Yazımızın başlığına bakıp yargıçlar devleti istediğimiz sanılmasın ya da çarpıtıp saptırmayla böyle söylediğimiz yalanına başvurulmasın. Yargı ulusun en sağlıklı güvencesi, devletin en etkin gücüdür. Karakterini bağımsızlığıyla yargıçların yansızlığından alır. Yönetime karşı yurttaşların hakkını koruduğu, toplumsal barışı sağladığı için gerçekte ulusun yargısıdır. Yargı yetkisinin ulus adına bağımsız mahkemelerce kullanılması ilkesi de bu gerçeği anlatır. Yargıçların yansızlığı, karar verme dayanaklarının hukuk ağı, kuşku ve etkiyi dışlayan özen, insanı ve insanlık onurunu amaçlayan hukukun üstünlüğü anlayışı yargının özgünlüğünü ve özelliğini vurgular.
İktidar başlarının koruma kıtalarıyla dolaştığı, kötülüklerin Cuma namazı gösterileriyle örtülmeye çalışıldığı, PKK'lıların peşmerge makyajıyla ülkeye sokulduğu, yargının çelişkili kararlarının yakınmaya ve kargaşaya neden olduğu, devlete saldırıların asker ve polis üzerinden sürdürüldüğü ortam ürkütücüdür.
Son yıllarda iktidarın yargıya yaklaşımı hukuksuzluk örnekleriyle tartışma konusu oldu. 12 Eylül 2010 Halkoylaması özellikle yargıyı iyice ele geçirmek çabasıyla gündeme getirilen kurallar içindi. Biri Anayasa Mahkemesi'nin öbürü Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun yapılanmasıyla ilgiliydi. Öbür madde çoğunluğu bu iki maddeyi geçirmek için konulmuş, yanıltıcı dolgulardı. İktidar, siyasal gidişine elvermeyen durumları önlemek için kendi getirdiği kuralları beğenmedi. Kumpaslar, yargıç ve savcı değiştirmeleri, takipsizlik kararlarını yeterli bulmadı, yine kendisinin getirdiği “ Bireysel başvuru” ları sonuçlandıran Anayasa Mahkemesi kararlarını da beğenmediğini gösteren “ Anayasa Mahkemesi ayakbağı olu-
yor” kabadayılığıyla Anayasa' da değişikliklere gideceklerini açıkladı. Yeni önerilen Yargıtay ve Danıştay yapılanma değişikliği yargıdaki siyasallaşmayı artıracak, paraleli etkisiz bırakma amacıyla yandaş çoğunluğu sağlayıp AKP'li yargıya ağırlık verecektir.
Yaklaşım
İktidarın hukuk anlayışı, siyasal yaklaşımlarının bağımlısıdır. Belirgin amaçlarını hukuk devleti içinde gerçekleştirmeleri olanaksızdır. Geçici kazanımlar sürekli ve kalıcı değildir. Bu nedenle yargıyı iyice ele geçirmeye öncelik ve ağırlık vermişlerdir. Ergenekon, 28 Şubat, Poyrazköy, Balyoz, Zirve ve benzer davaların yarattığı sonuçlara aldırış etmeden kendi egemenliklerine katlanan kurullar için kolları sıvamışlardır. Adalet Bakanlığı yetkililerin ve yerel başsavcıların katıldığı toplantılarla seçmenlere baskı uygulanmış, HSYK'da Adalet Bakanlığı ağırlığı yetmiyormuş gibi bölünmüş gruplarla seçime gidilmiştir. 12 Eylül 1980'den önceki Yüksek Hakimler Kurulu bağımsız idi. Bakan, başkanlık yapmıyordu.
Yargıçlar iktidarcı, ilerici, ülkücü, demokrat gibi ayrımlara bağlı tutulmuş, temsilcilerinin mazbata töreninde alkışlanıp alkışlanmamasıyla yanlılıkları belirtilmeye çalışılmıştır. Bir yana maledilmek büyük sakıncadır.
Son atama da cumhurbaşkanın kendilerine yakın olanlarını Kurula katmasıyla gerçekleşmiştir. 1961 Anayasası, Anayasa Mahkemesi'ne katılımcı kuruluşların doğrudan üye seçmesini öngörürken 1982 Anayasası belirlenen üç adaydan birinin seçimini cumhurbaşkanına bırakmıştır. Belirgin yanlışlıklar yaşanmış, saptanmıştır.
Gerçekçi çözüm
Kurumların istencinin üstüne çıkarılan siyasal istence son verilmelidir. Yargıyı iktidar güdümüne sokmamak için yargıç ve savcıları mesleğe almaktan çıkarmaya, Yargıtay ve Danıştay üyelerini seçmeye kadar geniş yetkisi bulunan HSYK'nın Başkanı siyasetçi-partili Adalet Bakanı olmamalıdır. Cumhurbaşkanı'nın yargı konusundaki geniş yetkileri daraltılmalıdır, azaltılmalıdır. Anayasa Mahkemesi'ne, 1961 Anayasası döneminde olduğu gibi, üye seçilmelidir. Cumhurbaşkanı'nın şimdiki doğrudan atamaları iyi olmamıştır. Artık yargıda sıkmabaşın önü alınamaz.
Borçlar Hukuku profesörümüz, saygıyla andığımız Esat ARBEBÜK'ün şu sözlerini hiç unutmuyoruz “Hakimlik meslek değil, meziyettir. Hakimlik ve hekimlik, ibadet etmek gibi meslektir.” Hukuk yaratıcı yargıçlar, hukuk devletinin mimarlarıdır. Ahlak, onur, vicdan tümlüğünün yargıdaki anıtı sayılacak üstün kişilik, başlıca güvencedir. Yeni Kurulun neler yapacağını göreceğiz. Yerleştirmeler tamamlandı.
Cumhurbaşkanı'nın Afganistan'dan dönerken “Önümüzdeki dönemde yargı yeni kararlar verecek” sözünün ne anlama geldiğini hep birlikte göreceğiz. Bağımsız olmayan yargı, yargı değildir; yansız olmayan yargıç, adam değildir. Hukuk en etkin güç, en etkin güvencedir. Hukukun ve hukuk devletinin değerini bilmeliyiz. Kurucularını unutmamalıyız. Yürütme kendini, yasama kendini ve yürütmeyi denetler. Yargı hem kendini hem yasama ve yürütmeyi denetler. Yargıyı başka hiçbir organ denetleyemez.