sozcu.com.tr/DIŞ HABERLER 

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in 1 Aralık'ta Türkiye'ye yapacağı ziyaretin en önemli gündem maddelerinden birinin, Mersin Akkuya'da yapılacak olan nükleer enerji santrali olduğu biliniyor. Putin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la işbirliğinin yeni boyutlarını müzakere etmeyi umut ettiğini söyledi.

AKKUYU İÇİN RUSYA İLE İMZA ATILDI

Türkiye'nin hâlihazırda iki nükleer enerji santrali projesi bulunuyor. Biri Mersin Akkuyu'da, diğeri ise Sinop'ta. Akkuyu'daki 12 Mayıs 2010'da Rusya ile imzalanan anlaşma doğrultusunda inşa edilecek. Santralin maliyeti 20 milyar dolar. Yedi buçuk milyar dolarlık bölümü Türk şirketlerince karşılanacak.

SANTRALİ ÇERNOBİL'İ İNŞA EDEN ŞİRKET YAPACAK

Rus şirket ROSATOM'un yapıp işleteceği santralin ürettiği elektrik 15 yıl alım garantisiyle Türkiye'ye satılacak. Bu sayede Türkiye'nin elektrik üretiminin yüzde 6'lık kısmının karşılanması hedefleniyor. Anlaşmaya istinaden Mersin Akkuyu Sahası'nda 4.800 MW toplam kurulu güce sahip VVER 1200 tipi 4 reaktör kurulacak. Santralin 2020 yılında faaliyete geçmesi bekleniyor. Ancak Greenpeace gibi çevre örgütlerinin dikkat çektiği en önemli konu ise, 28 yıl önce bir çevre felaketinin yaşandığı Çernobil'deki santrali yapan şirket ile, Akkuyu'ya nükleer santral yapması planlanan şirketin aynı olduğu.

SİNOP İÇİN JAPONYA İLE ANLAŞILDI

Sinop'ta yapılacak santral için ise geçen yıl Japonya ile anlaşılmıştı. Türkiye'nin ikinci nükleer santralinin inşasına 2017'de başlanacak. 2023'te faaliyete geçmesi planlanan santralin maliyeti 22 milyar dolar. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın belirttiğine göre santrali Japon Mitsubishi yapacak. İşletmesini ise Fransız Areva firması. Santral 1100 MW'lik 4 reaktör ünitesiyle 4.480 MW toplam kurulu güce sahip olacak.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız Sinop'ta kurulacak olan santralde Türk şirketlerinin de yer alacağını şöyle ifade ediyor: "515 bin parçadan oluşan ve 22 milyar dolara mal olacak bir nükleer santralin yapımında 8 milyar dolara kadar olan kısmını Türk sanayi şirketleri yapabilecek."

ÜÇÜNCÜ NÜKLEER SANTRAL İÇİN ABD'Lİ FİRMA

Türkiye, iki nükleer santralin ardından yapımı planlanan üçüncü nükleer santral için ABD'li Westinghouse Electric Company ve Çin devlet şirketi State Nuclear Technology Corporation (SNPTC) ile görüşmelere başladı.

Westinghouse ile yapılan görüşmeler bir ön görüşme niteliğinde. Görüşmeler altı ay süreyle yapılacak ve EÜAŞ tarafından yürütülecek. Anlaşma sağlanması halinde bu şirket ile bir nükleer santralin yapılması sürecine girilebileceği konuşuluyor. Hükümet, enerji alanında iş yapacak olan yabancı şirketlerin yerli sanayiyi de projelere dahil eden bir yapı kurmasını ve yerli girdi kullanım oranının artırılmasını istiyor.

Yetkililer, üçüncü santralin yerinin henüz kesinlik kazanmadığını ve bölgenin Japonya'nın yapacağı çalışmalar sonucunda sunulan rapora göre seçileceğinin kararlaştırılacağını vurguladı. Trakya bölgesi üçüncü nükleer santral yapımı için önde gelen seçenekler arasında bulunuyor.

NÜKLEER SANTRAL ENERJİ İÇİN ÇÖZÜM MÜ?

Peki, "Türkiye gerçekten nükleer santrale hazır mı?", "Nükleer santral enerji ihtiyacının karşılanmasında bir çözüm olarak görülse bile nükleer gerçekten iyi bir yöntem midir?" soruları hala tartışılıyor. 1986'da Ukrayna'nın Çernobil kentinde meydana gelen nükleer felaket bilinirken Türkiye'nin aynı şirketle anlaşması da bu tartışmaları büyütüyor.

Sadece Çernobil değil, 2011'de Japonya'da meydana gelen deprem ve tsunami sonrası Fukuşima Nükleer Santrali'ndeki nükleer sızıntının dünyanın yarısını tehdit ettiği ve bunun olası bir radyoaktif serpinti ile büyük bir felakete neden olabileceği uzmanlar tarafından da belirtilmişti.

FUKUŞİMA İLE NÜKLEER SANTRAL SORGULANMAYA BAŞLANDI

Japonya'daki nükleer kazadan sonra enerji üretiminde nükleer santral dünyada sorgulanmaya başlanmıştı. Bununla birlikte Almanya eski santrallerini geçici olarak kapatma kararı almış, İsviçre eski santrallerini kapatacağını yenilerinin onayının ise askıya alınacağını duyurmuştu. 58 reaktör ile ABD'den sonra en fazla nükleer santrale sahip olan Fransa'da da Yeşiller Partisi, Japonya depremi sonrasında nükleer enerjiden vazgeçilmesi için kampanya başlatmış ve Avrupa Parlamentosu Yeşiller grubu eşbaşkanı Daniel Cohn-Bendit, Fransız sol partilerini, nükleerden vazgeçilmesi için referandum düzenlenmesini savunmaya ve bu projeyi seçim programlarına eklemeye çağırmıştı. ABD'li senatör Joe Lieberman ise "nükleer kalkınmaya mola" diyerek konuya dikkat çekmişti.

ALMANYA 2022'YE KADAR TÜM SANTRALLERİ KAPATACAK

Öte yandan küresel ve yerel sivil toplum kuruluşlarının nükleere karşı verdiği mücadeleyle, nükleer santral dolayısıyla meydana gelen ölümcül kazalara dikkat çekiliyor. Almanya'da 2022'ye kadar tüm nükleer santrallerini kapatacağı belirtilen çiftçiler, Gorlebon'a yeni bir nükleer santral yapımını ve atıklar için yeniden işletim deposu yapılmasını 35 yıllık mücadele sonucu engellemişler.

'İZİNLER ALINMADAN İMZALAR ATILDI'

Nükleer santralin güvensiz ve insan sağlığını birinci dereceden tehdit eden bir enerji üretim şekli olduğu konusunda kamuoyunda kampanyalar başlatılmıştı. Ancak buna rağmen Greenpeace, Mersin Nükleer Karşıtı Platformu ve Mersin Barosu yetkilileri; inşaatın başladığını öne sürüyor. Greenpeace, Çernobil felaketinin sorumlusu olarak bilinen ve sicili skandallarla dolu olduğunu belirttiği santrali inşa edecek firma ROSATOM'un henüz izinlerini almadığı halde Akkuyu'da inşaat çalışmalarına başladığını belirttiği bir kampanya yürütüyor. Kampanya metninde ROSATOM'un daha önce hazırladığı iki ÇED raporunun Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından onaylanmadığına da vurgu yapılıyor. Mersin Nükleer Karşıtı Platformu ve Mersin Barosu ise ÇED süreci tamamlanmadan inşaatın başladığı gerekçesiyle Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunmuş.

ATIK DEPOSU YOK

Türkiye'nin Mersin Akkuyu'da kurmayı planladığı santralin atıkları için nasıl bir planı olduğu bilinmiyor. Atıkların Rusya'ya gönderilme ya da Türkiye'nin talebi doğrultusunda Rusya'dan satın alınma ihtimali var.

NÜKLEERİN ZARARLARI

Nükleer reaktörlerin çalışması sonucu ortaya çıkan ve 250 yıl doğada bulunan Plütonyum ve başka bir radyoaktif madde olan 280 yıl ömürlü Stronsiyum maddelerinin üst düzeyden zehirlenmelere ve kansere; besin yoluyla vücuda giren Sezyum adlı maddenin ise Troid bezi kanserine, genetik bozukluklara, çocuklarda büyüme aksaklıklarına neden olduğu biliniyor.