Brisbane Kongre Merkezi'nde dün başlayan zirve kapsamında yapılan oturuma, Başbakan Ahmet Davutoğlu, ABD Başkanı Barack Obama, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Almanya Başbakanı Angela Merkel, İngiltere Başbakanı David Cameron'un da aralarında bulunduğu G20 üyesi ülkelerin devlet ve hükümet başkanları katıldı.

Başbakan Davutoğlu toplantıya, Avustralya Başbakanı Tony Abbott ile birlikte gelirken, yuvarlak masa düzeni kurulan salonda ülke isimlerinin alfabetik sıralamasına göre belirlenen koltuklara göre, İngiltere Başbakanı David Cameron ile de yan yana oturdu.

"Küresel Ekonomik İyileşme" ve "Enerji" konularının tartışıldığı oturumda, Başbakan Ahmet Davutoğlu, "G20 2015 Dönem Başkanı" sıfatıyla,  uluslararası medyaya yönelik basın toplantısı düzenledi.

Davutoğlu, İngilizce yaptığı ve TRT Haber'de simültane tercüme edilen konuşmasında, toplantıda alınan kararlar temelinde, gelişmekte olan düşük gelirli ülkelerin de bu sürecin bir parçası olmasını, sorunlarının ve endişelerinin dikkate alınmasını istediklerini söyledi.

Küçük ve orta boy işletmelerin desteklenmesinin önemine işaret eden Davutoğlu, bunun kapsayıcı büyüme açısından önemli olduğunu, kavram olarak bunu ortaya koyduklarını ifade etti.

Mümkün olduğu kadar kapsayıcı olacaklarını bildiren Davutoğlu, aynı zamanda daha fazla sektörel katkı sağlamaya çalıştıklarını söyledi.

Büyümeyle alakalı temel ilgi alanları konusunda da değerlendirmelerde bulunan Davutoğlu, buna göre, daha önce belirlenmiş olan ve Brisbane Zirvesi'nde de teyit edilmiş hedefleri sağlamaya çalışacaklarını bildirdi.

Başbakan Davutoğlu, "Tabii ki bu hedeflere ulaşabilmek için çok çalışıldı. Türkiye bu noktada bu hedeflere ulaşma konusundaki çalışmaları yakından izleyecektir. Aynı zamanda küresel altyapı inisiyatifi Avustralya tarafından başlatılmıştı. Biz bunun da takipçisi olacağız. Çünkü altyapının geliştirilmesi, ekonomik büyümenin ve kalkınmanın önemli unsurlarından bir tanesi" dedi.

Türkiye için başka bir konunun da istihdam olduğunu, 2008 yılındaki küresel krizle başlayan resesyonun çok önemli bir işsizliğe yol açtığını anımsatan Davutoğlu, bunun sadece rakamsal olarak değil aynı zamanda ödemelerde, maaşlarda da düşüşe sebep olduğunu anımsattı.

İSTİHDAM OLMADAN SOSYAL DÜZEN OLMAZ

Başbakan Davutoğlu, "Türkiye olarak şunu düşünüyoruz, istihdam olmadan sosyal düzen olmaz. Baktığınız zaman birçok siyasi düzensizlik beraberinde yüksek işsizlik oranlarıyla geliyor ve KOBİ'ler bu noktada kurumsal bir omurga oluşturur işsizlikle mücadelede konusunda" diye konuştu.

Ticaretin de küresel büyüme ve kalkınmanın lokomotiflerinden biri olduğunu, ticaretin içinde temel olarak iki taraflı, çok taraflı bölgesel ve uluslararası mekanizmalar ve düzenlemeler bulunduğunu kaydeden Davutoğlu, dolayısıyla küresel düzeyde ticaretin artırılması için yeni bir mekanizmaya ihtiyaç bulunduğunu, bu mekanizmanın da diğer mekanizmaları tutarlı bir çerçeve içinde bir araya getireceğini söyledi.

Başbakan Davutoğlu, "Dünya Ticaret Örgütünün rolünü de güçlendirmek istiyoruz. Dünya Ticaret Örgütünü daha temsiliyetçi ve daha verimli, daha etkili kılmak istiyoruz. Ticaret müzakerelerini de bu noktada bu saymış olduğum prensipler doğrultusunda yapmak istiyoruz" ifadesini kullandı.

2015 KALKINMA YILI OLACAK

Birleşmiş Milletler sisteminin ve kalkınma çalışmalarının da gözden geçirilmesi gerektiğini ifade eden Davutoğlu, Türkiye'nin 2015'i küresel kalkınma yılı ilan ettiğini, kendilerinin de kalkınmayla alakalı bütün konulara odaklanacaklarını, G-20 ile bu örgütün dışındaki ülkeler, özellikle de az gelirli, gelişmekte olan ülkeler arasında köprü kurmaya çalışacaklarını bildirdi.

Davutoğlu, "Dün ve bugün tartışıldı. 2010 yılındaki IMF kotasını ve IMF'nin yeniden yapılandırılmasını görüşüyor ve bu Türkiye'nin dönem başkanlığında da uygulanacak. Bugün herkesin üzerinde mutabık kaldığı bir şey var, IMFnin çok daha kapsamlı ve kapsayıcı bir yaklaşıma ihtiyacı var" diye konuştu.

YOLSUZLUKLA MÜCADELE

Yolsuzlukla mücadelenin önemli konulardan olduğuna dikkati çeken Davutoğu, birçok ülkede, etkili ve kalkınmanın önündeki en büyük engellerden birinin yolsuzluk olarak ortaya çıktığını, Türkiye'nin dönem başkanlığında bu konuya da eğileceklerini bildirdi.

Enerjinin de en önemli konulardan olduğuna işaret eden Davutoğlu, dünya nüfusunun beşte birini enerjiye erişim hakkına sahip olmadığını söyledi.

Davutoğlu, "Türkiye olarak bu kapsamda bütün insanların temel enerji kaynaklarına erişim sağlaması bizim hedeflerimizden bir tanesi. Türkiye, bu noktada enerji yatırımlarıyla alakalı mayıs ayında konferanslar düzenleyecek ayrıca G-20 bakanlar düzeyinde toplantılar düzenlemek suretiyle enerjiye erişim ve enerjiye yatırımlarıyla alakalı çalışmalar yapacak. Bu noktada yenilenebilir enerjinin maliyetinin en aza indirilmesi ve enerji yatırımlarının fizibıl kılınması ve enerjinin bizim en önemli noktalarımızdan biri haline getirilmesi amaçlarımız arasında" diye konuştu.

İklim değişikliğiyle alakalı Paris Konferansı için de bir hazırlık dönemi olacağını belirten Davutoğlu, bunun insanlık için çok önemli olduğunu kaydetti.Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Özellikle de iklim sorunlarının finanse edilmesi, iklim değişikliğini finanse edilmesi, bununla ortaya çıkan sorunların finanse edilmesi Türkiye'nin gündeminde yer alıyor. Bunlar teknik ve konvensiyonel geleneksel G-20 gündem maddeleri ama bazen G-20 zirveleri krizlere ve özellikle de insani krizlere de cevap verebilme konusunda da çalışıyor. Bu yıl G-20 liderleri olarak biz bu noktada Ebola kriziyle mücadeleyi desteklemek için elimizden geleni yaptık ve yapacağız. Umuyoruz ki önümüzdeki yılki toplantıya kadar bir başka uluslararası salgın ortaya çıkmaz Ebola krizi de çözülmüş olur. Ama başka krizler de olabiliyor, mesela ciddi çatışmalar neticesinde belli ülkelerde mülteci sorunları ortaya çıkabiliyor. Bu tip ortaya çıkan olaylar her zaman için G-20'nin gündemi içesinde yer alacaktır ama önümüzdeki dönemde bizim dönem başkanlığımızda 2015 yılında umuyoruz ki küresel resesyon, ekonomik kriz, insani krizler son bulur ve hepimiz için çok güzel bir yıl olur."

"TÜRKİYE'NİN TEKLİFİ YERİNİ BULDU

Başbakan Ahmet Davutoğlu, daha sonra gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Bir gazetecinin, "Ebola ile ilgili herhangi bir ilerleme kaydedildi mi? Suriye meselesinden önemli bir karar alınmaması sizi hayal kırıklığına uğrattı mı?" sorusu üzerine Davutoğlu, Griffith Üniversitesi'ndeki konferansına atıfta bulunulduğuna işaret etti.

G-20 liderleri olarak da dünya toplumunun liderleri olarak da bu insani konulara cevap vermek durumunda olduklarını vurgulayan Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Ebola sadece Batı Afrika ülkeleri için değil dünyanın geneli için, küresel toplum için önemli bir krizdir. Bu konuya bu yüzden değinmemiz, eğilmemiz gerekmektedir. Ama maalesef mülteci meselesi çok fazla ayrıntılarıyla görüşülemedi. Sadece Suriye'de 4,5 milyon mülteci ortaya çıktı. Diğer ülkelerdeki sayı bu, Suriye içerisinde de 5 milyon insan yerinden yurdundan oldu. Toplamda 10 milyon insandan bahsediyoruz. Toplantılarımız içerisinde bu konuları esasında ayrıntılarıyla ele aldık ama yayınladığımız bildiride Ortadoğu'daki krizle alakalı özel bir atıf noktası da var. Uzun müzakereler sonrasında Türkiye'nin bir atıfta bulunma teklifi yerini buldu ve kayıtlara geçti. Bu Brisbane Bildirgesi içesinde yerini aldı. Böyle bir atıfta bulunuldu, böyle bir referans var ama umuyoruz ki gelecekte herhangi bir kriz, insani bir kriz ortaya çıktığında, siyasi görüşler farklı olabilir, farklı siyasi seçenekler olabilir ama bunları göz önünde bulundurmadan G-20'nin bütün liderleri, önemli güçleri bence insani konulara odaklanmalı ve insani krizlere cevap verme konusunda harekete geçmeli. Bugün Suriye'de, Irak'ta, Ortadoğu'nun farklı yerlerinde bu mülteci krizini yaşıyoruz."

"İZOLE EDİLMİŞ BİR ŞEKİLDE HİÇBİR KONUYA EĞİLEMEYİZ"

"Türkiye'nin dönem başkanlığında G-20'de siyasi konuların ekonomik konular kadar yer alıp almayacağı" yönündeki bir soru üzerine Başbakan Davutoğlu, 2008'e kadar G-20 toplantılarının maliye bakanları arasında yapıldığını ve gündeminin her zaman ekonomik konular olduğunu söyledi.

Davutoğlu, zirvenin temel gündemini ekonomi konuların oluşturduğunu belirterek, şöyle devam etti:

"Küresel bir çağda yaşıyoruz ve küreselleşme içerinde esasında hiçbir konu birbirinden ayrı düşünülemez. İzole edilmiş bir şekilde hiçbir konuya eğilemeyiz. Esasında ekonomik problemlerin büyük bir kısmının siyasi boyutları var. Siyasi problem ve krizlerin büyük bir kısmı da ekonomik konulardan ve ekonomik krizlerden ortaya çıkıyor. Dolayısıyla 2008 yılındaki kriz, esasında finans krizi olarak başladı ama daha sonra çok kapsamlı bir ekonomik kriz haline geldi. Sonrasında da belli reel sektörlerin çökmesiyle birlikte sosyal bir kriz haline geldi. İçerisine işsizlik sorunu da girdi ve netice itibariyle finansal, ekonomik ve sosyal kriz birçok Avrupa ülkesinde hükümet değişiklikleriyle sonuçlanan, siyasi istikrarsızlıkla sonuçlanan problemlere neden oldu."

G-20 liderleri olarak siyasi ve ekonomik konular arasındaki bağlantıları gördüklerini dile getiren Davutoğlu, "Bunların birbirlerine neden sonuç ilişkilerini görüyoruz. Dolayısıyla da çok daha kapsamlı ve açık görüşlü bir şekilde krizlerin sebeplerini anlamaya çalışıyoruz ve bu tip krizleri bu şekilde çözmeye çalışıyoruz" dedi.