CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç, çözüm sürecine ilişkin, "İtiraflar arka arkaya geliyor. AKP kanadı, her zaman neyse o önündeki seçim, yerel, genel, cumhurbaşkanlığı, şu bu... Bu seçim döneminde kendi siyasi hesaplarını gözönüne alarak bu süreci kendi avantajına göre yürütmeye çalıştı" dedi.

CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplandı. Koç, toplantı devam ederken basın mensuplarına açıklamalarda bulundu ve soruları yanıtladı. Dün, eski Filistin Devlet Başkanı Yaser Arafat'ın "şüpheli" ölümünün 10. yılı olduğunu hatırlatan Koç, "Kudüs'e ırkçı, dinci, İsrail siyasi kanadının çağrısı üzerine yapılan İslam'ın kutsallarını hedef alan saldırıyı bir kez daha lanetliyoruz. Arafat'ı da, tıpkı Atatürk gibi, anti emperyalist, seküler, bağımsız bir Filistin uğruna verdiği mücadelede kaybedişimizin 10'ncu yılında bir kez daha CHP adına rahmetle anıyorum" dedi.

Siyasi gündemin "iktidarın gündem saptırma" çalışmasıyla iyice amacından çıktığını savunan Koç, "esas aktörün de" önemli anma ve milli günlerde bir hastalık bahanesini sıkça yarattığına tanık olduklarını ileri sürdü.

Yine "esas aktörün alışıldık hastalık nöbetlerini tekrar ettiği bir 10 Kasım gördüklerini" iddia eden Koç, "Düşük profilli bir 10 Kasım gündemi sergilemek istedi, herhalde Cumhurbaşkanlığı konumunda. Böylece meydan fotokopi Başbakan'a kaldı, gündem bakımından söylüyorum. Davutoğlu da esas aktörün gündemi düşük profile çekmesiyle sahne aldı, derin strateji bilgisinin, tarih ve edebiyat bölümünü gündeme sokarak bütün hüneriyle sahnede görev yapmaya çalıştı" diye konuştu.

-Çözüm süreci

Çözüm sürecine değinen Koç, söz konusu süreci AK Parti milletvekillerinin dahi bilmediğini öne sürdü.

"Bu sürecin bir bataklığa saplandığını gördüklerini" ifade eden Koç, birbiri ardına yetkili ağızlardan açıklamalar yapıldığını söyledi. Koç, öncelikli olarak İçişleri Bakanı Efkan Ala'nın, "bölgede alan hakimiyetini kaybettik" sözünün basına yansıdığını söyledi.

Peşinden Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan'ın bir televizyon programında, "PKK'nın Öcalan'ın talimatlarını yerine getirmediğini görüyoruz, böyle bir sahtekarlık olmaz, herkes üzerine düşeni yapmak zorunda" dediğini aktaran Koç, "en büyük itirafçı konumundaki Başbakan'ın da", "Kamu düzeni ön şart, silahlı unsurlar çekilmeli. Aslında vardığımız anlaşma gereğince Mayıs 2013 ile Eylül 2013 arasında çekileceklerdi, bize verdikleri sözü tutmadılar, çekilmediler" dediğini savundu.

"Başbakan'ın, terör örgütünün kendilerine ait yargı düzeni kurduğunu, yol kesmelerin ve vergi almanın başladığını söylediğini öne süren Koç, şöyle devam etti:

"İtiraflar arka arkaya geliyor. AKP kanadı, her zaman neyse o önündeki seçim, yerel, genel, cumhurbaşkanlığı, şu bu... Bu seçim döneminde kendi siyasi hesaplarını gözönüne alarak bu süreci kendi avantajına göre yürütmeye çalıştı. Şimdi, itiraflardan yola çıkarak bakıyoruz. Malesef Sayın Akdoğan'ın söylediği kadar zeki değiliz herhalde, konuyu bilmediğimiz için, itiraflardan yola çıkarak sonuçtan geriye geliyoruz. Şimdi 'silahlı yapılar Türkiye dışına çıkacak dediniz mi? Dediniz. Çıktılar mı? Çıkmadılar. Kim söylüyor? Sizler söylüyorsunuz. Tam tersine daha gidişler arttı mı? Kentlerde yapılar güçlendirildi mi? Güçlendirildi... Bunları Başbakanlık koltuğunda oturan bu stajer söylüyor. İtiraf ediyor. Evet bunlar gerçekleşti. adam kaçırma, okul, şantiye yakma, kendi otoritesini belgeleyen, halk savunma kuvvetleri. Bir takım özerk mahalleler oluşturma... Bütün bunlar gerektiğinde sokak gösterileriyle de desteklenerek devreye sokuldu mu? Sokuldu. Özeti şu; mikrofon bulduğu zaman milliyetçiliğin en vahşi söylemleriyle perdenin önünde rol alacaksın, halkın gazını almaya çalışacaksın, perdenin arkasında her türlü pazarlığı yapıp, o pazarlıkta ayağına dolananları itiraf edeceksin, itirafçı konumuna düşeceksin."

"Devleti bölgeden tasfiye eden siz değil misiniz? Alan hakimiyetini müzakere masasındaki arkadaşlarınıza devreden siz değil misiniz?" sorularını yönelten Koç, Hükümetin gündem değiştirmek için Alevilere dönük "aldatma seansları" başlattığını savundu.

Koç, şunları söyledi:

"Beyler siz, 'değiştik' dediniz, aslında hiçbir şekilde değişmediniz. Hep aynısısınız, söylemlerinizi rol icabı değiştirdiğiniz ama kafanızın içindekileri hiç değiştirmediniz. Demokrat kostümleri giydiniz ama kafanız, niyetiniz, duruşunuz aynı. Hırsızlık, yolsuzluk, rüşvet alma huylarınız aynı, hiç değişmedi. Yalanı inanarak söyleme geleneğiniz hiç değişmedi hep aynı, ne yeraltında ölüme mahkum ettiğiniz maden işçileri var, ne tarlasını kuruttuğunuz çiftçiler var, ne uluslararası itibarımız var, bir tek kendiniz ve iktidarınız, bütün bu rezillikleri başarıymış gibi anlatma görevi verdiğiniz yandaş hokkabazlar ordusu. Manzara bu."

-"Dersim ağıtları gündeme sokuldu"

Hükümetin gündem değiştirmek için tekrar "Dersim ağıtlarını" gündeme soktuğunu ileri süren Koç, "Sen Dersim'i bırak gel önce şu Sivas'ın, Uludere'nin hesabını ver" dedi.

Başbakan'ın, Dersim'i Kerbela'ya benzettiğini ifade eden Koç, "Sivas modern Kerbala değil mi" sorusunu yöneltti. Koç, şunları kaydetti:

"Bu dava zaman aşımına uğradığında 'hayırlısı olsun' diyen senin reis değil mi? Laf bol. Eylem, yok. Öğretmen edasıyla Alevi yurttaşlarımıza Aleviliği öğretmeye çalışan bir karikatür. Birkaç göstermelik çalıştay yapmakla, havanda su dövmekle bu işler yürümez. Meydanlarda Alevi inanca sahip vatandaşlarımızı yuhalatan siz değil misiniz? İçindeki kinini, küçücük Berkin'in 40 kiloya inmiş sübyan cenazesi üzerinden sürekli meydanlarda haykıran sen değil misin? 'Cemevi cümbüş evi' diye saygısızlığı zirveye taşıyan senin tayfan değil mi? Bırak edebiyatı, yapabiliyosan getir şu paketi, mert ol, açık ol. Cemevlerine ibadethane statüsü tanıyabiliyor musun? Diyanet İşleri'nde Alevi inancını temsil ettirebilecek idari ve mali yapılanma gerçekleştirebiliyor musun? AİHM'in kararları var, zorunlu din dersinin kaldırılmasını öneren kararlar. Bu uygulamayı kaldırabiliyor musun? Madımak'ı bir ibret müzesi haline getirecek iradeyi koyabiliyor musun ortaya? Yok hiçbiri. Boş laf eveleme, geveleme bol. Bu konuda söyleyecekleri hiçbir şey yok."

-İstifa eden dört bakanla ilgili soruşturma komisyonu

Dört eski bakan ile ilgili Soruşturma Komisyonu kurulduğunu hatırlatan Koç, bu komisyonun "ağır aksak" çalışmaya devam ettiğini savundu.

"Devlete saygılı bir gümrük müsteşarı"nın geçtiğimiz günlerde komisyona ifade verdiğini belirten Koç, "Komisyona ifade verdi ve şunu tutanaklara geçirdi; 'Rıza Zarraf'a ait 1,5 ton altını taşıyan uçağı Zafer Çağlayan'ın özel kalem müdüründen gelen talimatla serbest bıraktık.' Çok açık net ifadeler. Hatırlar mısınız köstebek bir bakan vardı, şimdi arada zevzeklik yapıyor. Özel kaleminden telefonla, Deniz Feneri yolsuzluğuna batmış birilerini aramış, 'polis gelecek tedbirli olun' demişti. Al o köstebek bakanı vur Zafer Çağlayan'a" diye konuştu.

Görevden alınan eski istihbarat dairesi başkanlarından birinin, 17-25 Aralık dosyalarının yeniden açılması için suç duyurusunda bulunduğunu aktaran Koç, bu dosyaların günü geldiğinde mutlaka açılacağını ve mutlaka hesap sorulacağını söyledi.

-"Millet, 'saray yapılsın' mı dedi"

Cumhurbaşkanlığı Sarayı'na değinen Koç, şunları kaydetti:

"Belki bir benzetme olacak ama bugünün saraylısı Tayyip Erdoğan. Kendisine 1 milyar 360 milyon liraya, eski parayla 1 katrilyon 360 trilyon liraya yapılan kaçak saraya... 'Bu saray milletin' dedi, hazret. Senden millet bu kadar para harcayarak bu saray yapılsın mı dedi? Kaçak saray Ankara'nın her tarafından görülsün diye 24 saat ışıklarının açık tutulması talimatı verilmiş. Yani görgüsüzlük her alanda, her boyutta. 24 saatlik ışıltının bedeli açıklandı, aylık 700 bin lira, sadece elektrik faturası. Yıllık 8 milyon 400 bin lira. Sarayın sahibi de millet olunca, öyle diyor, tabii elektrik faturasını da millet ödeyecek. Daha içinin tefrişatı, personel, hizmet gideri yok. Elektrikten bahsediyoruz. Saray milletin, millet için yaptırmış. İşletme masraflarının tümü de milletin cebinden çıkacak. Kimden çıkacak? Emekliden, esnaftan, köylüden, yem parasından, benzin zammından çıkacak. Nereden çıkacak? Para basmayacağına göre buradan çıkacak."

"İşsizlik Fonu'nda biriken paranın önemli bir kısmının bu binanın yapımı için kullanıldığını" öne süren Koç, "Bunlar hazır gördü mü dayanamıyorlar. Bunlar hazır gördü mü bir şekilde götürecekler. Ama götürürken kendi adlarına götürmüyorlar, 'millet adına' götürüyorlar, yeni tarifleri de bu" diye konuştu.

-"Tilkiyi, kümese vekil tayin ettiniz"

Sarayın mobilyalarına 20 milyon lira harcandığını öne süren Koç, "Bu kadar sıkıntı çeken, daralan, bunalan bir nüfusta, 'bir lokma, bir hırka' diyenlerin bugün hangi saltanat arayışı içinde olduklarını sergilemek için söylüyorum" dedi.

Birçok bakanlık ve bağlı kuruluşun, Ankara'da önemli meblalarda kiralar ödeyerek devlet adına hizmet yaptığını kaydeden Koç, bu binaların sahiplerinin, önemli oranda tanınmış mütahhitler olduğunu savundu. Koç, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Geldimiz manzara bu sevgili yurttaşlarım. Yüzde 3 emekli maaşını almak için bankamatiğin önüne gittiğinde, 23 lira, 44 lira maaş artışıyla karşılaştığın zaman bu gerçekleri unutma. Yem almaya gittiğinde, önüne çıkan fiyat tabelasında, bu gerçekleri unutma. İşsiz gençler, üniversiteyi bitirenler, yatırım yapmayan, istihdam yaratmayan bir ülkenin, nerelere müsriflik yaptığını hatırlayın. Tilkiyi ehil zannederek, kümese vekil tayin etmişler. Kümes elden gittiğinde o zaman ağlamayacaksın sevgili yurttaşım. Siz, tilkiyi kümese vekil tayin ettiniz. Söyledik, bunun niyeti kötü, bu tilkiliğini yapar. Kümeste bir şey kalmayınca o zaman şikayet etmeyeceksin, ağlamayacaksın. Ama bunun yolu, bu gerçeklerle yüzleşip, yine demokratik usuller içerisinde bu debdebe, saltanat sevenlerden, Türkiye'yi çeşitli maceralara içeride, dışarıda sokan bu kadrodan hesabını sandıkta sorma görevi... Bu da hepimizin üzerine bir vebal olarak duruyor.

-"Binlerce işçi geri gelecek mi"

Kamuda çalışırken dava açıp, asıl işi yaptıklarını kanıtlayarak tazminat kazanan 10 bine yakın taşeron işçinin olduğunu hatırlatan Koç, işçilere, "siz yargıda hak ettiğiniz tazminattan vazgeçin, biz sizi kadroya alalım" diye "ahlaksız bir telifte" bulunulduğunu ileri sürdü. .

Hükümetten, taşeronluk sistemini kaldıracak adımları atmasını isteyen Koç, "O tazminat paralarını öde, hukuk devletisin, hukuka saygılısın, onların hakkını gasp edemezsin. Tüm taşeron işçileri de kadroya alarak, bu sorunu hallet. Ahlaksız teklifle ikilik yaratarak insanları birbirine düşürme. Buna karşı da takipçiliğimizi sürdüreceğiz, işçilerin kazanılan haklarının gasp edilmemesi için" diye konuştu.

-"Ortaya vahim sonuçlar çıkmaya başladığında..."

Koç, açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

"Bugün açıklanan iş güvenliği paketiyle ilgili yorumunuz ne olacak? Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Suriyelilerin istihdamıyla ilgili adım atılacağını söyledi, bunu nasıl değerlendirirsiniz" sorusu üzerine Koç, Zonguldak'ta, Soma'da, Ermenek'te, Bartın'da ve Türkiye'nin değişik bölgelerinde iş güvenliğini ilgilendiren eksikliklerden kaynaklanan çeşitli iş cinayetlerinin meydana geldiğini söyledi.

Hükümetin, ILO standartlarının, iş güvencesiyle ilgili bölümlerini onaylamadığını öne süren Koç, "Ortaya vahim sonuçlar çıkmaya başladığında adım atma ihtiyacı duyduklarını görüyoruz. 'Zararın neresinden dönülse kardır' diyeceksiniz. Peki Soma'da, Ermenek'te, İstanbul'da Torunlar İnşaat'ta asansörden düşerek ölen, değişik iş kazalarında hemen hemen her gün canlarını veren binlerce işçi geri gelebilecek mi" dedi.

-"Olumlu adım atılırsa destekleriz"

Yönetmeliğin adının "işçi ve çalışma güvenliği" değil, "iş güvenliği" olduğunu ifade eden Koç, "Yani işin güvenliğini sağlayacaksın, çalışanın güvenliği ikinci planda. Bütün bunların sağlıklı bir şekilde çok önceden planlanması, yapılması gerekiyordu" diye konuştu. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, 10 maddelik bir planı muhalefet adına yapıcı şekilde ortaya koyduğunu belirten Koç, ders alırlarsa, olumlu adım atılırsa destekte bulunacaklarını söyledi.

Türkiye'deki işsiz sayısının resmi rakamlarla yüzde 9,8, üniversiteli işsiz sayısının ise yüzde 17-18 civarında olduğunu aktaran Koç, iş bulamayacağı için başvuramayanların da hesabı katılmasında işsizliğin yüzde 20'lerin üzerinde olduğunu iddia etti.

Suriye'nin içindeki yıkıcı ve karıştırıcı politikalara taraf olunmamasını istediklerini ifade eden Koç, Suriye'de güvenlik sağlandıktan, demokrasi oturtulduktan sonra herkesin kendi ülkesine dönecek koşulların sağlanması gerektiğini kaydetti.

-"Herhalde ilk Papa'ya göstermek istedi sarayı"

"Papa'nın Türkiye'ye ziyareti olacak. Mimarlar Odası, Papa'ya Cumhurbaşkanlığı Sarayı ile ilgili mektup yazacak, 'Mahkeme kararına rağmen yapıldı, orası gayrımeşrudur, gelirseniz resmi olarak orayı meşrulaştıracaksınız' yönünde. Sizin değerlendirmeniz nedir bu konuda" sorusuna, Koç, "Sayın Tayyip Erdoğan'ın geldiği siyasi çizgi, bahsettiğiniz resmi diplomatik Vatikan Devleti ama Katolisizmin temsilciliğini, dini önderliğini de yapan Papa ile ilişkilerinin geçmiş dönemde de, her ne kadar Türkiye'de atsa tutsa da, çok iyi olduğunu gösteriyor. Herhalde ilk Papa'ya göstermek istedi kaçak sarayı" yanıtını verdi.

Papa ile Erdoğan kadar yakınlıklarının bulunmadığını, bu yüzden nasıl davranacağını bilemediğini söyleyen Koç, "Papa, Tayyip Erdoğan ilişkisi önemlidir. İçeride küfür eder, her türlü istismar, dışlama, ayrımcılık yapılır ama yan yana geldiğinde hazır olda durur" iddiasında bulundu.

AA