Christian Wulff, Almanya demokrasi tarihinin en genç cumhurbaşkanı idi.
2010 yılında cumhurbaşkanı seçildiğinde 51 yaşında olan Wulff'un geçmişi, başarılarla doluydu…
Daha önce Aşağı Saksonya Eyalet Başbakanlığı yaparken birçok reforma imza atmış, ilköğretim sistemini yenileyip, bütçe dengesizliğini gidermişti.
Ancak başbakanlık döneminde eşi Bettina Wulff'la birlikte katıldığı Münih'teki geleneksel Ekim Şenliği sırasında, 720 Euro tutan konaklama ve yemek masrafını bir arkadaşının ödediği ortaya çıkınca koltuğu sallanmaya başladı.
Ardından bir işadamından düşük faizli kredi aldığını belirleyen Bild Gazetesi'nin Genel Yayın Yönetmeni'ni arayıp “bunu haber yapmayın” demesi, bardağı taşıran damla oldu.
İstifasının ardından 4 yaşında bir çocuklarının olduğu, ikinci eşi Bettina'dan da ayrıldı.
Ama otel harcamaları skandalıyla ilgili yargılama Wulff'un beraatiyle sonuçlandı.
* * * *
Özetlersek ne yapmış Wulff?
Yakın arkadaşı film yapımcısı, onun ve eşinin 720 Euroluk otel faturasını ödemiş.
Yine bir işadamı arkadaşı da, düşük faizli kredi vermiş!
Peki bu kişiler Alman Devleti'yle iş yapmışlar, kamudan ballı ihaleler almışlar mı?
Hayır, asla!..
* * * *
Dönelim cennet vatanımıza:
Türkiye'de bazı bakanların ihale verdikleri kişilerin uçaklarını sık sık kullanmaları, bırakın istifayı ve yargılanmayı, haber değeri bile taşımaz.
Baksanıza, başta eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan olmak üzere bazı bakanlar, Rıza Sarraf'ın özel uçağına adeta dolmuş gibi binmişler.
Uçak masrafları için beş kuruş ödemedikleri gibi, Çağlayan ile eski AB Bakanı Egemen Bağış, umre seyahatlerinin harcamalarını, 17-25 Aralık'taki büyük yolsuzluk ve rüşvet operasyonunda bir numaralı şüpheli olarak gözaltına alınan Sarraf'a “sevabına” yaptırmışlar.
“Hayırsever işadamı” Rıza Sarraf devletine bu iyilikleri yapmakla yetinmemiş, her yıl 1 milyon Euro'ya satın aldığı saatleri de “hayır işleri kapsamında (!) ağabeylerine” dağıtmış!
Haksızlık yapmayalım.
Sadece Sarraf mı? Sadece Zafer Çağlayan mı?
Kuşkusuz hayır!
“Madem ki beleş, o uçağa yerleş” düşüncesi neredeyse siyasi bir kültür haline gelmiş.
Tarım Bakanı Mehdi Eker'i daha önce yazdım.
Burak ve Bilal Erdoğan biraderlere, “işadamlarına ait özel uçaklarla sık sık İsviçre'ye uçup uçmadıklarını” sordum.
Şimdi iki bakana daha, hiçbir suçlamada bulunmadan, gerçeğe ulaşmak için soruyorum.
Biri Turizm Bakanı Ömer Çelik…
Sorum şu:
“Sayın Çelik 2013 yılında Marmaris-Datça yolu üzerindeki D-Hotel Maris'e, Zafer Çağlayan ve ailesi ile birlikte helikopterle gittiniz mi? Bu yolculuğunuz ve oradaki masraflarınız için bir ödeme yaptınız mı? Yaptıysanız belgesi var mı? Başka işadamlarının turistik otellerinde bedava tatilleriniz oldu mu?”
Diğer sorum Enerji Bakanı Taner Yıldız'a:
“Sayın Yıldız, siz de bakanlığınızla yoğun işleri olan bir işadamının özel uçağını sık sık kullandınız mı?”
* * * *
Sevgili okurlarım,
Fark ortada.
Bizimkilerin yanında Wulf'un istifa gerekçesi ne kadar masum kalıyor değil mi?
Bir yanda etik değerlerin yasa hükmü gibi egemenliğini sürdürdüğü bir siyaset anlayışı, diğer yanda yasaları bile iplemeyen, etik değerlerle hiç tanışmamış bir iktidar zihniyeti…
Fazla söze gerek var mı?