Başa çuval geçirmek nedir?
O kişi ya da kişileri aşağılamak demektir. Hakarettir!
Amerikalılar, Kuzey Irak'ta baskın yapıp, Türk asker ve subaylarının kafasına çuval geçirerek dostluklarını (!) göstermişlerdi…
Aradan yıllar geçti…
Türkiye Gençlik Birliği (TGB) ve İşçi Partisi Öncü Gençlik Üyeleri, bu üzücü olayı unutmamış olacaklar ki, İstanbul Eminönü‘nde yakaladıkları 3 Amerikalı askerin kafasına çuval geçirdi! Böylece, o askerlerin şahsında Amerika Birleşik Devletleri'ni protesto ettiler!
* * * * * *
Olayın Amerika'daki yankısı Türkiye'den fazla oldu. Çok kızdığı anlaşılan ABD hükümeti arka arkaya sert açıklamalar yaparak, Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlût Çavuşoğlu ve İçişleri Bakanı Efkan Ala'dan, eylemle ilgili soruşturma açılmasını istedi.
Talimat gibi bir istekti bu…
Peki, bizimkiler ne yaptı?
Ne yapacaklar? âdeta “Emriniz olur” dediler…
İçişleri Bakanı Efkan Ala, isteğe olumlu cevap vererek “Soruşturmanın sürdüğünü ve eylemi yapanların bedel ödeyeceklerini” söyledi.
Meclis'teki siyasi parti liderlerinden, olaya ilişkin hiçbir ses çıkmazken, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, her milli meselede olduğu gibi sesini yükselterek:
“ABD, Türkiye'nin iç işlerine burnunu sokmasın!” dedi ve ekledi:
* * * * * *
“Burada hesap verilecek, soruşturulacak bir eylem varsa o da ABD'nin PKK‘ya silah vermesi ve Amerikalı uzmanların PKK'lıları eğitmesidir. Bu nedenle biz hesap soruyor ve diyoruz ki:
Sen bölücü terörü destekleyemezsin! Desteklersen bundan sonra başına çuval değil başka bir şey de geçirilir! Türkiye'nin işlerine karışma! Sen, Cumhuriyetimizi yıkamaz, vatanımızı bölemezsin! Dost böyle olmaz!
Türk makamlarının ABD ile birlikte hareket ettiklerini söylemeleri de çok utanç ve üzüntü vericidir!
İçişleri ve Dışişleri Bakanlarını, Türk devletinin bakanları gibi davranmaya davet ediyoruz.”
* * * * * * * *
Doğu Perinçek'in sert açıklamasının özeti böyle… İşçi Partisi liderinin bu onurlu çıkışı anlamlıdır.
Ya diğer partiler? Onlar ne yazık ki uykuda!
Ben böyle demokrasinin…
“Ülkeyi bölmek, ya da din devletine dönüştürmek isteyenlerin “Kesinlikle görüş birliği” yaptıkları konu, partilerin kapatılmaması…
Bunların partileri ne halt yerse yiyecek, ama kapatılmayacak!
Halkı isyana davet edecek, onlarca kişinin ölümüne neden olacak, kapatılamayacak!
Vatandaşı etnik kökenine, dinine ve mezhebine göre ayıracak, kışkırtıp kan dökecek, kapatılamayacak!
Hukuku altüst edecek, demokrasiyi ortadan kaldıracak, yine de kapatılamayacak!
Neden?
Çünkü ‘Demokrasi zarar görür…'
Ben böyle demokrasinin…”
diyen Mustafa Mutlu haksız mı?
Cehaletten de öte!
Halkımız, merak ettiği dinî konuları Diyanet İşleri Başkanlığı'nın “Alo fetva” hattına soruyor.
Necip halkımızın kafasını neler kurcalıyor, bir bilseniz?
Şu ciddî (!) sorular, sizlere bir fikir verecektir:
Yumurta haşlıyordum, çok kaynadı. Yumurta çok katı olursa içine cin girermiş. Cin çıksın diye hangi duayı okuyayım?
Gelinim doğum yaptı. Yanına anahtar gibi metal bir şey asacak mıyım? Asmazsam şeytanlar gelip torunumu alır götürür mü?
Kocam beni aldatıyor. Dua okuyup pantolonunun paçalarını bağlarsam aldatmazmış… O dua hangisiydi?
Baykuş öttü, duydum. Hangi duayı okursam rüyama girmez?
Hz. Adem ile Hz. Havva anamızın nikâhını kim kıydı?
Kocam elimden tuttu, orucum kaçar mı?
Daha ne garip sorular var. İşte bizi yönetenleri bunlar seçiyor!
Tebessüm
“Ne olur bir ekmek parası…”
Taksim'in göbeğinde Temel'in önünü kesen bir dilenci, boynunu büküp elini açarak:
“Ne olur bana bir ekmek parası ver, sana dua edeyim” diye yalvarır.
Önce elini cebine atan Temel, birden durur ve sorar:
“Peki sen dua edince ne olacak?”
Dilenci adam, boynunu bükerek:
“Allah sana istediğini verecek” der.
Temel, dilencinin sefil ve perişan haline uzun uzun bakar:
“Yahu” der “Allah'ın katında senin duan makbul olsaydı, hiç seni bu hale koyar mıydı?”
Günün Sözü
Hayatta hiçbir şeye
sevinmek için de, üzülmek için de acele etme!