İşte Başbakanların konuşmalarından satır başları...

ERDOĞAN:

-Yakın coğrafyamızdaki siyasi depremler Avrupa Birliği içindeki vazgeçilmez bir ortak olan İspanya ile bu akşam değerlendirilen konulardan oldu. Suriye ve Kıbrıs konularını da aramızda değerlendirdik. Kıbrıs konusunda bugün başlayan süreç dünyada olumlu etkiler uyandırdı. Temenni ederiz ki görüşmeler bu belirlenen çerçeve içinde devam eder ve on yıllardır devam sıkıntıları aşmış oluruz. Biz garantör devlet olarak elimizden gelen desteği vermeye devam edeceğiz. İspanya’nın da 50 yılı bulan bir ETA sorunu var. Bizde de bölücü terör örgütü sorunu var. Terörle mücadele konusunda dayanışma içerisinde olacağız. İçişleri bakanlarımız da bu konuda görüşüyorlar.

-Avrupalı dostlarımızın Türk medyasının şunu bilmesini istiyorum. Göreve geldiğimizde Türkiye'de internet 20 bin kişi tarafından kullanılıyordu şu anda 34 milyona ulaştı. İnternete karşı olan iktidar bunu 34 milyona çıkarmaz. Okullarımızda tüm bunlar yaygınlaştırılırken tablet bilgisayarlar yerini almaktadır. Burada bir gerçek var. Ailelerin insanların özel hayatı mahremiyeti var. Eğer mahkeme Telekominikasyon iletişim başkanlığı aldığı kararı teyit ediyorsa o zaman bu devam eder. Bunun farklı yerler çekiyorlar. Süreç içerisinde dinlemeler, toplumdaki aile hayatlarındaki mahremiyetlere varıncaya kadar ciddi bir tehdit, paralel yapılanmanın devlet içerisinde oluşumuna internet ağının aracı olarak kullanılması bizi böyle bir düzenlemeye mecbur etmiştir.Sandıkta kendileri için gelecek göremeyenler bnu yolla kara propaganda yapıyorlar.

RAJOY:

-(İspanya prensesinin yolsuzluk davası)Bu konu üzerine ekleyeceğim bir şey yok. Prenses herhangi bir vatandaşın olduğu gibi kanun önde masumiyetini savunmak kanun önünde ispat etmek zorundadır. Kimsenin birbirinden farklılığı yoktur.

ERDOĞAN:

-(Mavi Marmara davası) Konuyla iligli henüz görüşmelerde belli bir noktaya gelmiş değiliz. Sadece bizim aramızda bir özür konusu vardı Sayın obama'nın devreye girdiği. Tazminat konusunda belirli bir aşamaya gelindiğini biliyorumama bu nihai bir aşam değil. Bu sözle olmaz protokolle olur. Ambargo kkonuus vardır o olmadan olmaz. Bir Filistinli çocuğun vurularak nasıl araca bindirildiğini gördüm. Tablo bu şekilde devam ediyor. İyi niyetin bir kayda girmesi lazım. Kayda girmedikten sonra biz buna evet deme hakkına sahip değiliz. Marmara gemisinde kimsenin elinde silah yoktu.

ZAMAN MUHABİRİNE FIRÇA!

Zaman muharibiri Ahmet Dönmez, Başbakan Erdoğan'a Urla'daki villaları, Habertürk altyazısını ve Sabah'ın satışını sordu.

Başbakan Erdoğan, soruyu soran Zaman muhabiri Ahmet Dönmez'i hedef alarak,  'Önce iddia ediliyor değil iddia ediyoruz de! Çünkü bunların patronların söylüyor.' diye cevap verdi.

“Öncelikle iddia ediliyor ifadelerini bir kenara koy. İddia ediyoruz de. Çünkü bu iddiaların hepsinin altında patronlarınız ve dışa bağlı olduğunuz yer var. Urla’daki olayı söylüyorsunuz. Bu olay şahsımla alakalı değil. Hukukta bir kaide vardır, bunu öğren. Müddei iddiasını ispatla mükelleftir. Müddei kim. Mensubu olduğun gazete. Şu anda yargı süreciyle ilgili bu konuyu neden gelip bana yöneltiyorsun. Bunu patronlarına sor. Benim senede 3-5 kere görüştüğüm çok yakın bir dostuma ait 35 yıllık bir yerdir. Bunu da patronlarına söyle. Ama patronların doğru konuşmamayı adet edindikleri için burada da aynı şeyi devam ettirmektedirler. Bununla ilgili başbakanı lekeleyemezsiniz.

Evet Fas’tan aradım. Sadece hatırlatmayı yaptım. O şahıslarda altyazıyla ilgili olarak bize yapılan hakaretlerle ilgili gerekli uygulamayı yaptılar. Ben ya da arkadaşlarım yeri gelmiş bu tür hakaretler yapıldığı zaman sizin gazetenize de demişizdir.

Sabah –ATV ile ilgili havuz ifadesini kullanıyorsunuz. Bunu siz uyduruyorsunuz. Ne havuzu? Hisselerini amcasına satıyor. Havuz mu bu? Bunları patronlarına söyleyecek irade zaten sende yok. Söylesen de netice alamazsın. Maşallah birileri rüyalara büyük itibar ediyorlar. Tweetleri iki katına arttırmayı söylüyorlar. Sen de fetvayı aldığınıza göre tweetleri iki katına arttırmaya devam et.”