Rengi ve kokusu olmayan bir radyoaktif tehlike olan radon gazı, toprakla temas eden yüzeylerden, su ve kanalizasyon borularının geçtiği yerlerde çatlaklardan, açıklıklardan evinize sızıyor. Konu ile ilgili uyarılarda bulunan İzmir Ekonomi Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Öğretim Görevlisi Türkan Alkan Özbay, evlere yapılan yalıtımın yanı sıra sık sık havalandırmanın da önemli olduğunu vurguladı. Radonun kokusuz, tatsız ve renksiz olan doğal bir radyoaktif gaz olduğunu kaydeden İzmir Ekonomi Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Öğretim Görevlisi Türkan Alkan Özbay, bu gazın bronş ve akciğerdeki hücrelerin hasar görmesi ve ölmesine neden olduğunu vurguladı. Özbay, evlerin radon gazı girişini engelleyecek şekilde inşa edilmedikçe ve yalıtım yapılmadıkça radon gazının evlerde birikeceğini aktardı. Radonun toprak ve kayalarda bulunan uranyumun parçalanmasıyla meydana geldiğini, insanların aldıkları toplam radyasyon dozunun yaklaşık yarısının radonun solunması oluşturduğunu belirten Özbay, “Solunumla yutulan radon, bronş ve akciğerdeki hücrelere zarar verir. Bu hücresel hasarlar sonunda akciğer kanserine yol açabilir. Radon, Dünya Sağlık Örgütü tarafından akciğer kanserinin sigaradan sonraki en önemli ikinci nedeni olarak belirlenmiştir” dedi. Radonun doğada bulunduğunu, Radona maruz kalınmasının birincil kaynağının evler olduğunu kaydeden Özbay, “Radon evlere, ev temelinde yer alan kayalardan ve topraktan çıkarak zemin çatlakları, asma kat boşlukları, tesisat boşlukları ve duvar arası boşluklarından girer. Bu durum bina içindeki radon miktarını arttırır. Evler radon gazı girişini engelleyecek şekilde inşa edilmedikçe veya radon gazını ortadan kaldıracak önlemler alınmadığı müddetçe; radon evlerde birikecektir” diye konuştu. İZMİR SINIRIN ALTINDA Özbay, İzmir’deki radon oranlarının Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) Radyasyon Güvenliği Yönetmeliği’nde belirlenen sınırın altında kaldığını, yönetmelikte binalar içerisinde radon gazının 400 Bq/m3’ü (metreküp başına saniyede yayınlanan radyoaktif parçacık sayısı) aşmaması gerektiğini, İzmir’de ise rakamın 200 Bq/ m3 olduğunu söyledi. Özbay, yoğun radon gazına maruz kalmamak için şu önerilerde bulundu: “Radonun sağlık etkileri nedeniyle, bina içi radon miktarının azaltılması için binaların toprak ile temas eden yüzeyleri ve birleşim yerleri sızıntı olmayacak şekilde izole edilmelidir. Evlerin duvarlarında, su ve kanalizasyon borularının geçtiği yerlerde bulunan çatlaklar, açıklıklar onarılmalı ve kapatılmalıdır. En önemlisi de bina içindeki oranları azaltmak için evlerin havalandırılmasına özen gösterilmelidir. Evlerde, kapı ve pencerelerde izolasyon yapıldıysa havalandırma süresi daha da arttırılmalıdır.”