Belediye Başkanı Hasan Akgün ilk ödülü en başarılı öğrenciye verdi. Garnizon Komutanı Albay Ayhan Akkaya da ikinci öğrenciye ödülünü sundu.
Fotoğraflar çekildi.
Anneler sevinçten ağladı.
Sıra üçüncü öğrencideydi.
“Cumhuriyet “ konulu kompozisyon yarışmasında dereceye giren üçüncü öğrenciye ödülünü İlçe Kaymakamı Mustafa Hulusi Arat verecekti. Anons yapıldı. Kaymakam ödülü öğrenciye sundu.
Elini tebrik için uzattı.
Eli havada kaldı.
Öğrenci türbanlıydı.

* * * *

Kaymakamın eli, yüzü buz kesti; “Bu türbanlı öğrenci; 2014 yılında 105 sene önceki 31 Mart İrtica Vakası (1909) dönemi Şeyhülislamı Musa Kazım Efendi’nin fetvalarına inandırılmış” diye düşündü. Aynı saatlerde Profesör Esat Renan Pekünlü bavulunu hazırlamıştı.
14 gün kaldı.
20 Kasım’da hapse girecek.
2 yıl 1 ay hapis yatacak.

* * * *

Tanıyanlar anlatıyor.
Profesör Renan saygılıdır.
Öğrencisine sevgi doludur.
Unvan esiri değildir.
Koltuk köleliği yapmaz.
Etiket köpeği olmaz.
Laik düşünceye inanır.
Hukukun üstünlüğüne bağlıdır. Astronomi, matematik, uzay ilmi öğretim üyesidir. Plazma fiziği ve manyetohidrodinamik alanlarında çok sayıda çalışması var. Profesör Renan Pekünlü, bir türbanlı öğrenciye; Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını hatırlatıp derse almadığı için “öğretim hakkını engelledi” gerekçesiyle dava edildi.
Din tüccarları yönlendirdi.
Besleme basın ateşe başladı.
Yargısız infazın en adisi yapıldı.
Mahkeme ve üst mahkeme hakimleri, “tutanak düzenlemek ve tutanağa kanıt olsun diye fotoğraf çekmeyi öğretim hakkını engellemek saydılar” ve Profesör Renan’ı 2 yıl 1 ay hapse mahkum ettiler.

* * * *

Mahkemeler sormadı.
Sayın türbanlı öğrenci.
Siz hangi derse giremediniz?
Hangi sınava sokulmadınız?
Engellendim diyorsunuz.
Kaldığınız tek ders var mı?
Türbanlı öğrencinin girmediği ya da giremediği tek ders, tek sınav, kaybettiği tek dönem bile olmamıştı ama yargı ve yüksek yargı, Profesör Renan’ı mahkum etti. Üniversite yönetimi de Profesör Renan’a sahip çıkmadı.
Adalet hançer yedi.

* * * *

105 yıl önce Şeyhülislam Musa Kazım Efendi, “yürürlükteki hukuk kaideleri üstünde bir de Şeriat sınırı vardır, kadınların örtünmesi (tesettür-i nisvan) bu sınırlardan biridir. Tesettüre riayetsizlik dine hakaret sayılır ve Anayasa’ya aykırıdır” diyordu. Türkiye hukuku 105 yıl sonra Musa Kazım Efendi fetvasına vidalandı. Profesör Esat Renan Pekünlü hapse giriyor fakat üç-beş akademisyen hariç bütün üniversitelerde unvan, koltuk, etiket sahipleri susuyor.
Unvan esirliği tatlı.
Koltuk köleliği ballı.
Etiket köpekliği kaymaklı.

PKK, Coni Abi gözlemci olsun istedi!

Nedense gazeteler bu haberi sakladılar, gizlediler, büyük puntolarla vermediler. Oysa Ortadoğu’da ABD himayesinde Kürdistan kurulduğunun en belirgin göstergesi bu haberdi. KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı PKK liderlerinden Cemil Bayık, Avusturya’nın Der Standart Gazetesi’ne konuştu ve “Barış Sürecinde üçüncü bir gücün gözlemci olması gerekir. Bu üçüncü güç de ABD olabilir” dedi. Demek ki, raconu Coni Abi ABD kesecek.