Atatürk ile kendini kıyaslıyordu...
Hadi göreyim...

*

Gerçi değerli medyamız iyi başlamıştı:
“Sevkıyat başladı...”
“Tanklar sınırda...”
“Namlular çevrildi...”
“Eller tetikte...”

*

Muhtemelen komutan da okuyordu bu haberleri...
İnandı...
“Ulan şimdi bir salak tetiğe dokunur mokunur Allah muhafaza” diye gitti sınıra, gitmişken dürbünle karşıya iyice baktı...
Evet...
Oradakiler orada, bizimkiler buradaydı...
Şakırt manşetten dürbünle bakarkenki fotoğrafını koydu editör:
“Komutan cephede...”

*

Ve Ankara haberleri:
“Tezkere hazır...”
“MGK toplandı...
“Çankaya’da hareketli saatler...”
“Kabinede olağanüstü oturum...”
“IŞİD zirvesi...”
“Cumhurbaşkanı’nın başkanlığında kritik toplantı...”

*

Savaş durumuyla ilgili Tarım Bakanı açıklama yaptı sonunda...

*

Geliyorum:
Bizler savaşa “hayır” diyenleriz...
Asla savaş istemeyiz...
Bizim dilimiz “Yurtta barış, cihanda barış” diye döner...
Ama sen bütün komşularımızla dalaşıp, ona buna saldırıp, durduk yerde kendine kahramanlıklar biçip, horozlandın ya...
Peki o zaman...
Hadi...
Kıpırda da görelim...

*

Bence bir adım dahi atamazsın tek başına...

*

Ve bir daha “iki ayyaş” deme...
İslam dünyasının tek şerefli savaşını kazanmış, anılarını dahi yıkmak istediğin bu ülkeyi kurmuş Mustafa Kemal ile kendini de kıyaslamaya kalkma bir daha...
Onlar yedi düvele karşı savaş kazanmıştı, sen çağırıp duruyorsun, çünkü yedi düvel olmadan savaşamazsın...
Adlarını ağzına alma...