Japonlar ‘Muhteşem Yüzyıl’ı bizden önce keşfetmişler. Kanuni Sultan Süleyman ve Hürrem Sultan çevresinde gelişen olaylar, manga (Japon çizgi roman sanatı) olarak 2010 yılından bu yana yayınlanıyor.

ADI ‘ALTIN KUŞ KAFESİ’

Serinin adı ‘Yume no Shizuku, Ougon no Torikago’, Türkçesiyle ‘Rüya damlaları / Altın Kuşkafesi). Hikâye, Alexandra’nın esir düşüşü ile başlayıp eğitimden geçirilişi, Saray hayatı ve Hürrem Sultan oluşu, Padişah’a âşık oluşu üzerine kuruluyor.

nilay-ornek-42ERKEKLER BEBEK YÜZLÜ

Japon çizgi romanlarına uygun olarak gözler çok daha büyük, kadın karakterler ‘Şeker Kız Candy’ye benziyor, erkekler daha bir ‘bebek yüzlü’. Osmanlı erkeklerini sertleştirmek için çizilen siyah bıyıkların da çok etkili olduğu söylenemez.

OSMANLI SARAYI ÇİZGİ ROMAN OLURSA!

Malum İstanbul Edirnekapı’da Osmanlı Saray mutfağını günümüze taşıyan, bunun için çalışmalar yapan bir restoran var: Asitane. Orada bir ‘yemek arkeoloğu’ olan Engin Türker ile yiyeceklerin kökeni üzerine sohbet ederken mekanın sahibi Batur Durmay heyecanla geldi. Elinde de bir dolu kitap. “Biraz önce birlikte oturduğum hanım, bir rehber ve tercüman. Senelerdir Türkiye’de yaşayan bir Japon. Osmanlı dönemi mangası yapan bir çizere rehberlik yapıyormuş. O dönemin yemeklerini görmek, öğrenmek için de buraya gelmişler” dedi. Ben bir çizgiroman koleksiyoncusu olarak atladım kitaplara; her ne kadar Japonca olsalar da o kadar güzeller ki. Dil yabancı ama çizilen her şey tanıdık.

 BEBEK YÜZLÜ OSMANLI ERKEĞİ

Küçük bir araştırmayla öğrendim ki ‘Muhteşem Yüzyıl’ çoktandır mangaymış meğer! Kanuni Sultan Süleyman ve Hürrem Sultan çevresinde gelişen Osmanlı dizisi fikri, bizden önce Japonlar tarafından uygulamaya geçirilmiş, 2010 yılından bu yana pek çok serisi yayınlanmış. Hem de savaşlı saraylı, aşklı, hüzünlü gerçek bir hikâye olarak.

Tabii Japon çizgi romanlarına uygun olarak gözler çok daha büyük, kadın karakterler daha bir ‘Şeker Kız Candy’, erkekler daha bir ‘bebek yüzlü’; hele de bizdeki Osmanlı saray adamlarına oranla baya bir bebek yüzlü! Adamları sertleştirmek için çizilen siyah bıyıklar da çok etkili olmuş değil. Serinin adı ‘Yume no Shizuku, Ougon no Torikago’, Türkçesiyle ‘Rüya damlaları / Altın Kuşkafesi).

ÇİZERİ ÖDÜLLÜ BİR KADIN

Hikâye, Alexandra’nın esir düşüşü ile başlayıp eğitimden geçirilişi, Saray hayatı ve Hürrem Sultan oluşu, Padişah’a âşık oluşu üzerine kuruluyor. Japonya’da seri haline gelen bu çizgi romanın yaratıcısı; yazan ve çizen bir kadın: Chie Shinohara. Manga adında iki büyük ödülü var ki, en ünlü ve ödüllü mangası ‘Anadolu öyküsü: Kırmızı Nehir’ adını taşıyor ve Hititler döneminden başlayan bir hikâyeyi anlatıyor! Bense bir yayıncının durumu fark edip iki seriyi de Türkçeleştirmesini dört gözle bekliyorum.

ALIŞVERİŞ

Halk ‘Alexander Wang’ diye ölmüyor ama biraz da biz bakalım!

Ben bir Karl Lagerfeld kıyafeti alabilir miyim? Mümkün ama zor… Ya da bir Versace, Viktor & Rolf ya da Stella McCartney; zor. Anlıyoruz, izliyoruz, seviyoruz ama gelir-gider ilişkisi içinde para onlara gitmez yani… Fakat H&M son 10 yılda, her yıl bir büyük tasarımcıyla anlaşıp kendisi için koleksiyon yapmasını sağladı. Bu sayede modayı izleyen, “İlla da tasarımcı” diyenlerin de normal fiyatlara birer Roberto Cavallileri ya da Sonia Rykielleri oldu.

Türkiye’de ise durum biraz karışık; sınırlı sayıdaki tasarımlar için mağaza önce “özel müşteri” tabir ettiği (normalde oradan alışveriş etmeyen insanlar da olsalar) bir grup ünlü ve zengin insana açıyor koleksiyonunu. Onlar da hem oradaki sosyalleşmeyi, hem de onlarca parça aldıklarını gösteren fotoğrafları paylaşarak döngüyü tamamlıyorlar. Alan memnun, satan memnun.

Ancak nice sosyetik tabir edilen hanımefendinin Isabel Marant ön satışında İstinye mağazasını Terkos pasajına dönüştürmesini -yaklaşık 20 kişiden, ayrı ayrı- hayretlerle dinlemiş biri olarak hatırlatmak istiyorum; ‘güya’ bu çalışma bu isimleri/tasarımları normalde bunları alamayacak insanlar için yapılıyor. Kalan 3-5 adetten seçmek de keyfe limon sıkıyor.

nilay-ornek-yemek-sli

ZAYIFLAMA TÜYOSU

Yemekle Su İçme!

Hani  ‘yüzde yüz’ zayıflama garantisi kimse veremez sanırım ama sağlıklı bir sindirim garanti anladığım. Kısaca geçenlerde bir kan testi yaptırdım, bir dolu bulguyla birlikte testi yapan hemşire sürekli bana “Yemeklerle çok su içiyorsunuz” diyor! Sağlıklı beslenmediğimi atıp da tutturuyor olabilir ama yemekle galon galon su/sıvı tükettiğimi nereden anladı? Kanımdan! Yemeklerden yarım saat önce su içmeyi bırakıp, 1 saat sonra yeniden su içmeliymişiz. Bu, mide asidinin yemekleri öğütmesine yardım eder, çeşitli hastalıklara davetiye çıkaran sindirim sorunlarının azalmasını sağlar ve kilo vermeyi kolaylaştırırmış. Hele de su alkali olursa! Bunun için elma sirkesi ve karbonat eklenebilir suya. Mevzuu derin; ama kısası böyle.

nilay-ornek-sli-1

2015’te en çok konuşacağımız kulüp:

Sadece özel, zengin ve seçilmiş üyeleri kabul eden İngiltere kökenli ‘Soho House’! Tepebaşı’ndaki kulüp, gerek üyesiyle, gerek üye olamayanıyla; geleni gideniyle çok konuşulur, o kesin!

nilay-ornek-ic-42

İzleyici açısından en katılımcı sergi:

Beyoğlu ARTER’deki ‘Göçebe Bakış’. Daha İstiklal’den başımızı çevirince içeride masa tenisi oynayan insanları görüyoruz, yukarı katta eski usül tahta sıralara oturup evinize götürebileceğimiz bir eser ortaya çıkarabilir, kurşun terliklerden giyebilir, enteresan taçlarla kendinizi onurlandırıp fotoğraf çekebilirsiniz!

nilay-ornek-sli-6

En iyi yenilikçi tatlı:

Kuruçeşme’de El Beso yerine açılan Fümee’de Pınar Taşdemir’in yaptığı lavantalı, içi badem dolgulu, dondurmalı taş kadayıf!