Tüm canlı türlerinin doğal seçilim yoluyla evrime uğradığı, insan soyunun da maymundan geliştiği şeklindeki teorisi bilim dünyasında kabul görürken, bu iddiası din adamları tarafından şiddetle reddedilmiş ve ağır eleştirilere yol açmıştır.
Darwin’in fikirleri üzerine inşa edilen modern evrim teorisi, bugün biyoloji biliminin temelini oluşturur.
Darwin sosyal demokrat bir bilim adamıydı.
Onun toplumlar konusundaki sözleri, sanırım daha çok uzun yıllar geçerliğini koruyacak... Darwin diyor ki:
* * *
“Bilim ve sanat bir kuşun iki kanadı gibidir.
Bu iki kanadı kullanabilen toplumlar uçar ve özgür olurlar!
Uçamayanlar ise tavuk olur.
Tavuk toplum, önüne atılan bir avuç yemi gagalarken, arkadan yumurtalarının alındığının farkında bile olmaz!”
* * *
Darwin, bu sözleriyle bizim toplumumuzu anlatmıyor tabii ki...
Bizim toplumumuz öyle olur mu hiç?
Bir benzerlik varsa, bu tesadüftür!
Kimi kazık yemeyi sever!
Alkent, İstanbul’un gözde yaşam yerlerinden biridir.
Yeşillikler arasında, yolları, binaları, bahçeleri bakımlı, servisi iyi bir sitedir.
Ancak, Alkentliler kendi evlerinde kira gibi aidat öderlerdi. Yaz kış, ayda 1200 lira!
Yeni yönetim, eski şirketi değiştirip başka bir şirketle anlaştı ve daire başına ayda 320 lira tasarruf sağladı. Az mı?
Tuzu kuru olan bazı site sakinleri “Birkaç yüz lira için siteyi on para etmez hale getirdiler. Sitede servis de, güvenlik de kalmadı.” demezler mi?
Oysa durum onların dedikleri gibi değil. Sitede en ufak bir adlî vaka yok. Temizlik, güvenlik, bakım eskisinden iyi...
İcra Komitesi Başkan Yardımcısı Halil Erden’e rastladım:
“Pahalı yönetilmek, iyi yönetilmek midir? Yalan yanlış eleştiriler yapılıyor, bazıları kazık yemeye devam etmek istiyor.” diye yakındı.
Ah Halil Bey, ah!.. İnsanların bir kısmı kazık yemekten hoşlanır. Bazı insanlar da vardır ki, hiçbir şeyden memnun olmaz, her şeyden şikâyet eder!
Bunlara “Kronik şikâyetçiler” denir. Her şeyden mutsuzdurlar!
Bu bizim toplumsal hastalığımızdır ne yazık ki! Sitelerimizde de, ülkemizde de, kimi dayak yemeyi, kimi kazık yemeyi seviyor!
Polis devletine geçiş!
İktidar “Polis Paketi” hazırlıyor ya... Bu paket yasalaşırsa polis, eylem yapacakları şüphesiyle istediği kişileri 24 saate kadar gözaltına alabilecek, dilediği evleri basabilecek!
Demokrasiyle uzaktan yakından ilgisi olmayan bu “geniş yetki”nin sakıncaları belli...
Barışçıl gösterileri düzenleyenler bile daha toplanmadan darmadağın edilecekler!
Zaten kör-topal yürütülen demokrasiye iyice rahmet okutulacak ve Türkiye “Polis devleti” haline gelecek.
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Metin Feyzioğlu’nun da görüşü böyle. Diyor ki:
“Amaç, aydınları baskı altına almak suretiyle şu anki baskıcı devletten daha ileri olan polis devletine geçişi sağlamak... Bu durum Anayasa’ya açıkça aykırı olur ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne de aykırıdır. ‘Demokratikleşme’ denilen paketin arkasından bu taslağı gündeme getirmek, amaçlananın aslında demokrasi olmadığının ispatıdır. Böyle bir şeyi aklından geçirenler demokrasinin kıyısından bile geçmiyorlar!”
Başbakan’ın seçim tuzağı!
Başbakan’ın “Demokratikleşme Paketi”nin içinde bir de “Seçim tuzağı” var.
Tayyip Bey muhalefete “Daraltılmış Bölge Sistemi”ne geçmeyi teklif ediyor.
Çok uyanıkça bir öneri doğrusu...
Daraltılmış Bölge Sistemi ile AKP, Türkiye’yi tamamen teslim alacak! Tuzak bu!
AKP yanlısı Habertürk Gazetesi’nde yayınlanan araştırmaya göre uzmanlar bunu incelemişler.
Daraltılmış Bölge Sistemi’ne göre AKP bugünkü milletvekili sayısına 66 vekil daha ekleyerek sandalye sayısını 392’ye çıkarıyor. Böylece Anayasa’yı tek başına değiştirecek güce ulaşacak, sonra gelsin Başkanlık Sistemi... Bu, bizim gibi ülkelerde “Diktatörlük” anlamına geliyor. Polise de geniş yetkiler veren bir paket hazırlandığına göre... Hesap herhalde bu!
Daraltılmış Bölge sistemiyle CHP, 33 milletvekili kaybederek 135’e iniyor.
MHP de 27 milletvekili azalarak 26’ya düşüyor.
Oh ne âlâ memleket!
Muhalefet partileri bu oyunu göremeyecek kadar saf olamazlar!
Günün Sözü
Hiçbir kuvvet, zamanı gelmiş bir düşünceye karşı duramaz!
