Gökmen ULU / SÖZCÜ

Eski Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın "İzmir'deki çılgın projem" dediği Konak Tüneli inşaatı skandallar zincirine dönüştü. Bir ucu Konak Bahri Baba Parkı'na, diğer ucu ise Yeşildere Caddesi'ne çıkan tünel işi, Ege Asfalt A.Ş'ye 150 milyon TL karşılığında ihalesiz verildi. Yüzde 50'si Dere Madencilik ve İnşaat Şirketi'ne, diğer hisseleri de çok sayıda ortağa ait olan Ege Asfalt A.Ş. inşaata başlarken fizibilite ve zemin etüdü yapmadı. Projesi yoktu. İzmir'deki kurum ve kuruluşların görüşü alınmadan şehrin ortasında girişilen çalışma imar planlarında yer almadı. Ulaşım ana planı ile bağlantı kurulmadı.

Trafik etüdü yapılmadı. İşe başlanırken bölgedeki tarihi, kültürel ve doğal değerler hakkında arkeolojik ve doğal SİT değerlendirmesi yapılmadı. Bölgedeki heyelan riski, yeraltı sularının etkisi ve İzmir'in birinci derece deprem kuşağında yer aldığı gerçeği dikkate alınmadı. Jeolojik, jeofizik ve geotik çalışmalar gerçekleştirilmedi. Karayolları Bölge Müdürlüğü "Etüdü başladıktan sonra yaparız" dedi.



SİT'SE DE YAPILIR...

Dönemin Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, "SİT’se de yapılır, değilse de yapılır " diye konuştu. Yasal ve bilimsel işlemler "Kervanı yolda düzeriz" mantığına bırakıldı. Başlangıçta yapılması gerekli yasal süreç tamamlanmadan 23 Eylül 2011'de bakanlar ve AKP'liler tarafından temel atma töreni yapılan tünel inşaatının artık bitimine yaklaşıldı. Kervan yolda düzüldü, gerekli yasal prosedürler zamanla yapıldı ancak başlangıçtaki hukuka ve bilime aykırılıklar, korkulan sonuçları kaçınılmaz kıldı. Tünelin üzerinde yer alan mahallelerdeki evler halkın başına yıkılmaya başladı.



HALK DİKEN ÜSTÜNDE

Beştepeler olarak adlandırılan Zafertepe, Tınaztepe, Çimentepe, Kocatepe ve Duatepe mahallelerinde yaşayan halk diken üstünde. Yüzlerce evin duvarları çatladı. Zemin kaymaları oluştu. Evler oturulamaz hale geldi. Vatandaşlar yüz yıllık mahallede evlerini kaybetmenin üzüntüsünü, hayatlarının riske girmesinin korkusunu yaşıyor. Evlerdeki çatlaklar gün geçtikçe daha da büyüyor. Vatandaşlar çok mağdur.

VATANDAŞLAR MAHALLEDEN ÇIKARILACAK MI?

Bazı kesimlerde Bakanlar Kurulu kararı ile acele kamulaştırma yapılması, imar planındaki yoksunluklar ve boşaltılan evler nedeni ile halk bir başka tedirginliğe daha kapılmış durumda. Beştepeler halkı, İzmir'in merkezinde kalan ve harikulade körfez manzarasına sahip evlerinin çeşitli yöntemlerle ellerinden alınarak, rantçıların yapılaşmasına açılacağını düşünüyor.

HALK ÖRGÜTLENDİ, DİRENİYOR

Barınma hakkına el uzatanların oyununu bozmak ve mahallelerinin sosyo-kültürel yapısını korumak için örgütlendiklerini belirten vatandaşlar Konak Yeşildere Tüneli Mağdurları ismi ile bir dernek kurdu. Forumlar düzenleyerek sorunlarına çözüm arıyor, eylemler yapıyorlar. Vatandaşlar ayrıca "Bi Damlacık İnsaf" adlı sosyal medya hesabı ile de yuvalarını savunmaya çalışıyor. Devletin ilgisizliğinden ve kendilerini mağdur etmesinden yakınan Beştepeler Halkı SÖZCÜ'ye konuştu:

 Vatandaşlar ne di­yor?



Mu­har­rem Koç (Du­ate­pe Muh­ta­rı):

Biz bu mahallede çok harika yaşıyorduk. Bir baktık ki altımızı oymaya başladılar. Binalarımız hasar gördü. Biz Gezi'den demokratik şekilde hak aramayı öğrendik. Bu a-politik mahallede hayatımızda ilk kez forumlar düzenledik. Toplanarak sorunlarımızı konuşup, çare aradık. Karayolları ve yüklenici şirket yetkilileri ile konuştuk. Çok sorunlu olan evler boşaltılarak, vatandaşlarımız için aylık ortalama 400 liralık evler kiraladılar. Ama bu geçici bir uygulama, kalıcı çözüm değil. Tünel inşaatı bittikten sonra ne olacak, bilmiyoruz. Devletin mağduriyetimizi gidermesini ve imar planı yapılmasını istiyoruz.



Ay­şen Aşık (Ev ha­nı­mı):

Sadece duvarlar çatlamadı, mahalledeki evler birbirinden ayrıldı. Biz faydalı olacaksa tünele karşı değiliz ama bize niye zarar verdiler? Neden hakkımızı gasp ediyorlar? Buralar çok değerli, tam merkezi yerler. Birileri bizleri mahalleden çıkartıp, zenginlere peşkeş çekmeyi planlıyor. Bizler burada doğup, büyüdük. Yurdumuzdan koparılmak istemiyoruz.



Gür­can Da­lı­cı (Ko­nak Ye­şil­de­re Mağ­dur­la­rı Der­ne­ği Baş­ka­nı):

Ben inşaat tesisat işçisiyim. Biz istemezükçü değiliz. Memlekete faydalı ise yapın ama bilime, hukuka uygun yapsaydınız. Bu mahallemizin geçmişi 110 yıl öncesine dayanıyor. İnsanlarımız burada acıda, kederde birarada yaşıyordu. Neşemiz, huzurumuz kaçtı. Gecekondu diyorlar. Bizim mahallemiz gecekondu değil, asıl alttaki tünel gecekondu. Biz demokrasiyi ciddiye alıyoruz. Dernekleştik, demokratik mücadeleye başladık. Biz onların görmek istediği gibi Ortaçağ'ın karanlıklarında kalmış, biat eden, suskun insanlar değiliz. Soruşturacağız, araştıracağız, direneceğiz. Yürekte, kitapta, sokakta...Nasıl olursa olsun. Bizde geri vites yok, Eşrefpaşalılık var.

AYHAN EMEKLİ (İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı)

Tünel inşaatına başlanırken, biz oda olarak, hukuka ve bilime aykırı olan tüm eksiklikleri dile getirdik. Yanlıştan dönülmesi çağrısı yaptık. Fakat dinlemediler. Öncelikle bu tünel gerekli miydi, buna bakmak lazım. Bilimsel temelli bir ön çalışma yapılmadığından net bir kanaate varmak zor. Ancak ben olumsuz etkileri olacağını öngörüyorum. Çünkü lastik tekerli özel araç trafiği cazip hale gelince, Konak Meydanı ve çevresi ile bu bölgeye çıkan bulvarlarda trafik yoğunluğu artacaktır.

Bunun yerine toplu taşıma yöntemleri, özellikle metro teşvik edilmeliydi. Tünelin trafikteki olumsuzlukları açıldıktan sonra görülecektir. Beştepeler'deki yerleşim yerlerinin derdi ise kronik. Orası bugüne kadar yerel yönetimlerin ihmal ettiği bir bölge. Zaman içinde gerekli düzenlemeler yapılmamış. Büyük çoğunluğunun imarı ve ruhsatı yok. Bunun üzerine şimdi tünel sorunu eklendi ve şu anda en önemli problem evleri hasar gören insanların hayatının risk altında olması. Bu sorunu çözmek için dürüst, şeffaf ve iyi niyetli bir yaklaşım gerekiyor. Öncelikle merkezi yönetim ile yerel yönetimin işbirliği yapması lazım. Hepsinin üzerine düşen görevler var. Halkla konuşarak, elbirliği yaparak, o insanları yerinden etmeden, mahalle kültürünü yok etmeden, bölgeyi koruyup, geliştirebilecek bir düzenleme yapılmalı. Kentsel dönüşüm de değerlendirebilir. Bu hususta iki yol bulunuyor. Bir tanesi genellikle Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından uygulanan 6306 sayılı yasa. Ama bu çok mağdur edici, insanların gözünün yaşına bakmayan, haklarını gözetmeyen, yani devletin "devlet baba" gibi davranmadığı bir yöntem. Belediye yasasının 73. maddesi de yerel yönetimlere kentsel dönüşüm yapma hakkını veriyor. Bu daha insancıl bir yöntem. Halkı kucaklayıcı, onların haklarını teslim eden bir yaklaşımla, merkezi yönetimin de yerel yönetime desteği ile kentsel dönüşüm rahatlıkla yapılabilir. Peki çözüm bu kadar kolayken neden çözülmüyor? Demek ki o bölge için birileri farklı planlar yapıyor. Akla ne yazık ki Sulukule örneği geliyor. Dilerim ki; Beştepeler'in akıbeti Sulukule gibi olmasın.