Sevgili okuyucularım, madenlerde veya başka yerlerde ne zaman ölümlü bir kaza veya felaket olsa tam kadro oraya gidip boy gösterir ve nutuk atmaya başlarlar! Can veren garibanları anarken kullandıkları sözcükler hep aynıdır:
“İşçi kardeşlerimiz!..”
İktidarları boyunca haklarını vermedikleri, horlayıp sömürdükleri, polise coplattıkları, üzerine TOMA’larla su ve gaz sıktırdıkları işçilerin başına ne zaman bir iş gelse, ne zaman pisi pisine can verseler, hep aynı edebiyatı duyarız:
Hükümetimiz işçi kardeşlerimizi sağ salim kurtarmak için canla başla çalışmaktadır!..”
Eğer madende veya başka iş kazalarında öldülerse, bu palavra başka biçimde dile getirilir:
“Onlar bizim için çok değerliydi. İşçi kardeşlerimize Allah’tan rahmet diliyoruz!..”
Yalanın, riyakarlığın ancak bu kadarı olabilir.

* * * *

Kaçak kara saraylarında dün vermeye niyetlendikleri Recep’tionu işte bu yüzden, çok sevip saydıkları (!) 18 işçi kardeşleri yine kömür madeninde öldüğü için iptal etmek zorunda kaldılar.
Onlar yaşarken, bu iktidar kadrosunun umurunda bile olmaz. Asgari ücretle, taşeron yapılarak sömürülürler.
Sendika hakları ellerinden alınmış, bütün hak ve hukukları paspas gibi çiğnenmiştir.
Ama hiç kuşkunuz olmasın, onların çoğu hayatta oldukları sürece iktidarın yalanlarına kanar ve oy makinesi olarak görev yapar.
Bu iktidarı “Müslüman (!)” olarak görür.

* * * *

Büyük Türk büyükleri önceki akşam maden kazası haberi geldikten sonra aralarında uzun uzun tartıştılar!..
“Yaaa acaba kaza yerine mi gitsek, yoksa bizim sarayda Recep’tionu mu versek...”
Sonunda gitmeye karar verdiler...
Çünkü kaza yerinde yine nutuk atacaklar, “Sevgili işçi kardeşlerini” kurtarmak için
nasıl çaba harcadıklarını anlatacaklardı.
Kazada can veren birkaç işçinin ailesini ziyaret edip çocuklarını kucaklarına alacaklar, kameralar önünde poz vereceklerdi.
Bunu yapmak onlara siyasi açıdan daha yüksek rant getirirdi.
Konya nasıl olsa onların kalesiydi. Soma faciasında olduğu gibi protesto edilmezler, danışmanları vatandaşlara sokak ortasında saldırıp tekmelemek zorunda kalmazdı.
Böylece bir taşla iki kuş vuracaklardı.
Hem Cumhuriyet Bayramı nedeniyle düzenlenecek kutlamalar bu fırsattan yararlanıp iptal edilecek, hem de bayram yine ikinci plana atılmış olacaktı.
Tam da onların istediği gibi!..
Allah günahlarını affeder mi, bilemem!

Cumhuriyet Bayramı’nda Güneydoğu!

Biraz olsun utanın, sıkılın, ülkemizi ne durumlara düşürdüğünüzü görün.
“Esad’ı devirip Şam’da Cuma namazı kılacağız” diye komşumuz Suriye’yi perişan ettiniz, başlattığınız iç savaşta bir milyondan fazla insanın ölmesine, ya da başka ülkelere kaçmasına neden oldunuz.
Madem Müslüman geçiniyorsunuz, şunu iyi bilin:
“Hepsinin bedduası sizin üzerinizdedir.”

* * * *

Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının eseri olan Türkiye Cumhuriyeti, kuruluşunun tam da 91. yılında utanç verici olaylar yaşıyor.
Ülkenin sınırları, sınır güvenliği peşkeş çekildi, yolgeçen hanına dönüştü.
Esad’a karşı savaşsınlar diye dün 200 kişiden oluşan ve adına Özgür Suriye Ordusu denilen terörist kafilesi bizim sınırımızdan Suriye’ye geçiş yaptı.
Türk askerinin, polisinin ve MİT’in yardımı, desteği ve güvencesi ile!

* * * *

Kuzey Irak’tan Türk Hava Yolları uçağına bindirilip Şanlıurfa’ya getirilen peşmerge kafilesi dün ağır silahlarıyla birlikte sınıra ulaştı.
Onlar da Suriye’ye geçip IŞİD’le savaşacak!
Kafile yol boyunca büyük tezahüratla karşılandı.
Türkiye’den kopup bağımsız Kürdistan kurmak isteyenler elleriyle zafer işareti yapıyordu.
Araçlarda Kürdistan paçavraları asılıydı.
Habur sınır kapısına sağ salim -ve yine askerimizin, polisimizin ve MİT’in koruması altında- ulaştılar.
Geçiş yapıp yapmadıkları konusunda çelişkili haberler var. Dün olmadıysa bugün geçecekler.
Onlar da Kobani’yi kurtarmaya gidiyor!
85 araçtan oluşan konvoyda zırhlı araçlar, nakliye kamyonları, ambulanslar, uçaksavarlar, katyuşa roketleri, tanksavar füzeler, uzun menzilli toplar ve ağır mühimmat var.
Suriye topraklarına giriş Suruç üzerinden yapıldı.
Genelkurmay Başkanı Necdet Bey bu konuda yapılan toplantıda “Biz bu işe çok fazla bulaşmayalım, görevi daha çok MİT üstlenmiş gibi olsun” dedi.
Dikkat ediniz, bu anlattıklarım Türkiye Cumhuriyeti toprakları üzerinde oluyor.
Cumhuriyet tarihinde yaşanmamış bir rezaletle yüz yüzeyiz.
Hariciye Nazırı Çavuşoğlu Mevlüt konuştu:
“Geçişler her an olabilir. Bizim tarafımızda herhangi bir sıkıntı yok” dedi...
Onlara hayırlı yolculuklar ve başarılar dileyecekti ama o kadarından herhalde utandı.

* * * *

Yüksekova’da çarşıya çıkan sivil giysili üç askerimiz birkaç gün önce caddenin ortasında şehit edilmişti.
PKK “Bizim birimlerimiz yapmadı” dedi.
Belki de biz yaptık!

* * * *

İki gün önce Cizre’de Cizrespor-Göztepe maçı oynandı. Maç öncesinde İstiklal Marşı
çalınırken binlerce Cizrespor taraftarı ıslık çalarak protesto etti, bir kişi bile ayağa kalkmadı.
Ayağa kalkan Göztepe yöneticilerine saldırıldı, Apo sloganları atıldı, Kürdistan paçavraları açıldı, sahaya yabancı maddeler atıldı.
63. dakikada Cizrespor taraftarları sahaya göz yaşartıcı bomba atmaya başladı. Maç öncesinde ve sonrasında İzmir’in Göztepe takımı taşlandı.
Diyarbakırspor adını Amedspor olarak değiştirdi, yeni forması PKK renklerinden oluştu.
Bunlar olurken Özgür Suriye Ordusu isimli güruh ve aşiret reisi Barzani’nin peşmergeleri (ağır ve hafif silahlarıyla birlikte) Türkiye Cumhuriyeti sınırlarından içeriye, bağımsız bir ülkenin rejimini yıkmak için giriş yapıyordu.
Vah benim memleketim, kimlerin eline kaldın.
Daha neler göreceğiz.