Sergen Yalçın’a büyük piyango vurdu.

Niye mi?

Bakın anlatalım.

Ünlü futbolcu, UEFA ve TFF’nin “yeterlilik” kriterlerine uymuyordu.

Bu yüzden de teknik adamlık yapamıyordu. O kriterlere sahip olabilmek için çaba da harcamıyordu.

Herhalde teknik adam olabilme kriterlerine sahip olmak zor gelmişti ki, televizyon yorumculuğunu tercih etmişti.

Sergen, faal futbol yaşamında da böyleydi.

Zoru sevmezdi.

Bu yüzden de antrenmanlarda çok çalışmazdı. Çalışmadığı için de olduğu yerde saydı. Sevmediği için de yurt dışına gidemedi.

İddia ediyorum, eğer Sergen canını dişine takıp çalışsa, antrenmanlarda yüksek performans sergilese, Real Madrid’te de oynardı, Barcelona’da da oynardı.

Ama o yeteneklerini iyi kullanamadı.

Bir süre Beşiktaş A2 takımında antrenörlük yaptı.

Tek kariyeri de o...

TFF yönetiminin 22 Ağustos 2013 tarihinde Roberto Carlos’un Sivasspor’da çalışmasının önünü açan talimat değişikliği, yıldız isim Sergen Yalçın’a da “teknik adamlık” yolunu açmış oldu. Gaziantepspor ile anlaşan Türk futbolunun efsane ismi, kariyerine yeni bir sayfa ekleyebilecek mi, ekleyemeyecek mi, onu ilerleyen haftalarda göreceğiz. Ama ben iddia ediyorum ki, futbolda çok başarılı olan Sergen, teknik direktörlük yaşamında aynı başarıyı elde edemeyecek. Hatta sezonu bitirebileceğine bile ihtimal vermiyorum.

Bu satırları okuyunca Sergen belki bana gücenecek. Aleyhinde yazdığım için öfkelenecek. Ama görünen köy kılavuz istemiyor. Çünkü teknik direktörlük kolay iş değildir. Sadece antrenmana çıkmakla iş bitmiyor. O çocuklarla tek tek ilgileneceksin, sorunlarını dinleyeceksin, onlarla yatıp onlarla kalkacaksın. Moral motivasyonu üst seviyede tutacaksın. Bunun için de zaman ve ilgi gerekiyor.

Sergen umarım artık akıllanmıştır ve tüm zamanını Gaziantepspor için harcar. Dolayısıyla, gelecekte futbol bilgisiyle adından övgüyle söz ettiren bir teknik adam olur.

Eğer böyle yaparsa başarının yolu açılır. Ama futbolculuğu dönemindeki tembelliği nüksederse, başarılı olması çok zor. Umarım yanılan ben olurum.

GAZOZUNA MAÇLAR!

Kuzey İrlanda ile Adana’da oynadık...

Belarus ile Mersin’de...

Her iki maçın sonucu da önemli değildi. Yensen de yenilsen de taraftarın seninle misali...

Güya hazırlık maçı...

Oynadığımız takımlara bakın? Biri Kuzey İrlanda, diğeri Belarus...

Neden Fransa değil, İtalya değil, İspanya değil? Çünkü Türkiye Futbol Federasyonu’nun çapı, bu ülkelerle hazırlık maçı bağlamaya müsait değil. Maddi açıdan kendi kulübünü batırdıktan sonra, hükümet desteğiyle Türkiye Futbol Federasyonu’nun başına getirilen Yıldırım Demirören’in böyle önemli maçlar bağlayıp Milli Takım’ı bu ülkelerin oynadığı futbolla sınaması mümkün değil. Çünkü o işler ancak futbol adamlarının işidir.

Yine bu tür maç ayarlamaları uluslararası bağlantılarla olur. Onun için de uluslararası vizyon gerekir.

Demirören ne yapıyor, yabancı sınırlamasını 6+0+4 olarak uygulanmasına karar veripTürk futboluna darbe vuruyor. Bu sayede iyi transfer yapamayan takımlar Avrupa arenasında istediği başarıyı elde edemiyor. Takımlarımıza gelen yabancı futbolcular da türbünde oturarak paralarını alıp yan gelip yatıyorlar. Demirören zamanında Türk futbolu iyice dibe vurdu.

O ise koltuğa yapışmış oturuyor...

Federasyon başkanının artık statlardaki “Yeter Yıldırım Demirören, yeter” sloganlarını duyması gerekiyor.

Bu sloganlara kulak tıkayıp, koltuğuna dört elle yapışacağına istifa etsin.

Hem kendi rahatlasın, hem Türk futbolu...