Enflasyon, topçu RTE’nin pek sevdiği deyimle temmuzda ters köşe yaptı ve anketlerde binde 1 ancak artar diye beklenirken, binde 4.5 ya da yüzde 0.45 arttı. Böylece ilk 7 ayın enflasyonu şimdiden yüzde 6.3’ü bulurken, yıllık enflasyon da bu ay yüzde 9’un altına düşer, diye beklenirken yüzde 9.3’ün üstünde kaldı. Temmuz enflasyonu da gösterdi ki, fiyat istikrarında Merkez Bankası bir kez daha sınıfta çaktı.

Gıda enflasyonu...

Biraz detaylara girersek, şeytanlara da ulaşırız. Temmuzda içki ve sigara fiyatlarının yüzde 2 arttığını görüyoruz. Maliye, vergide “ayarlamaya” gidince 70’lik rakı da 60 TL sınırını da aştı; içki ve sigara yüzde 2 artmış görünüyor.
Yıllık enflasyonda başı mutfak çekiyor. Gıda enflasyonu yaz aylarında bile düşmek bilmedi, özellikle meyve fiyatları el yakıyor.
Mutfak, temmuzda da gün yüzü görmedi. Hele ki meyve fiyatları... Kilosunu 5 TL’den aşağı almak mümkün değil meyvelerin. Gıda-içecekte yıllık artışlar yüzde 12.6 ile başı çekiyor. Aslında lokanta-otel kaleminin yıllık artışı yüzde 13.7 ile gıdanın önünde ama, unutmamalı ki, dışarıda yemek fiyatları da gıda-içecekteki artıştan etkileniyor. Yani başrol her zaman gıda/içecek grubunun. MB Başkanı Başçı, geçen ay Enflasyon Raporu’nun tanıtımı amacıyla düzenlediği bilgilendirme toplantısında tuhaf olarak nitelediği bir gidişata dikkat çekiyordu. Neydi tuhaflık? Başçı diyordu ki, gıda dışı enflasyon yüzde 5’in altına doğru iniyor ama gıda enflasyonu haziran sonunda hâlâ yüzde 12.5 gibi yüksek bir yerde. Başçı, 2014’ün yüzde 7.6’lık tahmininin tutmasının, gıdadaki fiyat artışının hız kesmesine bağlı olduğunun altını özellikle çiziyordu. Hatta, bir soru üzerine, hükümete bu yönde telkinde bulunma durumunda olmadıklarını, ancak tahılda arzın artırılmasının enflasyona yapacağı olumlu katkıyla ilgili olarak talep edildiği takdirde bilgi sunabileceklerini söylüyordu. Bu da gıda enflasyonunu indirmek için tahıl ithal etmek formülünden başka bir şey değil aslında.
Hele ki temmuz ayı itibariyle gıda enflasyonu yüzde 12.6 olarak arzı endam edince, artık gıda ithali, özellikle de tahıl ithali bekleyebiliriz...
Gıda enflasyonu her şeyden önemli. Çünkü halkın bütçesinin üçte birinden fazlası mutfak ile ilgili. Herkes çarşı-pazarda burnundan soluyor.

7’nci karavana...

Yıllık bazda bakıldığında ulaştırmanın yüzde 10.3 ile mutfaktan sonra geldiği ve özellikle işe-güce giden alt orta sınıfların bütçesini zorladığı açık. Temmuz itibariyle yüzde 9.3 (İzmir’de yüzde 10’u geçti bile) olarak açıklanan TÜFE’nin üstünde giyim ve ayakkabının olması, sağlık fiyatlarının da ortalama enflasyon ile çakışması da ilginç.
Temmuz itibariyle, geride kalan 7 ayın tüketici fiyatlarının yüzde 6.2 artması demek, revize edilen yüzde 7.6’lık
enflasyon hedefinin gerçekleşme şansının iyice zayıflaması demek. Çünkü, bu hedefin tutması için, geride kalan 5 ayda fiyatlardaki artışların sadece yüzde 1.3 puanda kalması gerekiyor. Bu da ayda yüzde 0.3 ortalama enflasyon mucizesi demektir ki, olanaksız. Çünkü biliyoruz ki, daha bunun yapılmamış, ‘Köşk’ seçimi sonrasına bırakılmış, elektrik-doğalgaz zamları var. TÜFE, yüzde 9.3 artmışken elektrik, gazdaki yıllık artışlar yüzde 2’den ibaret. Ertelenmiş zamları düşünebiliyor musunuz?
Hasılı, bu yılın enflasyonu, imkanı yok, çift hanenin altına inmez. En iyimser rakam yüzde 10 olur. Bu da Orta Vadeli Program’a konulan yüzde 5 hedefinin yüzde 100, revize hedef yüzde 7.6’nın da yüzde 32 üstü demektir. Bu, bir kez daha hedef tutturamamak demektir; 12 yıllık AKP iktidarının 7’sinde karavana yazmak demektir. Özellikle de son 4 yılda bu konuda kesin bir başarısızlık söz konusu.

Faiz indirimi mi?

Enflasyondaki başarısızlık, Merkez Bankası’na yeni bir faiz indirimi konusunda zemin de bırakmadı. RTE’nin hot-zotuyla iki kez faiz indiren MB, fiyatlar yükselirken faiz indirimine giderse, içeriye ve dışarıya bu indirimi nasıl açıklayacak?