Hani rahmetli Barış Manço’nun güzel bir şarkısı vardı...
Hava ayaz mı ayaz.
Ellerim ceplerimde...
Bir türkü tutturmuşum.
Duyuyorsun değil mi?..
İşte dün öyle soğuk ve yağmurlu bir hava... Fenerbahçe UEFA Avrupa Ligi’nde bir üst tura çıkmanın rahatlığı ile sahada. Rakip Almanya’da 4-2 yendiğimiz Mönchengladbach... Alman ekolünün önde gelen takımlarından... Onlar da bir üst tura çıkmanın keyfini yaşıyor...
Dikkatimi çeken şu:
Alman disiplini...
Turlamışsın, turlamamışsın, adamları tek ilgilendiren şey çıkıp takır takır oynamak ve kazanmak...
Nitekim dişliler o kadar güzel işliyor ki, dışarıdan müdahaleye bile gerek yok. Kim nereye pas atacağını, futbolcu nereye koşacağını gayet iyi biliyor... Bizim teknik direktörler gibi Alman çalıştırıcı kenardan kendini yırtmıyor!..
Bizim soydan gelen bir Tolga Ciğerci var M’Gladbach’ta... 20 yaşında ve Almanya U-20 Milli Takımı’nda oynuyor... Güzel bir gol atarken futboluyla da benden tam puan aldı... Soyadı gibi ‘Ciğer’den oynadı vesselam...
Eee ya Fenerbahçe?..
Ben ne oynadığını, ne yapmak istediğini bir türlü çözemedim...
Antrenmana çıkmışlar desem, rakip top oynuyor...
Rehavet desem, o soğuk insanda rehavet mi bırakır!..
Üşümemek için koşar insan değil mi?..
Aykut Kocaman yedekleri sahaya sürmüşmüş!..
Maçtan önce dediği şuydu Kocaman’ın; ‘Sahaya çıkan her 11 bizim için idealdir!’
Bu mu ideal kadro Allah aşkına!..
Kalesinden forvetine kadar herkes sahada dolaştı...
Kış geldi, dikkat!..
Bu kadroyu bir daha sakın sahaya ideal 11 diye sürme olur mu bay Aykut Kocaman...
Yoksa dünkü gibi biz tribünde, sen de kulübede Barış Manço’nun o güzel şarkısını söyler durursun...
Hatırla, şarkının devamı feci...
“Ya çık git dünyamdan...”
Anladın sen onu!..