Mehmet ŞEHİRLİ / SÖZCÜ



* Biz haklı olduğumuz bir şeyde haklılığımızı haykırdık. Haklı olduğumuz için olayların gelişimini kamuoyuna açıkladık. Kamuoyu da sempatiyle baktı...

* Darağacında olsam bile son sözüm Fenerbahçe diyenlerin mücadelesiydi. Biz çocuklarımıza Fenerbahçe’yi Cumhuriyet ilkeleriyle teslim edeceğiz.

* Sivas kalecisi Korcan’ın yediği golleri konuşuyorlar. O maçta bizim kalecinin yediklerini görmüyor musunuz? Sivasspor maçı 10 dakika daha sürse yenilebilirdik bile...

FENERBAHÇE tarihinin en yüksek katılımlı kongresinde rekor oy alarak 11. kez koltuğa oturan Aziz Yıldırım, ilk röportajını SÖZCÜ’ye verdi. Editör arkadaşımız Mustafa Kanarya ve Fenerbahçe muhabirimiz İrfan Yirmibeş’le birlikte Aziz Başkan’ı ziyaret ettik. Hiç pazarlık yapmadı. “Ne istiyorsanız sorun” diye başladı söze... Biz sorduk, o yanıtladı...

- 3 Temmuz sürecinin ilk gününden beri duruşunu hiç değiştirmeyen bir Aziz Yıldırım izledik. Mücadelenizle, söylediklerinizle birçok kişiye etki yaptınız. Bunu nasıl başardınız?
Biz haklı olduğumuz bir şeyde haklılığımızı haykırdık. Söylemlerimiz, tarzımız, hareketimiz haklılığımızı haykırmak içindi. Haklı olduğumuz için olayların gelişimini kamuoyuna açıkladık. Kamuoyu da sempatiyle baktı, “Bu adam çekinmiyor, hiçbir şeyden korkmadan kendi doğrularını söylüyor” dedi. Benim doğrularım kimine göre yanlış olabilir. Beşiktaş ve Galatasaraylı belli kesim taraftar da Türkiye’deki belli bölgedeki insanlar bu duruşumuzdan dolayı doğruları söylediğimiz için olaylarda bize karşı sempatiyle baktılar.

- Bu kongre hesapta yoktu aslında. Ancak daha da güçlenerek çıktığınız görülüyor...
Bu dönem sıkıntılı dönem. Mahkemede hiç olmadık bir karar çıkarttılar. Kötü şöhret... Biz bunun üzerine kongre kararı aldık. Bizi 3 sene için seçmişti kongre. Yine olağanüstü kongreye gittik. Burada bir seçim kongresi yapmadık. Burada amaç 3 Temmuz’un hesaplaşmasıydı. Kulüp içinde günlük yaşayanlar ile gerçek Fenerbahçelilerin mücadelesi, Fenerbahçe’ye ihanet edenlerle, gerektiğinde hapise girenlerin mücadelesiydi. Darağacında olsam bile son sözüm Fenerbahçe diyenlerin mücadelesiydi. Fenerbahçe’nin şampiyon olduğu sene Trabzonspor’a çalışanlarla mücadeleydi. Onlar utanmadan buralara geldi. Biz hepimiz Fenerbahçe’nin neferleriyiz. Biz çocuklarımıza Fenerbahçe’yi Cumhuriyet ilkeleriyle teslim edeceğiz. Sportif anlamda her branşta şampiyon olacağız. Yarın demesinler bunlar şike yapacaklar diye. Biz bu sene tarih yazacağız. Üyelerimiz tarihi yeniden yazdı.

- İlhan Ekşioğlu gözaltına alındığında yerin 4 kat altında bir hücreye konduğunu, yan hücrede sizin olduğunuzu söylemişti. O an ne hissediyordunuz?
Biz gözaltında olduğumuz ve tutukluluğumuzda dahi haklılığımızı düşündük. “Korktu, çekindi” diye duydunuz mu hiç?

- Başkan, şimdi Yargıtay kararı konuşulmaya başlandı. Yargıtay’ın cezanızı onaması durumunda başkanlığınız düşecek. Siz bu süreçte birçok gelişmeyle ilgili “Tesadüf” demiştiniz. Yargıtay kararı bu dönemde açıklanırsa ne olur?
Ne olacak? Yine tesadüf diyeceğiz. (Dün, Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin usul eksikliği nedeniyle 16. Ağır ceza mahkemesine gönderdiği dosyanın usul eksikliğinin tamamlandığı, en kısa sürede Yargıtay’a gönderileceği haberi geldi.)

- Peki bu yaşananları hak etmek için ne yaptınız?
BANA yaşatılanları hak edecek ne yaptım diye sormayacaksınız... Bana yaşatanlara soracaksınız. Tekrar ediyorum. Ben hep aynı şeyleri söyledim. Biz şike yapmadık. Tüm maçlarımızı hak ederek kazandık. Bu bir şike davası değildir. Herşeyi Fenerbahçe ve Aziz Yıldırım’ın üstüne atmaya çalışıyorlar. Madem biz şike yaptık, kiminle yaptık bunu? Nerede bir görüntü? Sivasspor kalecisi Korcan’ın yediği golleri konuşuyorlar. Stoch’un yüzde yüzlük golünü kurtardı. Şike yapacak olsa onu yerdi. Yahu o maçta bizim kalecinin yediklerini görmüyor musunuz? Ayağının altından topu kaçırdı. O Sivas maçı 10 dakika daha sürse yenilebilirdik bile. Ahmet Çakar çıkıyor, “Şu Avrupa maçında şaibe var” diyor. Hangi savcı kendisini çağırıp bir soru sordu? Ben geçmişte şaibeli dönemler olduğunu söylüyorum. Bir savcı çağırıp da, “Başkan anlat bildiklerini de gerekeni yapalım” demedi.

KULÜP TARİHİNE DAMGA VURDUM

- Çok şey yaşadınız, pişman mısınız?
ART niyetli değiliz. Fenerbahçe başkanı olarak yaşadıklarımdan hiç pişman değilim. Ben çocuklarıma da aileme de söyledim. Ben öyle bir görev yaptım ki, öldükten sonra bu yaptıklarım hep hatırlanacak. Şu anda 15 seneyi doldurdum. Rahmetli Şükrü Saracoğlu, ben ve Faruk abi (Ilgaz), biz üçümüz bu kulüpte damga vuran isimleriz yaptıklarımızla. Fenerbahçe’de bu kadar süre başkanlık kolay iş değil. Fenerbahçe, Türkiye’nin bir aynasıdır, yüzüdür. Alt kimlikte çok gruplar var. Herkesin fikri ayrı olabilir, ama bizim üst kimliğimiz Fenerbahçe’dir. Burayı da yönetmek kolay değildir, Türkiye gibidir. Bir kulübü 15 sene idare edebiliyorsam bu bir başarıdır. Öldükten sonra da benim aileme bıraktığım en büyük onur, her kapıyı açabilecek bir isimdir Aziz Yıldırım artık. Her kapıyı açacak derken kötü anlamda değil, nereye giderseniz saygı görürsünüz. 15 yıl kulübe hizmet etmiştir Aziz Yıldırım, ama kötü mü, iyi mi, bunun kararını Fenerbahçeliler ve spor kamuoyu verecektir.

- Görev sürenizde çok çalkantılar da oldu. Son hafta kaybedilen şampiyonluklar, 3 Temmuz süreci gibi. Bunlar yaşanmasa ne olurdu? 
DARBEYİ yediğimiz zaman futbol değil her taraf sarsılıyor. Bir yönetimi var, yönetimi çekimser kalıyor. Yarın ne olacağını bilmediği için yatırım yapamıyorsun. Yatırım yaparsan tersi olursa ne yapacağını bilmiyorsun.

BİZİM önümüzü kesmeselerdi daha da güçlenecektik. Biz o gücü kaybettik, hep yeniden güçlenmeye başladık. 2006’da biz şampiyon olsaydık, ondan sonra 2008’de, 2009’da da olurduk. 2007’de zaten olduk. Kadro güçlenirdi, arkadan bir Trabzonspor maçı geldi, döndük geriye. 2011’de şampiyon olduk, 1 sene olamadık, ertesi yıl yine şampiyon olduk. Tam kuvvetlendik, Emenike’yi aldık, takımı güçlendirdik, yine darbeyi yedik. Ben içerideyken bir yere geldik, sonra ben çıktım yeniden düzenleme yapmaya başladık, bu sene de onun meyvelerini almaya başladık. İnşallah başımıza bir iş gelmez. Zaten 2000’den beri ya 1.’yiz ya 2.’yiz. Bir kez 4., bir kez de 6. olduk.

HER ŞEYİMİ SATAR FARKI ÖDERİM

- Fenerbahçe’nin borcu çok konuşuluyor. Ne kadar borç var?
FENERBAHÇE’NİN 1 milyar borcu var diyorlar, Barcelona ve diğer kulüplerin 1 milyar dolar borçları var. Onlar da bizim gibi; borçları çok, gelirleri de bizim gibi. Biz onların küçük modelleriyiz. Para çok, borç yok... Böyle bir sistem yok. Fenerbahçe’nin 463 milyon lira borcu var. 500’den yukarı ne çıkarsa ben ödeyeceğim. 700-800 ne çıkarsa ben taahhüt edeceğim. Her şeyimi satacağım, ben o parayı ödeyeceğim ama çıkmazsa bunu iddia edenler o parayı Fenerbahçe’ye versin. Eskiden rakı kokularının içinde kongre olurdu. Faruk Ilgaz’ı düzelttik. Oradan buraya geldik. Ben betondan anlıyorum bunu yaptım. Siz de anlayın siz de yapın. Türkiye’de kaç kulübün böyle salonu var. Bir gün gelirsiniz, yaparsınız ama karalamayın. Fenerbahçe benimle birlikte varlık sahibi olmuştur. Kulüp denetleniyor. Borsada işlem görüyor. Borcu nasıl saklarsınız? Biz hep şeffaf olduk.

- Bir de şu ev meselesi var...
EVLERİ geri alabiliriz. Biz Kurtköy’de evler yaptık. Bunları isteyen futbolcularımıza oturmaları için tahsis etmek amacıyla kulübe aldık. Gelen futbolcuya, “Ya burada oturun ya da kendi evinizin ücretini siz verin” diyoruz. Bu konu çok büyütüldü. Durumu 2015 kongresine getireceğiz. “Satalım mı, alalım mı?” diye soracağız. Kalsın derlerse kalır, kalmasın derlerse paranı al evleri de ver. Kulüp bundan zararlı mı karlı mı ona bakacaksın. Kulüp karlı. Birkaç gün önce 850 bin dolara evi sattılar aynı yerde. Biz neye vermişiz 550 bin dolara.