Sıcak para çıkışının başlaması ile gözler yine büyük sermaye kaynağına sahip
Körfez ülkelerine çevrildi. Ancak, Ortadoğu’dan yatırım çekmek hiç kolay değil
Mayıs ayına kadar cari açığını döviz girişi ile karşılayan fazlasını ise rezervlere ekleyen Türkiye, son üç aydır rezervlerden yiyor. Ekonomiyi dengede tutabilmek için her ay ortalama 5 milyar dolara ihtiyaç duyuluyor. Sermaye çıkışlarının çok hızlı yaşandığı bu dönemde cari işlemler açığınin büyük bir kısmı kaynağı belirsiz olarak adlandıran ‘hayalet’ paralarla karşılandı.
ABD Merkez Bankası FED’in tahvil alım programını kademeli olarak sonlandırma kararı ile birlikte sıcak para çıkışının yarattığı tahribatı önlemek için yeni kaynak arayışları hız kazandı. Bu dönemde trilyon dolarlık fonlara sahip Körfez sermayesi ilk alka gelen kaynaklar arasında başı çekiyor. Ancak, geçmiş yıllarda olduğu gibi Türkiye’ye güven sorunu yaşayan bölgeden yatırım çekmek oldukça zor. Özellikle büyük çaplı sermayeye sahip Suudi Arabistan, Kuveyt ve Katar gibi ülkelerle geçmişte yaşanan sorunlar azalmadığı gibi yenileri de eklendi. ‘Arap Baharı’ sürecinde Türkiye’nin takındığı tutum, dev para kaynakları bulunan bu üç ülkeyi rahatsız etti.

8 yılda 7 milyar aktı

Ayrıca, yapılan yasal düzenlemeler ile kira sertifikası ihracı için yasal zemin yaratılmış olsa da Körfez sermayesi hâlâ Türkiye’yi Avrupa ülkelerine oranla karmaşık mevzuatı olan bir ülke olarak da görüyor.
Geçtiğimiz günlerde Türk gayrimenkul sektörüne ilgi göstermiş olan Kuveytli yatırımcıların mağduriyetleri gündeme geldi. Kuveyt Ekonomi Bakanlığı’nın ülkede gerçekleştirilecek olan Gayrimenkul Zirvesi’ni olası mağduriyetleri önlemek adına iptal etmesiyle, gözler yeniden yıllardır döviz beklenen Körfez sermayesine çevrildi.
Türkiye’ye gelen Körfez merkezli doğrudan yatırımların son 8.5 yıldaki toplam büyüklüğü 7 milyar 293 milyon dolara ulaşıyor. Körfez’den en çok dövizin aktığı yıl ise küresel krizin ABD’de başlayarak tüm dünyaya yayıldığı 2008 yılı. Kriz döneminde Türkiye’yi güvenli bulan Körfez sermayesinin sonraki yıllarda bu güveni yitirdiği görülüyor. Nitekim, Körfez sermayesinin Türkiye ekonomisine her an bozulabilecek bir yapıya sahip olduğu ve siyasi ilişkilerine güvenilemeceği algısı sermaye yatırımları girdilerinde de kendisini hissettiriyor.

En büyük kaynak Kuveyt

Merkez Bankası (MB) verilerine göre, yılın ilk 6 ayında Suudi Arabistan’dan 16 milyon dolar, Kuveyt’ten 181 milyon dolar, Bahreyn’den 9 milyon dolar, Birleşik Arap Emirlikleri’nden 13 milyon dolar, Katar’dan ise 4 milyon dolar döviz girişi var. Türkiye’ye gelen Körfez merkezli doğrudan yatırımların son 8.5 yıldaki toplam büyüklüğü ise 7 milyar 293 milyon dolara ulaşıyor.

4.2 trilyon dolara ulaşacak

GT Capital-Gulf Turk Platform Koordinatörü Suat Karabulut, finanstan, sağlığa, enerjiden, petrokimyaya, gayrimenkulden, medyaya kadar birçok sektöre giren Körfez sermayesinin Türkiye’de yaptığı yatırımların miktarının son 20 yılda 30 milyar dolara ulaştığını söylüyor. Ancak, bu miktar 2.5 trilyon doları bulan Körfez potansiyelinin sadece binde birini oluşturuyor. Oysa, Körfez fonlarının 1.8 trilyon doları dış yatırımlarda kullanılıyor. Körfez Ülkeleri İşbirliği Konseyi(KİK) kurucu üyesi Bahreyn, Kuveyt, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Umman ve Katar’da oluşan fonların, 2015 yılı sonunda 4.2 trilyon dolara ulaşması bekleniyor. Meh­tap ÖZ­CAN ER­TÜRK