Demet CENGİZ / SÖZCÜ
Hayatlarımıza şehrin yön verdiğini vurgulayan Akın, “Trafiğe göre yaşıyoruz” dedi
Akfen Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Akın ile dünkü söyleşimizden kalanları da, içinde çok önemli tespitler ve öğütler olduğu için yazdık.
-iş ve hayat dengesini programlamıyorum, diyorsunuz. Nasıl şekilleniyor peki?
– İstanbul'da kendimi yönetiyorum dersem yalan olur. Şehir yönetiyor hepimizi. Onun esiri olmuşuz. Şehrin trafiğine göre yaşıyoruz. Bunu Ankara'da çok net hissediyorum. Nerede istiyorsam orada oluyorum. Daha özgürüm. İstanbul'da öyle değil. Trafik saatlerine göre yaşıyorum. Neredeysem o civarda diğer randevuları gerçekleştiriyorum. Seninle Yeşilköy'de buluşunca bütün sonraki randevularımı buraya aldım.
KARANLIKTA YOL TARİF ETMEK
– Şimdi meslek seçeceklere, yatırım yapacaklara, girişimci adaylarına ne önerirsiniz?
– Bir araştırma diyor ki bugün üniversitelerde okuyan çocukların yüzde 65'i ileride bugün bilmediğimiz, adını koymadığımız sektörlerde, mesleklerde çalışacaklar. Daha icat etmediğimiz teknolojilerle bunu araştırmaya çalışıyoruz. Bugünden geleceğin insanlarına tavsiyede bulunmak karanlıkta yol tarifi gibi. Neyi tavsiye edeceğim? Gelişmeleri yakından takip edin, tek tavsiyem bu olur. Geleceğin araçlarıyla uğraşın.
SAYILAR DA KİFAYETSİZ KALIYOR
– Dünya ilginç bir dönemden geçiyor. Her yerde bir isyan var. Devlet-vatandaş ilişkisi kökünden değişecek belki de. Siz nasıl görüyorsunuz?
– Kesinlikle değişiyor. Birey çok fazla özgürleşiyor. Bireyin bilgiye erişimi artıyor. New York Times'taki iki haftalık bilgi 1800'lerde yaşayan bir insanın tüm ömründe öğrendiklerine eşit. Bakın Hindistan'daki yüksek IQ sahipleri, ABD nüfusunun üzerinde. Sayılar da bir şey ifade etmiyor yani. Altyapı, veri, kalite, geçmiş çok önemli.
– Geleceği nasıl takip etmek lazım?
– Kişisel olarak veya ülke olarak geçmişimizle iftihar edelim ama ileriye bakalım. ABD, geçmişini kesip atanların ülkesidir. Londra'nın merkezi ve çevresi çok farklıdır. Merkezi canlı, dışı hemen country, çok çok sakin… Londra'nın asıl zenginliğinin yaşandığı merkezde İngiliz sayısı çok azdır. İngilizler bunu hazmediyor. İngiliz yok, İngilizce var. Dünyanın başka ülkelerinden gelenler krallar gibi yaşıyor. Sonra Almanya, İngiltere'yle savaşmış. Bütün Alman işadamları İngilizce konuşuyor. Bir Alman için bundan daha büyük bir ıstırap olabilir mi? Bizim her doğan çocuğa Yunanca öğretmemiz gibi bir şey. Bunu hazmediyorlar. Bu kapasiteye ulaşmamız lazım. Bizim kafalarımızı değiştirme gereğimiz var.
Hedef koymadan çalıştım
– Pratikten teoriye geçtim derken neyi kastediyorsunuz?
– Bizi inovatif işadamları arasında gördükleri için bir konferansa çağırdılar. O vesileyle öğrendim. Ben 50 yaşından sonra girişimci olduğumu anladım. 22 yaşında çalışmaya başladım. Hiç önüme arkama bakmadan 24 saat ise 24 saat çalıştım. Kendime bir hedef koymadım ama önüme çıkan fırsatları değerlendirdim. Zamanla büyüdük. Yıllar içinde ödüller aldık; yılın işadamı, yılın girişimcisi… O ödüller gelince anladım girişimci olduğumu. Pratikten teoriye geçişim böyle. Sonra liderlik konferanslarına davet edildik. O zaman liderliğin teorilerine çalıştım. Hepsine bakınca şu sonuç çıkıyor: Hiçbir hedefi olmadan ayakta kalmak adına, yanında çalışanlarla işleri en doğru, en iyi şekilde yapabilmek… Bunu yapınca toplum sizi bir yerden alıp bir üst seviyeye çıkarıyor.
‘İyi ilişkiler' kurmak şart
– İyi ilişki kurmak derken…
– İkili ilişkileri iyi tutmak lazım. Kendinizi insanlara sevdirmeniz lazım. İnsanlarla, kurumlarla, devletle… Kurumlar da insanlardan müteşekkildir. O insanlarla ilişkiler düzgün gitmeli. Kendinizi iyi anlatabilmelisiniz. Devletle de ilişkileriniz iyi olacak. Bunu söyleyince yanlış anlaşılıyor. Ankara'da birilerini kafaya alacaksın, değil bu! Tabii ki öylesi de var. Ama benim söylediğim daha farklı. İşinizi iyi yaptığınızı, iyi niyetinizi iyi anlatacaksınız. Siyasette de öyle. Eğer siyaset, bürokrasi üzerinde etkiliyse, ki etkili, onlara da kendinizi doğru anlatmalısınız. Tercih sebebi olmalısınız. Negatifin gücü pozitiften hep daha fazladır. Size mani olunmasın diye de bunu yapmanız lazım. Tırnak içindeki ‘iyi ilişkiler'den söz etmiyorum. Bu bir korunma mekanizmasıdır. Kişi olsun, kurum olsun, gazeteci olsun herkesin kendi markasını, onunla ilgili algıyı iyi yönetmeniz lazım. Başarının peşinde koşan insanlar buna çok dikkat etmeli. Kendiyle ilgili algıyı iyi yönetmeli. Bazen hakkınız olsa bile saygısızlık etmemeniz gerekiyor.