Türkiye’nin kendisine uygun milli bir eğitim sistemi olmadığını vurgulayan Cem Kara, “ne aileler, ne öğrenciler ne de öğretmenler ne yaptığını ya da ne yapılmaya çalışıldığının farkında değil, Çocuklarımız bu karmaşa içerisinde savrulup gidiyor. Eğitim sisteminin milli olarak yeniden ele alınması düzenlenmesi ve sınav sistemlerinin nasıl yapılacağının elle tutulur, akılcı yaklaşımların geliştirilmesine çok ihtiyaç var. Ne yazık ki Türkiye’nin eğitim sistemi 21. Yüzyılın gereklerini yerine getirecek bir yapıda değil” dedi. "ÇATALÇA'YA ÜNİVERSİTE KAZANDIRMAK İSTİYORUZ" Çatalca Belediye Başkanı Cem Kara, 24 Kasım Öğretmenler Günü vesilesi ile Türkiye’nin eğitim sistemindeki sorunlar ve öğretmenlerin yaşam koşulları ile ilgili açıklamalarda bulundu. Çatalca’ya bir üniversite kazandırma hayali olduğunu ve bundan vazgeçmediğini de belirten Cem Kara, önemli değerlendirmeler de yaptı. Çatalca'da eğitim kültür ve sanata yönelik çok sayıda girişim yapıyorsunuz. Önümüzdeki süreçte örneğin 2018 için planlarınız nelerdir? 25 yıl öğretmenlik yapmış, iki dönemdir de belediye başkanlığı yapan birisi olarak bizim çalışmalarımızı eğitimden ayrı tutmak mümkün değil. Eğitime yapılan yatırım geleceğe yapılan yatırım demektir. Çatalca Belediyesi olarak hem okullarımızın fiziki kapasitelerinin iyileştirilmesi, hem de öğretmen ve öğrencilerle ilgili bir çok faaliyeti bir arada sürdürmeye çalışıyoruz. Örneğin maddi gücü yetersiz öğrenciler okula ücretsiz olarak taşınıyor. Bunun yanı sıra tüm okul aile birlikleri tarafımızdan destekleniyor. Yeni kütüphaneler kurmaktan tutun da bahçe düzenlemelerine birçok alanda okullarımıza destek oluyoruz. Bunlar sadece 2018 yılı için değil benim görev sürem boyunca yaptığımız ve yapacaklarımızdır. Siz eski bir eğitimci olarak ülkedeki eğitim sistemini nasıl değerlendirirsiniz? Eğitimi biz eleştirebiliriz. Öğretmenler, veliler öğrenciler eleştirebilir. Fakat hükümetin eleştirmesini doğru bulmuyorum. Eğitimde aksayan noktaları çözecek olan hükümettir. O nedenle hükümetten eleştiri yerine bu sorunların çözülmesini bekliyoruz. Aradan geçen yıllarda Türkiye halen kendisine ait eğitim sistemini bulabilmiş değil. Sınav sistemleri her yıl değişmekte ve merkezi hükümet, Milli Eğitim Bakanlığı ne yapacağınız bilmiyor. Okullarda sınavlar bazen mayısta bazen haziranda eylül veya ekimde yapılıyor ama sonuçta hiçbir şey değişmiyor. Samimiyetle bir şey söylemek isterim, ne aileler, ne öğrenciler ne de öğretmenler ne yaptığını ya da ne yapılmaya çalışıldığının farkında değil. Çocuklarımız bu karmaşa içerisinde savrulup gidiyor. Eğitim sisteminin milli olarak yeniden ele alınması düzenlenmesi ve sınav sistemlerinin nasıl yapılacağının elle tutulur, akılcı yaklaşımların geliştirilmesine çok ihtiyaç var. Ne yazık ki Türkiye’nin eğitim sistemi 21. Yüzyılın gereklerini yerine getirecek bir yapıda değil. Öğretmenlerin yaşam koşulları hakkında ne tip geliştirmeler yapılmalı? Öncelikle ben öğretmenlerin lisans programlarından yetişmeyeceğine inanan birsiyim. Öğreten olmak isteyen bu toprakların çocuklarının ortaokuldan sonra mutlaka öğretmen okullarına yönlendirilmesi ve öğretmen olmak için burada hayata hazırlanarak başlamasını arzu ederim. Yani geçmişten günümüze gelen öğretmen okulları mantığı ile değil ama o okullar ile lisans programları arasında yeni bir program uygulanabilir. Tabi öğretmen arkadaşlarımızın güç koşullarda eğitim yaptığını biliyorum. Bugün ilçemizi de gezdiğimizde nüfusu çok küçük olan mahallerimiz var. Burada yetersiz fiziki donanım içerisinde öğretmenlerimiz ellerinden gelen gayreti gösteriyorlar ama en başta ekonomik koşulları ve özlük haklarına gelmeden mutlaka öğretmenlerin lojman sorunlarının çözülmesi gerekiyor. Bundan sonra maaşlarında yeni bir iyileştirmeye gidilmesi yine öğretmenlerin bilgi ve donanımlarını artırmaları için kitap ve kırtasiye takviye edilmesine gerek var. Bunları yaptıktan sonra diğer detaylara bakılabilir. Ama şunu söylemek lazım ki öğretmenlerimiz gerçekten güç durumda. Öğretmenimiz derse girerken kafası rahat değilse evine nasıl ekmek götüreceğini düşünüyorsa bu öğretmenin 21. Yüzyılın çocuklarını yetiştirmesini bekleyemeyiz. O nedenle öğretmenleri suçlamanın da hiçbir gereği yoktur. Milli Eğitim camiasının koşulları iyileştirilmelidir diye düşünüyorum. Çatalca belediyesi içinde bir üniversite düşünceniz olduğunu duyduk konuyu açabilir misiniz? Bu görevlere talip olurken sizin bir sürü hayaliniz oluyor. Hayal edeceksiniz ki o hayalleri gerçekleştirme doğrultusunda çalışmalar yapılsın. Evet ben de öğretmenlik görevimden istifa edip belediye başkanlığına aday olurken bir çok hayal kurdum. Tabi ki bunların bir kısmı yaşama geçti ama kısmı da geçemedi. Çünkü artık kentleri sadece biz belediye başkanları planlamıyor. Kentler planlanırken işin içerisine büyükşehir giriyor, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı da dahil oluyor. Biz her ne kadar halkın taleplerini de alsak, onları iyi de bilsek maalesef ki planlama yapılırken büyükşehir ya da bakanlık bizden çok daha fazla söz sahibi oluyor. Tabi bunun yerine göre sakıncaları var yerine göre de yararları söz konusu. Üniversite konusu a benim hayallerimden bir tanesi. .Bunun için çok ciddi girişimlerde de bulunduk. Bir takım devlet ve vakıf üniversiteleri ile istişareler de bulunduk. Onlar için yeterli üniversite alanları ayırma gayreti içerisinde olduk. Fakat bunların hepsi ilçemiz İSKİ koruma havzasında olduğu için yasaklara takıldı. Bir lisans ya da ön lisans fakültesi bölgeye kazandırdığımızda nüfus yoğunluğunun artacağı gündeme geldi o nedenle Çatalca’da bugüne kadar üniversite kurmayı başaramadık. Ama bu hayalimizden vazgeçmiş değiliz. “Çatalca’da ne hayal ediyorsunuz” konulu resim ve kompozisyon yarışmalarımızdan da biliyorum bu ilçemizde yaşayan herkesin ortak hayali. 24 Kasım Öğretmenler günü vesilesiyle meslektaşlarınıza bir mesajınız var mı? 24 Kasım, Ulusumuzun kurtarıcısı, Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün 1928’de Millet Mektepleri Başöğretmenliği unvanı aldığı gündür. Ben her zaman meslektaşlarıma inandım ve güvendim. Onlar Atatürk’ün kurmuş olduğu Cumhuriyet’i ve onun gerçekleştirmiş olduğu devrimleri sonuna kadar savunacaklardır. Çocuklarımızı da Atatürk ilkeleri doğrultusunda, çağdaş, demokratik bireyler olarak yetiştireceklerdir. Yetki biz onlara destek olalım. Ata’mızın kurduğu bu Cumhuriyet, öğretmenlerimiz sayesinde sonsuza kadar yaşayacaktır.