Uyuşturucu ve madde bağımlılığı bugün gençlerimizin hayatını karartan en önemli sorunlardan biri. Bağımlılıkla mücadelede ise birçok önemli adım var. Bunlardan ilki bağımlılık oranını azaltmak. Bu noktada en önemli görev ailelere düşerken, konu ile ilgili bilgilendirme açısından eğitimler ve seminerler veren kurumlar da önem arz ediyor. Bağımlılıkla mücadelede diğer önemli husus ise rehabilitasyon süreci, yani tedavi. Ailelerin kendilerini çaresiz hissettiği ve sömürüye açık olan tedavi konusunda, Yeşilay Genel Müdürü Savaş Yılmaz ortak bir zeminde hareket edilmesi, tedavi hizmeti veren merkezlerin iyi denetlenmesi gerektiğini söylüyor. Yeşilay'ın ortaya koyduğu, Türkiye'nin Bağımlılık Rehabilitasyon Modeli'ni anlattığı toplantısında konuşan Savaş, uyuşturucu ile mücadelede en önemli eksiğin rehabilitasyon süreci olduğunu ve iyi bir modelle hem insani hem de mali açıdan ciddi kazanımlar elde edilebileceğini belirtti. Yeşilay'ın 5 kıtadan 20 ülkenin modellerini inceleyerek geliştirdiği milli bağımlılık rehabilitasyon modeli, pilot uygulama için gün sayıyor. Modelde iyileşme süreci, sosyal entegrasyon gibi konular da ayrıntılı olarak ortaya çıkarıldı. Ayrıca rebilitasyon sürecindeki günlük planlamalardan, insan kaynakları sağlanmasındaki sistemlere, fiziki koşulların standartlarına kadar pek çok ayrıntının raporları da hazır. TUBİM’in yaptığı anketlere göre Türkiye’de uyuşturucu kullanımının arttığını belirten Yılmaz, Türkiye'nin bu sorunu çözebilecek gücünün olduğunu söyledi. Yeşilay olarak yaklaşık 2 yıldır bu çözüm üzerine çalıştıkları ve Türkiye’nin milli bağımlılık rehabilitasyon modelini geliştirdikleri açıklamasını yapan Yılmaz modelle ilgili ayrıntıları anlattı: yesilay-genel-muduru-savas-yilmaz Yeşilay 2013'te tüzükte yapılan değişiklikler sayesinde, sadece farkındalık çalışmaları yürüten bir kuruluş olmaktan çıkıp, rehabilitasyon konusunda da çalışmalar yapan bir kuruluş haline geldi. Bu anlamda iki önemli ürünümüz oldu. İlk olarak Türkiye'nin ilk yarı zamanlı danışmanlık merkezi olan YEDAM'ı (Yeşilay Danışmanlık Merkezi) kurduk. Bu merkezlerin en önemli özelliği danışanlara psikososyal destek vermesi. Burada bağımlıların sosyal hayata tekrar kazandırılması için çeşitli etkinlikler düzenliyoruz. Bağımlılık sorunun diğer önemli unsur ise rehabilitasyon. Bunun için de kendi kaynaklarımızı kullanarak bir çözüm geliştirdik. Yaklaşık 2 senelik çalışmamız sonucunda dört başı mamur, insan kaynaklarından işletme modeline kadar her fonksiyonu içeren bir model çıkmış oldu. "YETERLİ BAĞIMLILIK PROFİLİ ÇALIŞMASI YAPILMIYOR" Türkiye'deki önemli problemlerden biri araştırmalara dayalı veri eksikliği. Şu anda uyuşturucu sorunu ile ilgili elimizdeki en yeni resmi rakam 2011 yılındaki bir araştırmaya dayanıyor. 6 yıldır bu alanda ciddi bir araştırma yapmıyoruz. Sivil toplum kuruluşlarının bu alanda genel nüfusa yönelik bir araştırma yapma yetkisi yok. Ancak Türkiye'nin bağımlılık haritasını çıkaran nitelikli bir araştırma kesinlikle yapılması gerekiyor ki biz de stratejilerimizi ve mücadelemizi bu verilere göre geliştirelim. Aksi taktirde ne gerçek sorunla ilgili bir fikrimiz olabilir ne de başarı yönündeki performansımızı ölçebiliriz. Veri sorununu çözecek, YEDAM Soft ismini verdiğimiz bir yazılım da geliştirdik. Rehabilitasyon modelimiz çalışmaya başladığı ilk aşamadan itibaren bu yazılım da devreye girecek. "AVRUPA'DA UYUŞTURUCUDAN ÖLÜM ORANLARINDA İLK SIRALARDAYIZ" yesilay-genel-muduru-savas-yilmaz-1 2011 yılında yapılan bu araştırmaya göre uyuşturucu kullanımı (sadece bağımlılık değil, en az bir kez denenmesi de dahil) yüzde 2.7 olarak görülüyor. Ama yakın yıllara bakılınca en önemli sorunumuz, uyuşturucu kaynaklı ölümler. Kullanım olarak gerideyiz ama doz aşımı denilen bu sorunda Avrupa'da lider konumundayız. Bu durum özellikle ucuz sentetik uyuşturucuların yaygınlığından kaynaklanıyor. Liselerde ve üniversitelerde yapılan araştırmalara baktığımızda bu oranın yüzde 10 olduğunu görüyoruz. Bu da genç nüfusu yoğun olan ülkemiz için ciddi bir oran. Dolayısıyla bu konuda acilen önlem alınması gerektiğini görüyoruz. AMATEM'LER TAMAMEN İYİLEŞME SAĞLAMAZ Taleple mücadelede iki önemli unsur var; biri önleme diğeri de bağımlıların tekrar topluma kazandırılması için yapılan rehabilitasyon süreci. Bu iki süreç sorunun büyümemesi için önemli. Batıda iki unsurun beraber yürütülmesi nedeniyle çok iyi başarılar yakalamış ülkeler var. Ancak ne yazık ki rehabilitasyon anlamında Türkiye'nin eksiği var. Şu anki sistemimiz daha çok AMATEM ve ÇAMATEM'ler üzerinden gidiyor. Tıbbi tedavilerin uygulandığı bu merkezler tek başına asla bir çözüm değil. Çünkü buralarda kriz anlarında kısa süreli müdahaleler (en fazla 15 gün süren) yapılır ve tamamen iyileşme sağlanamaz. Zaten bu merkezlerdeki yığılmaların sebebi de bu. Ayrıca insanların 3-5 kere bu merkeze yatarak bağımlının tedavi olmasını beklemesi de yanlış bir algı. Buralarda yapılan müdahale işin başlangıcıdır. Çünkü bağımlı AMATEM'den çıktığında yine aynı koşullara, aynı çevreye dönerse tekrar uyuşturucuya başlaması kaçınılmaz olur. Dolayısıyla kalıcı çözümler üretmek bizim temel sorunumuz oldu. Bağımlıların sadece yatarak tedavi edilmesi gerektiği gibi yanlış bir algı da var. Dünyadaki araştırmalar gösteriyor ki aslında bağımlıların yüzde 80'i ayakta tedavi aşamasında. Yani ayakta tedavi eden tam zamanlı merkezler de bu işi çözebilir. Türkiye'de yaptığımız profil çalışmalarımız gösteriyor ki bir noktada dünyadan çok farklıyız; bağımlıların yüzde 96'sı ailesi ile birlikte bu süreci yaşıyor. Dolayısıyla bizim modelimizde aile kesinlikle sisteme monte edilmeli. Yaklaşık 20 ülkede incelemeler yaptık. Bunlardan 10'undaki sistemi detaylı olarak inceledik ve 5 ülkeyi de yerinde araştırdık. Seçtiğimiz ülkelerin farklı kıtalardan olmasına gayret ettik. Dünyada bilimsel anlamda ön plana çıkmış 3 rehabilitasyon yaklaşımı olduğunu gördük. Bunlardan bize en uygun olan 'terapötik topluluk metodunu' kendimize merkez olarak aldık. Bu yaklaşımdaki temel felsefi fark, bağımlılığın aşılabilecek, tamamen tedavi edilebilecek bir durum olarak görülmesi. Ayrıca yaptığımız incelemelerde gördük ki, bağımlılara bazı beceriler ve mesleki yeterlilikler kazandırmak başarıyı artırıyor. İşleyiş olarak incelediğimizde ise STK'ların bu konuda etkin olduğu ülkelerde başarı yüksek. Örneğin İngiltere'de STK'lar yerel yönetimle beraber çalışıyor ve son 20 yılda hem bağımlılık oranında hem de ölüm oranında ciddi azalmalar var. [caption id="attachment_1981311" align="aligncenter" width="880"]Yeşilay'ın oluşturduğu, Türkiye Rehabilitasyon Modeli'nde Terapötik Topluluk yaklaşımı merkez alındı. Yeşilay'ın oluşturduğu, Türkiye Rehabilitasyon Modeli'nde Terapötik Topluluk yaklaşımı merkez alındı.[/caption]   [caption id="attachment_1981316" align="aligncenter" width="880"]Savaş: Modelin işlemesi için sadece fiziksel koşulları ve insan kaynağı değil, sürdürülebilir olması açısından, mali ve teknik konularını da içeren çok yönlü bir sistem oluşturduk. Savaş: Modelin işlemesi için sadece fiziksel koşulları ve insan kaynağı değil, sürdürülebilir olması açısından, mali ve teknik konularını da içeren çok yönlü bir sistem oluşturduk.[/caption] Bağımlılık profillerinin incelendiğinde ortaya bu tablonun çıktığını belirten Savaş, toplumumuz için bağımlılıkla mücadelede ailenin önemli bir noktada olduğunun altını çizdi. Tablo ise şöyle: *Tedaviye başvuranların yüzde 47'si 15-24 yaş arasında, ortalama ilk kullanım yaşı 20 *Bağımlıların yüzde 66'sı işsiz, aylık geliri 500 TL'nin altında *Bağımlıların yüzde 70'i lise ya da daha düşük eğitim seviyesine sahip *Bağımlıların yüzde 96'sı ailesi ile beraber yaşıyor *Yüzde 38'inin uyuşturucuya başlama sebebi aile ve sosyal çevre PEKİ BİZİM MODELİMİZ NASIL OLMALI? Savaş, birey odaklı, ailenin tamamen sürecin içinde olduğu ve tedaviden sonra bağımlının topluma kazandırıldığı bir model geliştirdiklerini belirtti ve şöyle devam etti: Çözüm AMATEM, ÇAMATEM gibi merkezlerin büyütülmesi, artırılması değil, o kişinin topluma kazandırılmasını hedefleyen bir sistemde yatıyor. yesilay-rehabilitasyon-modeli Terapötik topluluklar, bağımlıların bir arada bir hayatı paylaştığı bir sistem sunuyor. Merkezlerdeki iş bölümü bile tedavi sürecini destekliyor. Psikoterapi gibi teknik desteklerle de bağımlıların disiplinli, sorumluluk ve meslek sahibi bireyler haline gelmelerini sağlanıyor. Ayrıca merkezlerimizde veri toplamak için geliştirdiğimiz yazılımla da kişinin ihtiyaçlarına özel bir yönlendirmeler yapabileceğiz. REHABİLİTASYON SÜRESİ NE KADAR OLMALI? Etkili bir rehabilitasyon için gerekli süreyi de araştırdık. Başarılı uygulamaların yaklaşık 9-12 aylık bir rehabilitasyon süreci barındırdığını gördük. Biz de toplamda 12 aylık bir süreç tanımladık. Bu süreç için tanımladığımız evreler şöyle: yesilay-rehabilitasyon-modeli-1 Bu sistemde ilaç tedavisi yok. Tıbbi tedavi sonrası uygulanacak bir yöntem bu. Tıbbi tedaviye ihtiyaç olduğunda kişi yönlendirilebilir ama sivil toplum kuruluşu olarak biz tıbbi tedavinin dışında olan kısımdayız. Dünyadaki sistemlerde psikiyatrist ve hekimlerle değil, psikolog ve formasyonu olan eski kullanıcılar sistemde yer alıyor. Biz YEDAM'larda bile bağımlılık alanında uzmanlaşmış meslek elemanı bulamıyoruz. Bununla paralel olarak 'Bağımlılık meslek danışmanı' şeklinde bir çalışma daha yürüttük. Böylece 'Bu işi kim yapar?' sorunu da çözülmüş olacak. Biz ise Türkiye'ye uygun olarak psikiyatristlerden eski kullanıcılara kadar oluşan bağımlılık konusunda sertifikalı danışmanlar kullanacağız. YÖNETMELİĞİN ÇIKMASINI BEKLİYORUZ Bu merkezi ilk olarak İstanbul'da kuracağız. Şu anda bu sistemi uygulamak için detaylı bütün çalışmaları yaptık. Maalesef yaklaşık üç yıldır rehabilitasyon yönetmeliğinin çıkmasını bekliyoruz. Yönetmelik çıkmasa da merdiven altı dediğimiz, kötü amaçlı kullanılabilen, denetimsiz merkezler var. Eski kullanıcıların açtığı merkezlerin yanında bazı cemaatlerin de uygulamalarının olduğunu biliyoruz. Bunun bir standardı olmalı. Denetimsiz olursa sorunun büyüme olasılığı çok yüksek. TEDAVİ MALİYETİ AZALACAK Bu model devletin bağımlı başına harcadığı maliyeti azaltacak. Çünkü AMATEM'lerde asıl sorun çözülmüyor. Asıl çözüm rehabilitasyon sürecinde yatıyor. Bağımlılık sorunu çözülmediğinde kişi sürekli olarak bu merkezlere başvuruyor. Böylece yatırım ve işletme maliyeti artıyor. Bizim modelimizle bu maliyetler azalacak. NE KADAR MERKEZE İHTİYACIMIZ VAR? 26 ilde (AMATEM'lerin de olduğu) 40 kapasiteli, 40 merkezin açılması ile Türkiye'deki rehabilite edilmesi gereken nüfusun çoğunluğu çözüm bulacak diye düşünüyoruz. Çok büyük bir kaynak da gerekmiyor; yıllık 55 milyonluk SUT (Sağlık Uygulama Tebliği) desteği ile ayakta kalabilir bu merkezler. Ruhsatlandırma ve hizmet standartları denetimi konuları da önemli. Hizmet standartları denetimine talibiz. Bu konuda da çalışmalar yaptık. Fiziki koşullardan, hizmet kalitesine kadar pek çok standart belirledik. Hatta modelimizde bağımlının programdan çıktıktan sonra 5 yıl boyunca takip edilmesini dahi ekledik. rehabilitasyon Sağlık Bakanlığı'ndan destek bekliyoruz. İrtibatta olduğumuz birimlerdeki kişiler sürekli değişiyor bu da işe başlama konusunda bizi yavaşlatıyor. Dolayısıyla mevzuatın çıkmasını beklemeden uygulamaya geçmek istiyoruz. Çünkü her şeyimiz hazır. Bakanlığın çıkaracağı mevzuat ne olursa olsun zaten gerekli her çalışmayı ve araştırmayı yaptığımızı düşünüyoruz.