CHP’de bir darbe oldu!
Genel Başkan Kılıçdaroğlu, CHP’nin Belediye seçimlerindeki yenilgisinin sorumlusu olarak gördüğü 6 ismi Merkez Yönetim Kurulu’ndan çıkardı ve yerine yeni isimler getirdi.
MYK’dan çıkardığı isimler başarılı mı, başarısız mı, bunu tartışmayacağım.
Çünkü bir başarısızlık varsa bu tümünün ortak başarısızlığıdır. Yani yenilginin baş sorumlusu aslında Genel Başkan Kılıçdaroğlu’dur.
Bir ordu savaşı kaybederse sorumlu olan çavuşlar ya da subaylar değil, Komutan’dır.
Her ne ise... Yeni isimler arasında Aytun Çıray gibi çok başarılı, bu görevi gerçekten hak eden kişiler de var... Onun gibi isimleri destekliyorum. Ancak... Yanlışlar da diz boyu...

* * * * *

Meselâ Adnan Keskin’in görevden uzaklaştırılması, kişisel kanaatime göre büyük hatadır.
Adnan Keskin, partide sevilen-sayılan, yapıcı, iş bitirici bir siyasetçidir. Ben, Adnan Keskin’i tanımam. Bir arkadaşlığım, dostluğum filan da yoktur. Fakat onun kendisini geri planda tutup, her zaman partisini, ön plana çıkardığını bilenlerdenim.
Keskin’in MYK’dan uzaklaştırılması, CHP’de yeni, küskünler yaratacaktır.

* * * * * *

Gelelim CHP Genel Sekreterliği’ne getirilen Gürsel
Tekin’e...
Alın size bir yanlış daha...
Gürsel Tekin’i de tanımam. Ancak onun, şu son seçimde CHP adayı Mustafa Sarıgül’ün kazanamaması için elinden geleni yaptığını biliyorum.
CHP İstanbul örgütünde etkili bir kişi olan Gürsel Bey biraderimiz, Mustafa Sarıgül’ün kaybetmesine yol açan unsurların başında geliyor!

* * * * * **

Ya Sezgin Tanrıkulu!
Kılıçdaroğlu, PKK’lılara avukatlık yapan Sezgin Tanrıkulu’nun Kürt oylarını artırmasını bekliyor! Daha çook bekler!
Ah Kılçdaroğlu ah! Bu gidişle partiyi, hiç canlandıramayacaksın!
Önünde iki imtihan var! İlki Cumhurbaşkanlığı seçimi, ikincisi önümüzdeki yıl yapılacak Genel Seçimler...
Bunlar senin son şansların olacak!

Tayyip Bey neden  kendini kaybetti?

Başbakan Erdoğan’ın, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Metin Feyzioğlu’na “Edepsizlik yapma!” diye bağırması, eşine az rastlanır bir skandaldır!
Başbakan Tayyip Bey her türlü eleştiriye tahammülsüz...
Davranışları antidemokratik...
“Dediğim dedik” bir yapısı var ve otoriter!
“Ben hukuka uymam;
hukuk bana uysun”
zihniyetinde...
Demokrasiyi tramvay gibi, binilip hedefe ulaşılacak bir araç gibi görüyor!
Başbakan’ı fena halde kızdıran konuşmadan bazı cümleler aktarmak istiyorum:

* * * * *

* “Demokrasi kuşkusuz
seçim sandığından ibaret değildir!”
* “Basına yapılan baskılar son derece yanlıştır.”
* “Ülke yönetimini otoriter rejime çevirmek hepimizin zararına olur.”
* “Yolsuzluk soruşturmalarının engellendiği algısının toplumda hâkim olması, adalet duygusunu zedelemiştir.”
* “Gerçeğin ışığı yolumuzu aydınlatmadığı takdirde bundan herkes zarar görecektir.”
* “Balyoz, Ergenokon ve Fenerbahçe davalarında hukukla izahı mümkün olmayan ve vicdanen kabul edilemeyen hükümler verilmiştir.”
* “Demokratik ülkelerde emsali bulunmayan gizli tanıklık kurumu kaldırılmalıdır.”
* “Üzerlerinde montaj ve oynama yapılması mümkün olan ses bantları ve dijital verilerin tek başına delil olması yasaklanmalıdır.”
* “Gezi Parkı olaylarında hayatlarını kaybedenler, Ergenekon, Balyoz gibi davalar sırasında ölenler ve son olarak Albay Murat Özenalp’ın ölmesi nedeniyle vicdanlarımız sızlıyor!”

* * * * * * *

Prof. Metin Feyzioğlu’nun uzun konuşmasındaki kısa cümlelerdir bunlar...
Açık kalplilikte söylemek gerekirse, kızacak bir şey yoktur... Hele suç unsuru hiç yok!
Objektif bir değerlendirme ve eleştiridir.
Peki, Başbakan neden öfkelenip, açık hakaret olan
“Edepsizlik yapma” sözünü kullandı?
Dedik ya... Hem sinirleri bozuk, hem de eleştiriyi hiç sevmiyor. Yalaka havuz medyası gibi, hep kendisinin pohpohlanmasını istiyor. Fakat birilerinin de “Kral çıplak!” demesi gerekir!
Prof. Metin Feyzioğlu “Kral çıplak!” dedi, işin özeti, bu!

GÜNÜN SÖZÜ: Öfke ile kalkan zararla oturur!