Örgüt üyesi, yöneticisi konumunda olanların serbest bırakıldığını, bunların arasında Hizb-ut Tahrirciler'in önde gelen isimlerinin de olduğunu belirtmiş, resmi belgeyle C.Savcısı'nın ''tahliye kararlarına'' ve halen aranır durumda olanların aranmasına kaldırılmasına son veren kararların hukuka aykırı olduğunu resmi belgelerle ortaya koymuştuk.
Adalet Bakanlığı, tahliye edilenlerle ilgili açıklama yaptı. Örneğin, Hizbu-ut Tahrircilerden sadece bir kişi hakkında karar verildiğini açıkladı. Adalet Bakanı Sadullah Ergin, kendisine bilgi verenlere ''Hakkında karar verdiğiniz Fatih Demirci, Uğur Arslankoç, Deniz Bakır, Musa Marşap, Necla Çomak, Nurol Karaca hangi örgütün yöneticisi'' diye sormalıydı.
3. yargı paketi 5 Temmuz’da yürürlüğe girdi. Yasada ''örgüt üyesi olmayan ve örgütün hiyerarşik yapısı içerisinde bulunmayan ancak sadece örgüt adına suç işleyen ve örgüte bilerek yardım eden sanıklar lehine'' düzenlemeler yer alıyor. Yasanın geçici 1. maddesiyle ''örgüt propagandası yapmak suçunun düşünce ve kanaat açıklamasına yönelik olması nedeniyle, kesinleşen ve infaz aşamasında bulunan ilamlara yönünden, İnfazının durdurulması ve ertelenmesi'' hükmü yer aldı.

Sadece Ankara’da 90 dosya 

Ankara C.Başsavcılığı Ağır Ceza İlamat Bürosu da, infaz aşamasında bulunan tüm ilamat evraklarını incelemeye aldı. Diğer illerde bulunanlar hariç, örgüt adına adına suç işleyen, yardım eden ve örgütün propagandasını yapan hükümlülere yönelik olarak 90 civarında ilamla ilgili olarak Ankara'da Ağır Ceza Mahkemesi'nden yeni kanuna ''uyarlama ve erteleme talebi''nde bulunuldu. Bu konuyu avukatlar da yakından izledi.

Bu ilamlardan 70'e yakını haklarında yakalama çıkartılan hükümlülere ilişkin olup, 22 tanesi ise halen ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlülere aitti. Yani, haklarında yakalama kararı olan ve mahkemenin de bu kişilerle ilgili kararları, Bakan'a sunulan bilgide ''yok''sayılıyor. Olur mu öyle şey?

Savcılığın talebi olmadan

Aslında İlamat Savcılığı'nın ilk aşamadaki talepleri bunlarla sınırlı iken, Ankara'da Ağır Ceza Mahkemesi'nce yapılan bir uygulama sonucu, Savcılığın talebi dışında bir kısım örgütlü suçlara ilişkin dosyalar re’sen ele alındı. Bu dosyalardan yaklaşık 50'si Başsavcılığın talebi haricinde olmak üzere toplam 71 infaz evrakıyla ilgili olarak ''İnfazın durdurulması kararı'' verildi. İşin ilginç yönü de, kararlar dosyasına eklenmeden tomar halinde 13 Temmuz Cuma günü mesai bitimine yakın bir saatte personel aracılığı ile elden teslim ediliyor.

Ağır Ceza Mahkemesi'nce, re’sen yapılan inceleme sonucu, karara bağlanarak Başsavcılığa gönderilen 70 ''infazı durdurma kararı''nın sadece 20'si, Başsavcılığın talebiyle örtüşüyor, 51 dosya ile ilgili karar ise re’sen gerçekleştiriliyor. Halen 65'in üstünde Savcılığın talebi de karara bağlanmak üzere Ankara'daki 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde bulunuyor. İşte burada şuna bakmak gerekiyor: Aynı suçlarla ilgili olarak geçen Cuma günü verilen kararlarla, Pazartesi gününden itibarden verilen kararlar arasında bir fark var mı?

Tahliye edilen örgüt yöneticileri


Ankara’da, haklarında ''infaz durdurma kararı'' verilenlerden 17'si tahliye edildi. Bunlardan 7'si ''örgüt propagandası yapmak''tan hükümlüydü. Tahliyeleri de, Başsavcılığın istemi doğrultusunda yapılmıştı. 10 hükümlünün tahliyesi ise mahkemenin re'sen verdiği kararla tahliye edildi. Bu tahliyelerden yararlananların 4'ü örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak, 2'si şeriatçı, biri sol, birisi de bölücü örgüt üyesi. Hizb-ut Tahrir terör örgütü üyesi hükümlüler, mahkumiyet kararı, kesinleşme şerhi ve infazın durdurulması kararına göre, aynı zamanda örgütün kurucusu ve yöneticisi.
Mahkemece re'sen gerçekleştirilen 10 tahliyeden 4'ü yasa dışı örgüt kurmak, yönetmek, örgüt üyesi olmak suçlarına ilişkin olduğunu dikkate alan Başsavcılık, bu suçların yasa kapsamı dışında olduğu gerekçesiyle kararakişi ve örgüt ayrımı gözetmeden aynı gün itiraz etti. 6 kişi ise örgüt propagandası suçundan hükümlü olduğu için bunlar için itiraz edilmedi.

140 dosya incelemeye alındı

Yasadışı örgüt kurmak, yönetmek, örgüt üyesi olmak, suçlarından hükümlü olup, haklarında yakalama kararı olanlar da re’sen yapılan inceleme sonucu infazları durduruldu. İşte, Başsavcılık bu karara da itiraz etti.
Başsavcılığın talebi, gerekse Ankara'daki Ağır Ceza Mahkemesi'nce re'sen yapılan inceleme sonucu toplamda 140 civarında dosya ele alındı, incelendi ve bunlardan 71'i karara bağlandı. Bu sadece Ankara’da ki sayılar...

Gerçek durum böyleyken, bakana yanlış bilgi vermek ve bunu da basına dağıtmak da ne oluyor?