17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasında hakkında takipsizlik kararı verilen Rıza Sarraf, kendisi hakkında Meclis’e 14 önerge veren CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu hakkında tazminat davası açtı.

Sarraf, Tanrıkulu’nun Meclis Başkanlığı’na verdiği soru önergeleriyle ilgili “gerçeğe aykırı ve kişilik haklarını ihlal ettiği” iddiasında bulunarak manevi zararın giderilmesini istedi. Her bir soru önergesi için 5 bin TL olmak üzere toplam 70 bin TL manevi tazminat talep etti. Sarraf’ın avukatı Şeyda Yıldırım dava dilekçesinde müvekkilinin siyasete alet edildiğini belirterek, itibarının zedelendiğini, onurunun ayaklar altına alındığını öne sürdü.

Cumhuriyet'te yer alan habere göre; Sarraf, avukatı Şeyda Yıldırım aracılığıyla İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’ne verdiği dava dilekçesinde, mahkeme kararının uygun görülecek yerde ve şekilde ilan edilmesini, yargılama sürecinde ve karar kesinleşinceye kadar da Tanrıkulu’nun yazılı ve görsel medyada kişilik haklarını zedeleyecek yazılı ve sözlü açıklamalar yapmaması için ihtiyatı tedbir kararı verilmesini istedi. Sarraf yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin de davalıya yükletilmesini talep etti. Dilekçede Tanrıkulu tarafından farklı tarihlerde Sarraf ile ilişkilendirilmiş toplam 14 adet önerge verildiği belirtilerek, “Davalı kanunun kendisine verdiği görev ve yetkileri kötüye kullanarak önerge içeriklerinde müvekkilimin kişilik haklarını zedeleyerek defaatle siyasete müvekkilimi alet etmiştir” dendi. Tanrıkulu tarafından kullanılan ifadeler nedeniyle Sarraf’ın maddi ve manevi anlamda çok büyük zarara uğradığı, itibarının zedelendiği, onurunun ayaklar altına alındığı öne sürüldü.

Bağımsız yargılamayı etkilemeye teşebbüs

Sarraf’ın avukatı Yıldırım dilekçesinde, Tanrıkulu’nun basın aracılığıyla da tüm kamuoyu nezdinde müvekkilini suçlu olarak gösterdiğini öne sürerek, Sarraf’ın anayasal haklarını ihlal ederek bağımsız yargılamayı da etkilemeye defaatle teşebbüs ettiği savunuldu. Talep edilen tazminat miktarının tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile uygunluk içinde olduğunun kaydedildiği dilekçede, “Kaldı ki talebimiz şeref ve haysiyete yönelik bu aleni ve ağır saldırı karşısında bu en kutsal manevi varlığın hukuki korunmasının etkili biçimde sağlanmasını amaçlamaktadır. Manevi tazminat miktarının önleyici, örnek olucu ve caydırıcı fonksiyonunun olması gerekliliği Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarının da temel prensibidir” denildi.