Dünya bir yıl içinde yeni bir küresel krizle karşı karşıya kalabilir . Ünlü Fransız ekonomist Jacques Attali, kaleme aldığı “Sıradaki kriz: 2015’te mi?” başlıklı yazısında son 25 yıldır her yedi yılda bir küresel piyasalarda kriz yaşandığını belirtti.

1987 'den bu yana dört kriz

Attali, 1987’deki büyük çöküşten sonra 1994’te Silikon Vadisi şirketlerinde balonun patladığını ve bir yandan da Asya’da kur krizinin çıktığını söyledi. 2001 yılına gelindiğinde “dot-com” balonunun patladığını hatırlatan ekonomist 2008’de ise emlak balonunun patlamasıyla halen etkileri hissedilen son küresel krizin başladığını belirtti.

Yedi yıllık dönem bitiyor

“Son yedi yıllık dönemin sonuna yaklaşıyoruz” diyen Attali, “Her yerde balonlar oluştu. Ve büyüme gerçekleşmezse ya da jeopolitik krizler büyümeyi engellerse bu balonlar patlayacak” dedi. Attali, krizin izleyeceği yolu ise şöyle anlattı: “Balonların patlamasıyla faizler yükselecek. Borç finansmanı çok zor hale gelecek. Küreselleşme işin geri kalanını hallederken piyasalar yine paniğe kapılacak.”
Önceliklerden daha kötü olacak

“Mantıklı olarak bir sonraki krizin 2015’te tetiklenmesi gerekiyor” diyen Attali, “Eğer hazırlık yapılmazsa bu kriz, özellikle Avrupa için, öncekilerden daha kötü olacak” öngörüsünü yaptı. Attali, bu öngörüsünü ise iki nedene dayandırdı: “Birinci neden, bugüne kadar bütün joker kartlarının oynanmış olması. Kimse daha fazla borç altına girecek durumda değil. Kinci neden ise dünyanın, önceki krizlerin aksine, barış halinde olmaması. İç ve uluslararası savaşlar ile savaş tehditleri yatırımcıları riskten daha da kaçınır hale getirdi.”

Güney Kıbrıs'a benzeyecek

Bu durumda “faturayı ödemekten” başka çare kalmayacağını söyleyen Attali, “Bu kez Avrupa’da borcun son sahipleri, yani mevduat sahipleri faturayı ödeyecek” dedi. Attali, “Bankada parası olanlar Güney Kıbrıs’ta olduğu gibi hesaplarının talan edildiğini görecek” öngörüsünde bulundu.

Alınacak önlemler

Attali, krizin etkilerini azaltmak için alınacak tedbirleri ise şöyle sıraladı: “Euro’nun dolara karşı değerini düşürmek, geniş çaplı kamu projeleriyle yatırımı desteklemek, Avrupa’da yapısal reformları hızlandırmak ve barış için çaba sarf etmek.”