Hepimizin kızı var. Kızlarımız değerlidir. Bir tanedir. En güzeldir. Üzerlerine titreriz.
Görüşlerine önem veririz. Seçkin bir dikkatle dinleriz. Başbakan’ın kızını; büyük uzun görüşme masasında Kültür Bakanı, İçişleri Bakanı, Çevre Bakanı’nın yan yana sıralandığı
masaya oturttular.
Başbakan, baştaydı.
Geniş masa çevresinde “Gezi Parkı Uyanışının Manifestosunu” anlatmak için özel olarak seçilmiş 11 kişi de oturmuştu.
Türkiye toplantıya vidalıydı.
Ne söylenecek!
Ne önerilecek!
73 milyon bekliyordu.
Böyle bir toplantıda Başbakan’ın kızının ne işi var? Başbakan’ın kızı kimi temsil ediyor?
Babasını temsil edemez.
Çünkü Babası “Tek Adam”, zaten toplantının baş aktörü, düzenleyicisi, kurgulayıcısı, toplantıdan “referandum kararı çıkartmanın” önceden planlayıcısıydı.

* * *

Belli ki, Başbakan’ın kızı toplantıya Başbakan babasının özel isteğiyle geldi. Tek Adam, şu mesajı veriyordu:
Ben ne istersem o olur.
Kızım, bakan değerindedir.
Bakanlarla eşit tuttuğumu göstermek için Kültür Bakanı, İçişleri Bakanı, Çevre Bakanı’nın yan yana sıralandığı protokole dahil ettim.
“Tek Adam”lık bu demek.
Tek Adam değişmez.
Emirleri olur.
Arzuları olur.
İstekleri olur.
Tek Adam, işaret eder.
Kızı bakan muamelesi görür.
15 gün ülkeyi baştan başa saran gösterilere katılan milyonlarca genç kız, işte bu “Tek Adamlık yönetimine” karşı uyanmanın ateşini yakmışlardı.
Sergiledikleri barışçıl eylemlerle “Gezi Parkı’nı rant peydahlama Topçu Kışlası’na dönüştürme arzusundan vazgeçmeyen Tek Adamlığa” tepkilerini ifade etmişlerdi.
Şu perişan çelişkiye bakın:
“Tek Adamlık düzenine” karşı uyanma ateşi yakanların karşısına Tek Adam, “kızını bakan statüsüyle” oturttu.

* * *

O bakanlara yazıklar olsun ki,
“Başbakan senin kızının bu masada, bizim yanımızda ne işi var” diyemediler. Toplantıya “Gezi Uyanışının” temsilcileri olarak katılan 11 kişiden hiçbiri de kalkıp, “Başbakan senin
kızının yerine bu toplantıya Gezi direnişinin sembolü haline gelen kırmızı elbiseli Ceyda Sungur’un ve İzmir Kordon’da polisin saçlarından çekip kaldırım taşları üstünde sürüklediği
kızların çağrılması gerekirdi” diyemediler.
Demeyi akıl edemediler.
Toplantıyı terk etmediler.
Bu 11 kişinin içinde akademisyenler, yönetmenler, oyuncular, sosyal medya uzmanları vardı.
Kendilerine çok yazık ettiler.
Tek Adam!
Gezi uyanışını esir alıyor!
Kızını bakan yaptı.
Rant lobisini zengin edecek.
Kışlayı da yapacak.
Rant lobisi de onu “Tek Adam” olarak alkışlayacak, destekleyecek, kutsayacak.

MOBESE kayıtlarını görelim!

“soL Gazetesi” nin logosunda çok uyarıcı bir cümle var. Diyor ki, “halka yalan söylemek suçtur” Gazete dünkü manşetinde;
“MOBESE kayıtlarını yayınlayın” çağrısı yapmıştı. Başbakan, nikah şahitliğini yaptığı bir yakınının kızının Kabataş İskelesi’nde altı aylık bebeğiyle Gezi direnişçileri tarafından
dövülüp, küfür edildiğini iddia etmişti. Bu iddia;
Başbakan’ın 10 yıldır yaptığı “kendini mağdur göstererek haklı çıkma” uydurması da olabilir. Doğru da olabilir. Polisin elinde bu olayın MOBESE kayıtları mutlaka vardır. Yayınlasın. Görelim. Başbakan’ın nikah şahitliğini yaptığı başı örtülü genç kadına yapılanlar doğruysa biz de kınayalım.