Bor madenlerinin özelleştirilmesini sozcu.com.tr'ye değerlendiren konunun uzmanları çok sert tepki göstererek bunun bir vatan hainliği olduğunu söyledi.

TBMM Enerji, Sanayi, Ticaret Komisyonu’nda görüşülüp daha ayrıntılı şekilde incelenmesi için alt komisyona havale edilen “Bor Tuzları, Trona ve Asfaltit Madenleri ile Nükleer Enerji Hammaddelerinin İşletilmesini, Linyit ve Demir Sahalarının Bazılarının İadesini Düzenleyen Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın görüşülmesine bugün başlandı.

Tasarıda yer alan değişiklikle 2840 sayılı Bor Kanunu’nun 2. Maddesi’ne eklenmek istenen ve bor madenlerinin özelleştirilmesi amacı taşıdığı öne sürülen fıkra şu şekilde:

“Bu madenlerin üretilmesi ve zenginleştirilmesi, teknik, ticari ve ekonomik sebeplerle ürünün mülkiyeti ruhsat sahibinde kalmak üzere 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu hükümleri çerçevesinde ihale edilmek suretiyle üçüncü şahıslara gördürülebilirler. Ancak üçüncü şahıslara gördürülecek işlerin ihale süresinin üç yıldan fazla olması durumunda konuya ilişkin talepler Yüksek Planlama Kurulu tarafından karara bağlanır.”

Tasarının Meclis’ten geçerek hayata geçirilmesi durumunda bor madenlerinin işletmesi doğrudan özel sektöre devredilmemiş olsa da yapılmak istenen değişikliğin bor madenlerinin özelleştirilmesi için atılmış bir adım olduğu görüşü hakim.

BORDA GÖZÜ OLANLARIN GÖZÜ AYDIN!
Mehmet BESLEME- Kimya Mühendisleri Odası Başkanı


AKP Hükümeti, Türkiye’nin en önemli ve stratejik varlığı bor madenlerinin özel sektör tarafından işletilmesinin önünü açacak bir girişimde bulunarak, dünyanın en büyük üreticisi konumunda olduğumuz bor madenlerini, yerli ve yabancı sermayenin kullanımına sunmaya hazırlanıyor.

Tasarı ile mevcut 2840 sayılı Bor Kanunu’nun 2. Maddesi’ne “Bu madenlerin üretilmesi ve zenginleştirilmesi, teknik, ticari ve ekonomik sebeplerle ürünün mülkiyeti ruhsat sahibinde kalmak üzere 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu hükümleri çerçevesinde ihale edilmek suretiyle üçüncü şahıslara gördürülebilirler. Ancak üçüncü şahıslara gördürülecek işlerin ihale süresinin üç yıldan fazla olması durumunda konuya ilişkin talepler Yüksek Planlama Kurulu tarafından karara bağlanır” fıkrası eklenmek istenmektedir.

Bu değişiklik, bir anlamıyla farklı bir özelleştirme modelidir ve baştan beri bor madenlerini isteyen çevrelerin talebi ile örtüşmektedir. Tasarı kabul edildiğinde, yıllardır yapılamayan “borların özelleştirilmesi” başarılmış olacaktır.

DÜNYANIN GÖZÜ TÜRKİYE’DE

Türkiye’nin ekonomik olarak işletilebilecek bor madeni rezervleri tüm dünya rezervlerinin yüzde 72’sidir. Kimi kaynaklara göre, Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü’nün en büyük rakibi olan Rio Tinto’nun Kuzey Amerika’da bulunan rezervleri tükenmek üzeredir.

Bor rezervlerini 1978’den bu yana kamu adına işletmekte olan Eti Maden, dünyadaki en büyük bor üreticisi ve en güvenilir bor ürünleri sağlayıcısıdır. Bugün itibariyle yüzde 40 pazar payıyla dünya bor pazarı lideridir.  2011 yılında brüt kârını yüzde 68 oranında artırarak 291 milyon dolardan, 487 milyon dolara çıkarmıştır. Satış kârlılığı oranı ise 2010’da yüzde 45 iken, geçtiğimiz yıl yüzde 57,2’ye yükselmiştir.

DEĞİŞİKLİK GEREKÇESİ ÖZELLEŞTİRME KOKUYOR

Tasarının genel gerekçesinde “...Temel faaliyet alanı olan üretim aşamasında günün teknolojisine uygun(?) üretim yöntem ve şekillerini kullanmak ya da ekonomik fayda sağlamak suretiyle kanun kapsamındaki madenlerden beklenen gelir(?) sağlanmış olacaktır. Böylece özellikle bor madeninde pazar payının azalması riski ortadan kalkacaktır…” ifadesi yer almaktadır. Oysa bor madenlerinin üretim ve zenginleştirilmesinde halen hiçbir teknik eksiklik yoktur ve herhangi bir destek ihtiyacı söz konusu değildir. Üretim prosesi tüm dünyada uygulanan prosestir.

Özet olarak;  söz konusu yasa değişikliği ülkemizde küreselleşme ve liberalleşme rüzgârları altında özelleştirilmemiş tek alan olan bor madenlerimizin ulus ötesi tekellere devredilmesi sonucunu doğuracaktır. Türkiye’nin lehine iş yapılmak isteniyorsa tasarı geri çekilmeli, Eti Maden İşletmeleri çalışmalarına 2840 sayılı kanun çerçevesinde devam etmelidir. Hizmet alımı adı altındaki özelleştirilmeden derhal vazgeçilmelidir.

‘VATAN HAİNLİĞİNİ BIRAKIN’

Cemalettin SAĞTEKİN- Maden Mühendisleri Odası Genel Sekreteri

Maden Mühendisleri Odası 5 Mart'tan beri bu sürecin içinde. Bu kanun 5 Mart'ta Bakanlar Kurulu'nda Meclis'e gönderildi. Biz yıllardır bor rezervlerinin miktarıyla, kalitesiyle, ürün çeşitleriyle bor madenlerimizin ülkemizin faydasına olduğunu söyledik. Ve şunu söyledik, bor tuzları- uranyum ve toryum madeninin aranması ve işlenmesi devlet eliyle yapılır.  Yasa hükmünün değiştirilmemesi için o günden bugüne mücadele verdik. Bugünkü alt komisyonda da bunun mücadelesini sürdürdük.

Bor rezervlerinin ikinci maddesine eklenen fıkra devlet eliyle yönetilmesine ilişkin, bu madenlerin üretilmesi ve zenginleştirilmesi teknik ticari 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nda görülebilir.

Madenlerde mülkiyet, madenin miktarıyla yani rezerviyle direkt ilintili. Rezerv tükendiğinde mülkiyet hiçbir anlam ifade etmiyor. Dolayısıyla madenin kalmadığı yerde mülkiyetin kavramı da boş bir kelime oluyor. Bu yüzden biz bor madenlerinin uzun sürelerde kiralanması ya da bu tür benzer sonucun özelleştirme anlamına geldiğini ispat ediyor. Biz bu anlamda bu yasanın geri çekilmesini istiyoruz.

Maden Mühendisleri Odası yıllardır borun stratejik bir maden olduğunu savunuyor. Bor minerallerinin 250’ye aşkın kullanım alanı mevcut. 4 milyar ton bor rezervinin 3,5 milyarı bizde. Dünya toplam bor rezervinin %72'sine sahibiz.

BUNLAR CAMİYİ ÇALIYOR
En manidarı da, tam da bu sürede Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü’nün en büyük rakibi olan Rio Tinto’nun Kuzey Amerika’daki rezervleri tükenmek üzere. Yani tam bunlar tükenmek üzereyken bu yasanın gündeme gelmesini çok manidar buluyoruz.

Gelinen noktaya bakın.  Bunlar minareye kılıf arıyorlarken aslında camiyi çalıyorlar. Şu an mevcut durumda Eti Maden dördüncü büyük kuruluş, dünya bor lideri.  Her şey çok iyi giderken bu süreçte bu tür bir maddenin getirilmiş olması aslında bor madenlerimizin de  peşkeş çekilmesi anlamına geliyor.

Borun stratejik maden olması noktasında, buradaki kanun değişikliği kesinlikle iyi niyetli değil. Zaten 1978 yılından beri Eti Maden’in bu anlamda hem deneyimi hem tesislerin işletilmesi hem de üretim açısından en iyi kadroya sahip olduğunu söylüyoruz. Bu çok önemli bir şeydir. Ve bu kadar iyiyken bugün itibariyle dünya pazar lideriyken bu madde nereden çıktı? Bunun özelleştirmeye yönelik bir başlangıç noktası olduğunu düşünüyoruz.

Bunlar üretimden pazarlamaya kadar değişiklik istiyorlar. Üretimden pazarlamaya demek herhangi bir yabancı tekelin bir işletmeyi tamamen alabilmesi demek.  Konuyu cuma günü bir grup daha görüşecek, sonra üst komisyona gelecek. Onlara dedik ki, sadece nokta atışlar yapın. Sıkıntınızı sadece yasa ile çözelim. Madencilikte ara safhalar yapılır. Toprak alınır taşınır. O getirilir sahaya dökülür. Ara safha işler vardır. Ama bunu da 2840’ın içinde değerlendirmeyin.  Kamu İhale Kanunu’na ekleyelim bunu. Bu çözüm önerimiz

Eğer hükümet samimiyse ara safhalardan olan işleri Kamu İhale Kanunu’na ekleyerek, özelleştirmenin dışında bulunarak bu vatan hainliğinden vazgeçin.