Canik Kültür Merkezi'nde yapılan 'Halk Toplantısı' öncesinde 30 kişilik bir grup ellerinde Türk bayrakları ile 'Akilleri istemiyoruz' diye bağırdı.
Akil İnsanlar Heyeti Karadeniz Bölgesi Grubu'nda yer alan Fatma Benli, Yıldıray Oğur ve Oral Çalışlar, bu sabah Samsun'a gelen ilk isimler oldu. Heyetin Başkanı Yusuf Şevki Hakyemez Trabzon'dan, Şemsi Bayraktar ile Bendevi Palandöken de Ankara'dan yola çıkarak ilerleyen saatlerde gruba katıldı. Kürşat Bumin, Vedat Bilgin ve Orhan Gencebay ise Samsun'daki toplantılara katılamadı. Samsunlu sanatçı Orhan Gencebay'ın sağlık sorunları nedeniyle heyetteki yerini alamadığı öğrenildi.
Samsun Amisos Restaurant'ta kahvaltı yapan heyet üyeleri, daha sonra Vali Hüseyin Aksoy'u makamında ziyaret etti. Burada gazetecilere kısa bir açıklama yapan heyet üyesi Oral Çalışlar, Samsun'un kendisi için özel bir öneme sahip olduğunu belirterek, "Geçmişte Deniz Gezmiş'in de aralarında olduğu bir grup ile birlikte Samsun'a gelip yürüyüş yapmıştık. Burada gözaltına alınmıştım. O dönem gözaltına alındığım şehre bugün böyle bir programla gelmek nasip oldu" dedi.
Heyet Başkanı Prof. Dr. Yusuf Şevki Hakyemez, her kesimin fikrini alıp bir rapor düzenleyeceklerini dile getirdi.
Vali Aksoy'u ziyaretlerinin ardından heyet üyeleri Canik Kültür Merkezi'ndeki 'Halk toplantısı'na geçti. Heyetin gelişi sırasında yaklaşık 30 kişiden oluşan gruptakiler, ellerinde Türk bayrakları ile protesto gösterisinde bulundu. Gruptakiler, 'Akilleri istemiyoruz', 'Ne mutlu Türküm diyene', 'Vatandaşa değil akillere barikat', 'Mustafa Kemal'in askerleriyiz' sloganları attı.
Grubun önünde çevik kuvvet ekipleri set oluşturarak geniş güvenlik önlemi aldı. Heyet daha sonra içeri girerek toplantıya başladı.
PROF.DR. HAKYEMEZ: 'AKİL İNSANLAR' GÜZEL BİR İSİM DEĞİL
Akil İnsanlar Heyeti Karadeniz Grubu Samsun’da Canik Kütür Merkezi’nde aralarında çeşitli sivil toplum kuruluşu üyelerinin de bulunduğu kişilerle bir araya geldi. Toplantının ilk bölümünde Akil İnsanlar Karadeniz Heyeti üyeleri geliş nedenleri ve süreçle ilgili bilgi verdi. İlk konuşmayı yapan Heyet Başkanı Prof.Dr.Yusuf Şevki Hakyemez, 'Çözüm sürecinin' kritik bir dönem olduğunu belirterek, şöyle dedi:
"Hepimiz içinde yaşayarak gördük ki 30 yıllık süre boyunca bir terör sorunuyla karşı karşıyayız. Bu terör sorunu bağlamında çok ciddi kayıplarımız olmuştur. Ekonomik anlamda kayıplarımız olmuştur. İnsanlarımız şehit düşmüştür. Can kayıplarımız olmuştur ve moralman çok ciddi sıkıntılar yaşadık. Bunların neticesinde ve 30 yılın sonunda geldiğimiz noktada terör sorunun yakın gelecekte, güvenlik politikalarıyla biteceğine dair bir veri yoktur. Ama ülkenin bölünmez bütünlüğü açısından tehditle karşı karşıyaysanız kolluk güçlerini devreye sokmanız gerekir. Ama sorunun çözümü noktasında başka yolların da devreye sokulmasında fayda var."
Sorunun siyasi olduğunu ifade eden Prof.Dr. Hakyemez, çözümü noktasında siyasi iktidarların inisiyatif alması gerektiğini söyledi. Prof.Dr. Yusuf Şevki Hakyemez, "Bugün gelinen noktada Türkiye Cumhuriyeti devleti hükümeti bu sorunun çözümü noktasında 'Çözüm süreci'ni başlatmıştır. Hassas bir süreç. Çünkü az önce söylediğimiz gibi neticede vermiş olduğumuz binlerce şehit, ödemiş olduğumuz bir bedel var. Bunun akabinde bu acıyla yaşamış olan insanların yaşadığı bir ülkede bu süreci başlatıyoruz" diye konuştu. Prof.Dr. Hakyemez, şöyle devam etti:
"Bu süreç Türkiye Cumhuriyetinin geleceği açısından fevkalade önemli. Evet bunu hükümet başlattı. Bir siyasi partinin olduğu hükümet başlattı ama aynı zamanda sizin de takip etiğiniz üzere bizlerde bu süreci desteklemekteyiz. Biz kimiz? Biz bir siyasi parti ile organik bağı olan insanlar değiliz. Biz çok değişik kesimlerden gelen insanlarız. İsim olarak bize verilen isim aslında çok da güzel değil. Akil insanlar ismi ama biz aslında şunu biliyoruz. Sizler; Türkiye Cumhuriyeti insanları akil insanlardırlar, deneyimleri onların değerlendirmeleri çok önemlidir. Sizin bu değerli görüşlerinizi dinlemek için buraya geldik. Bu süreçte bir aracıyız. Diyalog grubu olarak halkın endişelerini dinleyerek halkla hükümet arasında bir köprü kurma vazifesiyle karşı karşıyayız. Ama bu süreçte bize çok değişik biçimde yakıştırmalar yapıldı. Bunları bilerek bu görevi kabul ettik. Biz bunu memleket için bir vatan görevi olarak gördük. Türkiye Cumhuriyeti adına yapmamız gereken bir iş. Burada bir risk olsa dahi biz bunları göze alarak girdik."
