ABD Başkan Yardımcısı (Amerika'nın iki numaralı adamı) Joe Biden, İstanbul'a iner inmez, Başbakan Davutoğlu ile bir araya gelerek yaptığı basın toplantısında şöyle demiş:
“Biz, uzun zamandan beri dostuz. Dost Türkiye'de bulunmanın en büyük avantajı, her zaman direkt olabilmektir. Dostlar birbirlerini, ne düşündükleri hakkında merakta bırakmaz. ABD Ordusu, Türk Ordusu ile ortaklığa büyük önem veriyor.”
Bunlar güzel lâflar. Peki gerçek öyle mi?
Hafızalarımızı yoklayıp, yaşanan olayları aklımızdan geçirdiğimizde Türk Ulusu olarak Amerika'dan yediğimiz kazıkları, çektiğimiz sıkıntıları bir bir hatırlıyor ve bu “dostluk” sözcüğünün ardınla neler yattığını anlıyoruz.
Sözler ve eylemler birbirini tutmuyor!
Siz, Amerikan çıkarlarına hizmet ettiğiniz sürece dostsunuz…
Kendi ülkenizin çıkarlarını, kendi milletinizin haklarını ön planda tutuğunuz vakit ise (hadi düşman demeyelim ama) birdenbire Amerikan karşıtı oluyorsunuz.
O zaman ABD, elinde bulundurduğu her türlü üstün teknik ve güçlü ekonomik yaptırımlarla sizi eziyor!
Hal böyle olunca “Amerika gibi dostun varsa, düşmana ihtiyacın yok!” diyoruz.