1. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı sırasında karar alıcı görevler üstlenen komutan ve devlet adamlarından Enver Paşa, Mareşal Fevzi Çakmak Paşa, İsmet İnönü ve Kazım Karabekir Paşa'nın torunları, 'Torunlar konuşuyor' adlı oturumda dedelerini anlattı.

 

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun açılış konuşmasıyla dün başlayan sempozyumun ikinci gününde, İsmet İnönü'nün torunu ve aynı zamanda Şişli Belediye Başkanı Hayri İnönü, Enver Paşa'nın torunu Osman Mayatepek, Kazım Karabekir Paşa'nın torunu Pınar Feyzioğlu Akkoyunlu ile Mareşal Fevzi Çakmak'ın kardeşinin torunu Fevzi Çakmak konuşmacı olarak katıldı. Torunlar, sağlıklarında göremedikleri ya da küçük yaştayken kaybettikleri dedelerini daha çok kendi yazdıkları günlükleri ve hatıralarını kaynak göstererek anlattılar.

 

Torunlar arasında dedesi ile en uzun süre zaman geçiren Hayri İnönü, sempozyumda dedesini anlatacak olmanın gururunu yaşadığını belirterek konuşmasına başladı. Torun İnönü, İsmet İnönü'nün ailesiyle sürekli yakın ilişkiler içinde olduğunu söyledi.
TORUN İNÖNÜ, İSMET PAŞA'NIN GÖZÜNDEN 1. DÜNYA SAVAŞINI ANLATTI

Hayri İnönü, dedesinin anılarından derleyerek hazırladığını konuşmasında, İsmet İnönü'nün 1. Dünya Savaşına bakışını şu şekilde anlattı:

"1. Dünya Savaşı'nın patlak vermesinden sonra Almanya ile Osmanlı arasında bir ittifak yapılmıştı. Günümüzde bile tartışılan bu ittifaktan önce İttihat ve Terakki Partisi'nin tüm ileri gelenleri önce İngiltere ardından Fransa ile ittifak aramışlar ancak bu çabalar sonuç vermemiştir. Enver Paşa'ya göre Osmanlı'nın en büyük dayanağı Almanya idi. İsmet Paşa ise tıpkı Mustafa Kemal gibi Almanların savaşı kazanacağı fikrinde değildi. Almanlar ile yapılan ittifak için İsmet Bey, 'Ben daha başlangıçtan itibaren Almanlar ile savaşa girilmesine taraftar değildim. Almanların bu harpten galip çıkmaları çok şüpheliydi. Fakat bir emrivaki ile harbe girdikten sonra yapılabilecek çok fazla birşey yoktu. Görünüşe göre memleket bir boşluk içinde sonsuz bir meçhule doğru gidiyordu. Bu müthiş vaziyette ne yazık ki Enver Paşa'dan başka bir dayanağımız yoktu. Enver Paşa, içine düştüğümüz macerada muvaffak olursak memleketin kurtulacağına inanıyordu. Aksi takdirde devletin dağılması ve çökmesi kaçınılmaz bir akıbet olacaktı. Harbi kazanmaktan ve dolayısıyla Enver Paşa'nın muvaffakiyetine hizmet etmekten başka kurtuluş çaresi bulunmuyordu' şeklinde konuşmuştu."

 

Hayri İnönü, kurtuluş savaşının kazanılmasındaki askeri başarılarının ardından İsmet İnönü'nün siyasi yaşamında yaptığı hizmetlere de değindi.

"İsmet Bey cumhuriyetin ilk Başbakanı olarak da tarihe geçmiştir" diyen Hayri İnönü, "Kısa bir aranın dışında 1925-1937 yılları arasında bu görevde kalan İsmet İnönü, Atatürk'ün ölümünden sonra cumhurbaşkanı olmuştur. İkinci dünya savaşındaki badirelerden Türkiye'yi uzak tutmuştur. Ayrıca savaş sonrası Türkiye'yi çok partili hayata geçirmesiyle muhalefet görevini üstlenmiştir" ifadelerini kullandı.

ENVER PAŞA'YA YAPILAN ELEŞTİRİLERE TORUNU YANIT VERDİ

Enver Paşa'nın kızı Türkan Mayatepek'in oğlu Osman Mayatepek ise torunların ağzından 100. yılında 1. Dünya Savaşı'nın anlatılmasının çok önemli bir olay olduğunu söyledi. Osman Mayatepek, Enver Paşa'nın tarihte 'yanlış tanınan, az tanınan ya da hiç tanınmayan' bir şahsiyet olduğunu ifade etti. Enver Paşa'nın bazı olumsuz görüşlere maruz kalmasından dolayı duyduğu rahatsızlığı dile getiren Mayatepek, eleştirilere şu şekilde yanıt verdi:

"1. Dünya Savaşı'na girmemizin bir sebebi olarak Enver Paşa'nın Alman hayranlığından bahsetmeye bayılan çok sayıda tarihçi vardır. Enver Paşa, savaş öncesinde anlamıştır ki Osmanlı tek başına kalamaz. Çünkü, ne teçhizat var, ne de silah var. Zaten savaşın çıkmasının sebeplerinden bir tanesi Osmanlı'yı parçalanması ve bu parçaların paylaşılmasıdır. Silah ve teçhizat olsa savaşın dışında kalması için diyecek bir şey yok. Enver Paşa ve İttihad Terakki, sonuna kadar İngilizler, Fransızlar ve Ruslar ile ittifak yapmak için uğraşmışlardır. Ancak bu ülkelerin hiçbiri ittifakı kabul etmedi. Enver Paşa sonunda Almanlar'dan başka bir çare kalmadığını anlamıştır. Burada Atatürk'ün Sabiha Gökçen'e söylediği bir sözü hatırlatmak istiyorum. Atatürk, 'ya tarafsız kalarak savaşın sonunda galip gelecek devletleri bizi koyun gibi parçalayıp yemelerini beklemek ya da tarihimize ve şanımıza yakışır biçimde dövüşerek postumuzu pahalıya satmak kalmıştı. Başkada çaremiz yoktur' demiştir. Yani harbe girip-girmemek münakaşasını halen daha yapıyoruz ama bu fevkalade yanlıştır"

Tarihin efsanelerle değil bilgi ve belgelere dayalı gerçeklerle okunması gerektiğinin altını çizen Mayatepek, yakında dedesi Enver Paşa hakkında bir kitap yazacağını da dile getirdi.

Pınar Feyzioğlu Akkoyunlu ise dedesi Kazım Karabekir'in ölümünden 10 yıl sonra dünyaya geldiğini belirterek, "Biz torunlar dedemizi hiç görmedik. Ancak görmemiş olmak bile bu dedemizi tanımadığımız anlamına gelmiyor. Bizin evin içinde 'Karabekir' ilkelerini somut bir şekilde hissederdik" dedi. Mareşal Fevzi Çakmak'ın Çanakkale savaşlarında şehit düşen kardeşi Üstteğmen Nazif Bey'in torunu Fevzi Çakmak ise birinci dünya savaşı sırasında ailesinin yaşadığı olayları anlattı.

 

İstanbul Milletvekili Mustafa Balba, sempozyumun sonunda kapanış konuşması yaparak tüm konuşmacılara teşekkür etti. Balbay, torunlarla da hatıra fotoğrafı çektirdi.