VELİ TOPRAK/SÖZCÜ

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın aylık dergisi Diyanet’in son sayısı “Müslümanın Varlıkla
İmtihanı” başlığıyla çıktı. Başkan Mehmet Görmez, “Lüks, israf, gösteriş, ihtiras, kibir gibi malın taşıdığı bir dizi bulaşıcı hastalık ruhlarımıza sirayet etmiş durumdadır” dedi

Müslümanın Varlıkla İmtihanı başlığıyla çıkan Diyanet dergisine yazan Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, mal ve servet imtihanı konusunda uyarılarda bulundu. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın aylık dergisinde yer alan diğer makaleler de başta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan olmak üzere, AKP kadrolarını kızdıracak cinsten. Derginin editör yazısında, derginin son sayısının neden ‘Müslümanın varlıkla imtihanı’ konusuna ayırıldığı açıklandı. Yazıda ‘Dünya tutkusu yaratılıştan bu yana insanoğlunun en büyük imtihanlarından biri olmuş, servet kişiyi sonu gelmeyen arzu ve ihtiraslara sevk etmiştir’ denilerek Peygamberimiz’in ‘benim ümmetimin fitnesi de maldır’ hadisi hatırlatıldı. Dergideki bazı makaleler şöyle:

VARLIKLA İMTİHAN KAYBEDİLİR

Mehmet Görmez (Diyanet İşleri Başkanı): Zenginleştikçe güçlenen mal sevgisi ‘mal hırsına’ dönüşürken, insan, fıtratındaki enerjinin yakıcı, kavurucu, mahvedici bir boyuta ulaştığını fark edemeyebilir. Varlığı sadece maddiyatla ölçer hale geldiğinde, maneviyata karşı körleşir ve dünyevileşir. Varlığını yitirdiği an ise, her şeyini kaybetmiş gibi çöker, varlıkla imtihanını kaybeder. Lüks, israf, gösteriş, şaşaa, debdebe, ihtiras, kibir gibi malın taşıdığı bir dizi bulaşıcı hastalık ruhlarımıza sirayet etmiş durumdadır.
Halil Altuntaş (Din İşleri Yüksek Kurulu üyesi): ‘Eşyada asıl olan helal oluştur’ hükmü genel geçer bir ilke olarak uygulanır. İslami bakış açısıyla, mal sahibi olan kişi gerçekte o malın sahibi değil, emanetçisidir. Şartlarını taşıdığı halde bu haklardan temizlenmeyen maddi birikim, meşruiyet kazanmamış servet anlamında özel kullanımla ‘kenz’ adı ile yaftalanmaktadır. Kenz, dünyevi iktidar ve hakimiyet hırsını tatmin etme aracıdır.

SARAYI İLE YERİN DİBİNE GÖÇTÜ

Ayşe Şener: Karun’u herkes tanır. Varlıklarını, kazanımlarını kendinden bilmiş ve ölümsüz sanmış ve nihayet beklenmedik bir sonla yerin dibini boylamış, ölmeden mezara girmiş biri. Her seviyede Karunluk sergileyebiliyor insan. Karun’lar aslında zirveye çökerken en dibe oynamış, sıfırı tüketmiş biri olmak bakımından ilginç bir öyküye sahiptir. İnsan çok basit şeylerden bile şımarabilen bir benliğe sahiptir. Karun’un, sarayıyla birlikte yerin dibine göçmesi ilginç bir tersine dönme, insanlığının tepetaklak oluşu anlamına geliyor. Karun’un yerine dibine geçmesi bilincini kaybedip, varlığa rağmen sorumluluğunu reddetmesi, onurunu varlık tahtının, zenginliğinin en tepesinden uçuruma bırakıvermesi, kendini bilmezliği, ne oldum delisi olması...

ARTIK BAŞÖRTÜLÜ PARTİ KIZLARIMIZ VAR

Ayşe Böhürler: Artık hepimizin bir ‘hayat tarzı’ var. Evimizden bahçemize, giysilerimizden ibadet mekanlarımıza, dini kurallara uygun yaşayalım derken bir anda kendimizi tasarımcıların, üreticilerin, modanın kısaca ‘style’ üreten her şeyin ve özetiyle kapitalizmin içinde buluverdik. Kendimizi kapitalist dünyanın bir parçası hissederken bir suç işliyormuş duygusu kaplamıyor artık benliğimizi. Zengin sahabiler imdadımıza yetişiveriyor. Hayır davetleri de artık bir ‘party’ havasında geçiyor. Tesettür defileleri ise hayır davetlerini daha bir cazip kılıyormuş! ‘Good Bye Boys’ yazılı maskelerin takıldığı bekarlığa veda partileri yapmanın yanı sıra, parti kızlarının başörtülerini takıp çektirdikleri fotoğrafları ille de paylaşmaları üzerine söylenecek söz kalmıyor.