Nil SOYSAL- Özkes, AKP’nin ‘10 yaşındaki kız öğrenci türban taksın’ kararını böyle değerlendirdi. “Bu, ayrışmayı körükler. Gençleri birbirine düşürür” dedi.

Başı açık olan öğrencilere mahalle baskısı yapılacak

CHP’nin 18. Olağanüstü Kurultayı’nda Parti Meclisi’ne ikinci kez seçilen İstanbul Milletvekili, emekli Müftü İhsan Özkes, bu kez en yüksek oyu alan isim olarak dikkatleri çekti. Özkes, 30 Mart yerel seçimlerinde de CHP’nin Üsküdar Belediye Başkan adayı olarak, kazandığı seçimi kaybeden isim olarak da hafızalara kazındı. İstanbul’da bir araya geldiğimiz Özkes ile, bu kez ne Üsküdar’ı, ne de CHP’yi konuştuk. Uzun yıllar Diyanet’te çalışan emekli müftü ile gündemimiz kız çocuklarına türban ve dinin siyasallaşmasıydı. İşte hem din adamı, hem de siyasetçi gözüyle Özkes’in gündeme bakışı:

 

Sorumluluk yaşı 12’dir
- Siz bir din adamısınız, sormak istiyorum 10 yaşındaki kız çocukların  türban takması İslam dinine göre bu caiz midir?
İ

slam’da mükellef olma, yani sorumluluk çağı akıl buluğ ile başlar. Bu da genellikle ergenlik yaşı olarak belirlenir ve Türkiye’de iklim ve yaşam koşullarına göre bu yaş genellikle en erken 12’dir. 15 yaşa kadar da çıkabilir. Dini açıdan baktığımız zaman, iktidar eğer dini gerekçelerle orta öğretime başlayan kız çocuklarına türban uygulamasını getiriyor ise, dini açıdan sorumlu olmayan çocuklara sorumluluk vermiş oluyor. Yani Allah sorumlu kılmadan AKP sorumlu kılıyor. 9-10 yaşındaki kız çocuğuna okulda türban uygulaması, mahalle baskısını ortaya koyacaktır.


‘Çocukları yolda çevirip...’
- Bu uygulama İslam’a aykırı mı? Bunu mu anlayacağız?

Eğer çocuk türbanı gerçekten gönülden benimseyerek takacaksa sorun yok. Ama 10 yaşındaki bir çocuk kendi iradesini ne kadar ortaya koyabilir, o da ayrı konu. O nedenle buradaki mahalle baskısını kabul etmek zorundayız. Bu uygulama okula başı açık giden çocuklara yönelik bir mahalle baskısını da getirebilir. Okul yolunda çevrilip, “Kızım sen niye başını örtmüyorsun” gibi sorulara kız çocuklarımız maruz kalabilirler bundan sonra.

- Bu şekilde gelen ve gelmeyen öğrenciler arasında da bir bölünme ve ayrışma bizi nereye götürür?

Erdoğan, dindar ve kindar bir gençlik yetiştirmek istediğini zaten açıkça ifade etmişti. İşte şimdi bu olay ayrışmayı, ötekileştirmeyi, kutuplaştırmayı, gençliği birbirine düşürme anlamında da körükler.

- Peki bu kadar tehlikeli sonuçlar doğurabilecek bir uygulamayı AKP neden yapıyor?
Bugün AKP’nin 13’üncü yılındayız. Eğer AKP bunu Allah’ın emri olarak ele alıyorsa, o zaman soruyorum; AKP, Allah’ın emrini 13 yıl boyunca niye çiğnedi? AKP Allah’ın emrini uyguluyorsa, hırsızlık konusunda neden Allah’ın emrini uygulamıyor? “Hırsızlık yapanın elini kesin” diyor Cenab-ı Allah. Zina en büyük günahlardan biridir İslam dinine göre. Ama 2004’te, AKP iktidarında zina suç olmaktan çıkarıldı. AKP döneminde fuhuş ve uyuşturucu kullanımı arttı. İşte bonzaiyi görüyoruz. İktidar hepsini görmezden gelip, konuyu yine türbana indirgedi.


Amaç yolsuzluğu kapama

- Türban meselesi bir gündem değiştirme operasyonu mudur?
Elbette. Türkiye’nin asıl hesap sorması gereken konu 49 vatandaşımızın 101 günlük esaretidir. Konsolosluk çalışanlarımız rehin alındığı tarihte Tayyip Erdoğan Türkiye’nin başbakanıdır ve bütün sorumluluk ondadır. 49 vatandaşımızı bir nevi kendi elleriyle IŞİD’e teslim etmiştir. İşte bunun üzerini kapatma, yolsuzluk ve rüşvetin, arapsaçına dönmüş birçok sorunun üzerini kapatma siyaseti olabilir bu türban konusu. Çünkü bu uygulamayı yönetmeliğe koymadan önce de pek çok yerde kız öğrenciler türbanla okula gidiyodu. Hükümetin buna seyirci kaldığı, ya da çaresiz kaldığı biliniyordu.

- Çaresiz kaldığı derken...

49 vatandaşımızın serbest bırakılmasından hemen sonra türban meselesinin gündeme gelmesi, dini olmaktan çok IŞİD’e verilmiş bir taviz gibi de görülebilir. AKP’nin dinde samimi olmadığı göz önüne alındığında, bu türban olayı ile IŞİD’e şirin gözükme çabası da akla gelebilir. Ya da türban rehine pazarlığının bir parçası olabilir.

‘Dini dar olan AKP’liler halkı dinden soğuttu’

- Sizin bir soru önergeniz vardı; AKP döneminde kaç kişi dinden imandan çıktı diye. Bir yanıt alabildiniz mi?

AKP iktidarı döneminde, “Eğer din buysa, eğer İslam buysa ben böyle dini kabul etmem” diyen insanların olduğunu biliyoruz. Nitekim mahkemeye başvurup, “Tayyip Erdoğan’la benim tek bağım din. Ben böyle Müslümanlığı kabul etmiyorum” diyenler olduğunu da biliyoruz, duyuyoruz. Ama bu konudaki başvuruların resmi sayısını bilmiyoruz. Ben bu rakamların açıklanmasını istedim. Ama bu konuda bir yanıt vermiyorlar. Tahminim o ki; bunun arkasındaki neden önemli ölçüde bir dinden ayrılma olduğudur. Mesela 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonları sonrasında bana da gelip soranlar oldu; “Hocam hırsızlık yapmak sevap mıdır(!)” diye. Dindar değil, ama dini dar olan AKP’liler yüzünden toplumun önemli bir kesiminde ciddi bir dinden imandan soğuma olduğu kesin.

Şeriattan en çok AKP’liler korkar

- Türkiye’nin nereye gittiği sorusu son dönemde en sık sorulan sorular arasında. Siz bir laiklik tehlikesi görüyor musunuz? AKP’nin 2023 hedefi şeriat olabilir mi?

AKP iktidarının hedefinin şeriat olduğuna ben inanmıyorum. Çünkü şeriat gelse bunların hepsi çolak olur! Aslında şeriat kanun demektir. Ama halkımızın anladığı manada şeriat geldiği zaman, bunların bazıları idam edilir, bazılarının eli, kolu kesilir. Kimisi de hapiste olur. Dolayısıyla bu ülkede şeriattan en çok AKP korkar.