İlk oyunculuk deneyimini 16 yaşında yaşayan Ceren Moray, sonrasında ‘Kavak Yelleri’ dizisinde “Su” karakteri ile geniş kitlelerce tanınan bir isim haline geldi. Moray, daha sonra ‘İşler Güçler’ dizisinde kesinlikle yalan söylemeyen Zehra’yı canlandırdı. Güzel oyuncu şu ara başrollerinde Keremcem, Ezgi Asaroğlu, Yeşim Ceren Bozoğlu, Ahu Sungur ve Sinan Albayrak’ın yer aldığı “O Hayat Benim” dizisinde Efsun karakterine hayat veriyor. Moray’la dizileri, aşkı, mucizeleri ve gerçek hayatı konuştuk…

Biraz kendinizden bahseder misiniz? Oyunculuk hikayeniz nasıl başladı?

Tarihin bir parçası olmayı, yaşadığım hayatın toplumsal gerçeklikle paralel olmasını, o paralellik üstünden düşünmeyi, üretmeyi ve zamanı dönüştürmek için çabalayıp tamamlamayı istiyorum. Oyunculuğa başlama hikayemde bir mucize, bir sürpriz, bir edebi şölen yok.

Nasıl bir aile…

Son derece mütevazı, orta sınıf memur bir ailenin tek, hatta sülalenin tek kızı gibi bir durumum var. Aktörlük meselesi aklının ucundan geçmeyen, iş güç sahibi, iyi evlat yetiştirme derdinde olan annem ve babam, bu hikaye başladığında birer profesyonele dönüştü. Sanırsın 78 sanatçı-sepetçi büyütmüş, adam etmişler. Öyle bir anlama, öyle bir destek olma, akıl verme, motive etme var ki… 10 yıllık oyunculuk hayatımın en zevkli tarafı onların bu profesyonelliğe geçişini izlemekti diyebilirim. Birlikte büyüyoruz…
Müthiş bir hikayem var
Yaşınız genç olmasına rağmen çok iyi projelerde yer almışsınız. Şanslı olduğunuzu düşünüyor musunuz?

Nasıl düşünmem! Müşfik Kenter’in öğrencisi olmakla başlayan ve bugün ağzımın suyu aka aka oynadığım Efsun’la devam eden müthiş bir hikâyem var.



‘O Hayat Benim’ ile yollarınız nasıl kesişti?

İşler Güçler’den sonra müthiş bir tatminle bundan sonra bir süre komedi yapmak istedim. O dili, o biçimi seyirciyle buluşturmanın önemini gözlemledim, ta ki “O Hayat Benim”in ilk 4 bölümünü okuyana kadar. Ülkece bütün dengelerin, değerlerin, tüketim nesnelerinin değiştiği bir zamanı yaşıyoruz… Türkiye’de artık üst sınıfı, eğitim seviyesi yüksek olan değil, iktidara yakın olanlar oluşturuyor. Dolayısıyla seyirciyi ayıran AB ve Total ölçümleri gerçekliğini kaybetmiş durumda. O Hayat Benim, bütün bu ayrımın içinde Kuştepe’deki genç bir kadınla, Nişantası’ndaki orta yaşlı bir adamı aynı anda kucaklayabilecek, insanı kusurlarıyla empati kurmanızı sağlıyor. Bu yüzden o dili yalayıp yutmuş yönetmenimiz Merve Girgin faktörünü de işin içine katarak, okur okumaz Efsun’u sahiplendim. Merve Girgin’le doğup, emekleyip, ayağa kalkan bir karakter, şimdi de; sokağı, sınıf çatışmasını, Türkiye’de kadın olmayı dert edinmiş yeni yönetmenimiz Yıldız Hülya Bilban’la yürüyor, büyüyor.

Efsun karakteri nasıl bir karakter?

Adalet aradığını fark etmemiş yüzeyde birine haftalık etüt, tatmin sağlıyor bütün Efsun’lar.

Dizi çekimleri nasıl gidiyor? Ekip arasındaki uyum nasıl? 

Kimlerle sorusu için fazla iç içe bir ekip olduk artık. Yaptığımız işi son derece sahiplendiğimiz kolektif bir bilinçle ilerliyoruz. Eksi 3 derece soğukta Halil’in getirdiği çaya sevinmenin askerleriyiz.

‘Tarihin sizi ne olarak yazdığı önemlidir’
Oyunculuktan önceki Ceren ile oyuncu Ceren arasında ne fark var?

9 yaşımla 29 yaşında olmamın arasındaki farkı anlatmak oldukça güç.

TV dünyasında güzellik ile yetenek yüzdesi nasıldır sizce?

Sene olmuş 2014, dolayısıyla; bir aktör olarak güzellik, başrol, beğenilmenin niteliği son derece anlamsız bir tartışma bence. Sözgelimi, 50’lerde neredeyse obezite estetikken, şimdi anoreksi bütün görsel biçimleri etkiliyor. Yaşadığınız zamanda toplumun her kesimi tarafından anlaşılmışsanız bu düşünmekle ilgilidir, yetenektir. Yani esas olan tarihin sizi, ne olarak yazdığıdır.

Artan şöhret korkutuyor mu sizi?

Hayır. Ben de bu ülkedeki herkes gibi trafikte radyo dinleyip, tuvalete koşuyorum, ama bunu anlatmak için bambaşka bir argümanım olduğunun da farkındayım.



 

‘Bi Küçük Eylül Meselesi’nde Eylül ilk aşkını yaşıyor. Siz ilk aşkınızı hatırlıyor musunuz?

Tabi ki… İşim bu..

Korkmadan ürettim diyebilmek…
Size göre aşk nedir?

Aşkta bir numara yok, mühim olan yoldaşlık.

Hayatınızda biri var mı?

Kendini yol arkadaşım ilan etmiş bir kedim var, evet.

Sizce bir kadını güçlü kılan nedir?

Karşı cinsten bağımsız olması, ötesi yok.

Hayatta sizi en çok ne zorlar?

Pek zorlandığımı söyleyemem ama yoz müziğe ve yoz insana maruz kalmak ve bununla cebelleşmek oldukça zor.



Hayran olduğunuz bir sanatçı var mı?

Elbette var, 10 yıl sonra çocuğumuza, yaşadığımız zamanı kastederek “10 yıl öncesine göre benim iyi bir hayatım var, Abdullah Cömert, Ethem Sarısülük, Ali İsmail Korkmaz, Mehmet Ayvalıtaş, Medeni Yıldırım, Ahmet Atakan, Hasan Ferit, Berkin Elvan ölmüş, bütün bunlar olurken, sen nerdeydin, ne yaptın anne/baba?” diye sorduğunda, ona gerçekten “Ben de, korkmadan, savaşarak ürettim” diyebilecek her sanatçıya, aydına hayranım…

Bu camiadan neler bekliyorsunuz?

Her an, bir cafede garsonluk da yapabilecek kadar standartlara köle olmamayı.