Erdoğan TÜRKER
Yabancıların seçim belirsizliği ile Türkiye'den uzak durduğu belirtiliyor
Son dönemde doların gerileyip borsanın değer kazanmasıyla oluşan iyimser havanın seçim anketlerinden değil Euro/dolar paritesinden kaynaklandığı bildirildi. Belirsizlik nedeniyle yabancı fon girişinin tamamen durduğuna dikkat çeken uzmanlar, “Yabancılar seçim sonrası oluşacak koalisyonla, Anayasa'yı değiştirecek çoğunlukta bir oyla diktatörlüğün önünün açılma ihtimalini aynı düzeyde risk olarak görüyorlar” dediler.
Avrupa Birliği (AB) ile ABD merkez bankaları arasında yaşanan kur savaşlarının etkisi dünyadaki bir çok ülkeyle birlikte Türkiye'de de doların gerilemesine, borsanın yükselmesine yol açtı. Doların dünya genelinde aşırı yükselmesi sonucunda Euro/dolar kuru 1.0520 seviyesine kadar geriledi. Yani Euro, dolar karşısında hızla değer kazandı, uluslararası piyasalarda, 1 doların 1 Euro'ya eşit olabileceği dillendirilmeye başlandı. Ancak AB'nin karşı atağı ve ABD'den gelen haberler euro tekrar değer kazanınca parite 1.1442'yi gördü.
Dolar/Euro paritesindeki değişim dünyanın bir çok ülkesinde olduğu gibi Türkiye'de de özellikle dolar kurunun gerilemesine yol açtı. Dolar düşünce borsada alım başladı.
YABANCI KUŞKUYLA BAKIYOR
Yükselen borsa ve düşen dolar kuru, “AKP'nin tek başına iktidara geleceğine yönelik seçim anketleri sızdırıldı” şeklinde sunuldu. Ancak aynı dönemde seçim atmosferi yaşanmayan Brezilya, Meksika, Polonya, Romanya, Güney Afrika ve Günay Kore'de de yerel para birimlerinin değer kazanıp borsaların yükselmesi, durumun anketlerden değil pariteden kaynaklandığını ortaya koydu. Gelişmeleri değerlendiren büyük bir fonun yöneticisi, yaşanan sürecin Türkiye'ye özgü olmadığına işaret ederken, “Tamamen parite etkisiyle yaşanan bir durum. Güçlü bir anket hareketi olsa yabancı fonlarda giriş olurdu. Orada bir hareket yok. Faizler eski kayıp seviyesine gelmiyor, borsa kaybını telafi edecek seviyeye çıkamıyor” dedi. Fon yöneticisi, yabancıların koalisyonu risk olarak gördüklerini ancak, Anayasa'yı değiştirecek çoğunlukla diktatörlüğün önünün açılma ihtimalini büyük tehdit olarak algıladıklarına dikkat çekti.