tatlı anılarla dönüyor. Ve tabi ki sizinle biryerde karşılaştığında da o anıları canlanıyor ve Türkiye ziyaretiyle ilgili güzel anılarını ve tüm Türklerle ilgili olumlu düşüncelerini size aktarıyor. Gerçekten bu çok güzel bir his ve özellikle çok gezenler olarak bizler bunu yıllardır yaşıyoruz. Peki son zamanlarda, örneğin bu sene, bir yabancıyla Türkiye’yi ve Türkler’i konuşan oldu mu hiç aranızda? Ben size kendi tecrübemden örnekler vereyim. İşin siyasi tarafına hiç girmek istemiyorum ama devletimizle, hükümetimizle ve dış ve iç politikalarımızla ilgili hiç sormayın bile. Bizi artık çok agresif, medeniyetsiz ve duyarsız insanlar olarak görüyorlar malesef. İnsan haklarındaki karnemizi her fırsatta yüzümüze vuruyorlar. Devletimizin dış politikalarını da hepimize aynen mal ediyorlar. Hani ola ki kendinizi devletin ya da hükümetin politikalarıyla aynı tarafta ya da ters tarafta görürsünüz, hiç farketmez. Yurtdışına çıkıp da bir yabancıyla tanıştığınız anda siz iktidarıyla muhalefetiyle ve tüm devlet kurumlarıyla bir ülkenin temsilcisi oluyorsunuz. Ha zannetmeyin ki bu sorunlar devletimizin son dönemde gerginlik yaşadığı Avrupa ve batıdan ibaret. İsterseniz Ortadoğulularla da bir konuşun, Asyalılarla da. Ülkemizde hiçkimse farkında değil ama son dönemde yaşadığımız iç sıkıntılar ve komşu ülkelerle ilişkilerimizdeki gerginlik Türkiye ve Türklerle ilgili çok olumsuz bir tablo çizmiş durumda dünya nezdinde. Gittiğiniz heryerde bu gerçek sizi takip ediyor. Eski Ayasofya methiyyelerinin ve Anadolu insanının iyi kalpli ve tatlı dilli misafirperverliği konuşmalarının yerini Suriye ve Irak politikamız, ülkemizin içindeki demokrasinin seviyesi tartışmaları ve sosyal medyada Türk ve Müslüman olmayan herkese küfreden yurttaşlarımızın yarattığı kara tablo almış durumda. Eskiden dünyayı gezerken Türk olmak ne kadar güzel ve gurur vericiydiyse, şimdi o kadar zor ve sıkıntılı bir durum. Yola çıkacaksanız, haber vereyim dedim.