Başbakan Ahmet Davutoğlu, önceki gün Türkiye'yi küfür ve tehdit içeren sözlerle hedef alan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e, "KGB günleri geride kaldı' diye yanıt verirken, hiçbir açıklamasını ciddiye almadıklarını söyledi.

[caption id="attachment_1012478" align="alignleft" width="670"] Foto: CİHAN -Ahmet Davutoğlu Brüksel dönüşü uçaktaki gazetecilere açıklamalarda bulundu[/caption]

Brüksel’de 10 AB lideri ile bir araya gelen Davutoğlu, Hürriyet'te yer alan habere göre Türkiye'ye dönüş yolunda özetle şunları söyledi:

ÇOK ÇOCUKÇA BİR TAVIR


(Putin’in açıklamaları) Bir ay önce bu günlerde Putin böyle bir açıklama yapar mıydı? Birden bire Türkiye’nin Müslüman bir ülke olduğunu, bir İslamlaşma içerisinde, ABD ile yakın ilişkiler içerisinde olduğunu hatırladı. Bir konuşmayı ciddiye almak için o konuşmanın konjonktürel şartlar dışında gerçekleşmesi lazım. Putin’in bu konuda söylediği hiçbir şeyi ciddiye almıyorum. Bir ay önce geçersiz olan şeyler şimdi söyleniyorsa, hele hele çok çocukça bir tavırla, bunu önceden darbeciler yapardı, şimdi bunu Putin yapıyor. Şimdi Putin keşfetti Türkiye içinde güya muhalefet oluşturacak.

DÜNYADA ALAYCI BİR TEBESSÜM UYANDIRIYOR


Sayın Cumhurbaşkanımızın ailesi ile ilgili iddiaları gündeme getirdiğinde, ‘Bu bir Sovyetik propaganda’ dedim. Şimdi Putin’in şahsında Rusya adına konuşan bir Sovyetik zihniyet görüyorum. Yani KGB günlerinde kaldı herhalde Putin. Ama KGB geride kaldı, o Sovyetik propaganda dönemi geride kaldı. Yaptığı her açıklamayla dünyada tebessüm uyandırıyor. Alaycı, müstehzi bir tebessüm. Bizim için ciddiye alınacak, çağdaş günün ruhuna uyan açıklamalar değil. Ben sadece tebessüm ediyorum. Ama bu açıklamaları ciddiye almak hakaret olur.

AB İLE İLK KEZ SİSTEMATİK İLİŞKİ


(AB ile ilişkiler) Siyasi hava, iklimden daha iyiydi. Türkiye-AB ilişkileri ilk defa toplantılarla devam eden sistematik bir mahiyet kazandı. 29 Kasım’dan bu yana AB-Türkiye ilişkileri, daha sistematik, daha odaklı, netice alıcı ve belirli bir takvime bağlanarak gelişti.

İYİMSER OLMAMIZI GEREKTİRECEK BİR DURUM YOK


(Mülteciler sorunu) Mülteciler sorunu görünen buzdağının bir kısmıdır. Bunun altındaki, Avrupa’yı da bizi de tehdit eden çevre bölgelerdeki istikrarsızlıktır. Bu istikrarsızlıkla ilgili sorunlara cevap bulamazsak bugün mültecilerle ilgili atacağımız her adım bir sonraki süreçte yetersiz kalacaktır; geçen sene olsa onbinlerce insan gelecekken bu yıl yüzbinlerce insan geldi. Önümüzdeki dönemle de ilgili iyimser olmamız için bir durum yok. Mesela Rusya, Rakka’yı, DAEŞ’i bombalasa Türkiye’ye hiçbir mülteci gelmez. Ama Rusya Azez’i, Halep’i bombalarsa şimdi olduğu gibi o zaman Türkiye’ye mülteci gelir. Rusya’nın iyi niyetli olduğunu düşünmüyorum.

BİDEN IRAK’TA ASKER ÇEKİN DEMEDİ


(ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, ‘Asker çekin’ dedi iddiası) Biden’in böyle bir açıklaması gelmedi bana. Biden ile iki görüşme yaptım hiçbirinde bana askerleri çekmemiz gerektiğini söylemedi. Ama ‘Irak hükümeti ile uzlaşarak bunu yürütürseniz iyi olur’ dedi. Hepimiz bunu istiyoruz. Ama şu gerçeği kabul etmek durumundayız. Türkiye’nin sınır güvenliği sınır ötesinden başlıyor. Muhatabımız devletler Irak ve Suriye sınırlarını kontrol edemiyor.

SORUN TEŞKİL ETMEZ DİYE DÜŞÜNDÜM


‘Irak’tan izin alsaydınız’ diye bir argümanın karşılığı yok. Çünkü o askerin güvenliği için de bunun mahremiyet içinde yürütülmesi lazım. Irak’la prensipte anlaşmış olduğumuz için bunun bir sorun teşkil etmeyeceğini düşündüm. Bu son gelişmeler de bu kararın aslında doğru olduğunu gösteriyor. Yakın zamana kadar bir sene önce diplomatlarımız, DAEŞ’in elinde esirken operasyon yapmadığımız için bizi eleştirenler şimdi ‘Orada niye bulunuyorsun’ diye eleştiriyorlar.

KABİNE DİYARBAKIR’DA TOPLANABİLİR Mİ?


Güneydoğu illerinde devam eden olaylar konusunda da Başbakan Davutoğlu şunları söyledi:

HENDEK VE BARİKATLAR TEMİZLENİNCE DE ÇEKİLME YOK


Bütün terör unsurlarından temizlenmek üzere yapılan operasyonun uzun süre olmaması, sivil halkın etkilenmemesi için gayret gösteriyoruz. Ama bütün Cizre’de, Silopi’de bu operasyonlar netice alana kadar sürecek. Eskiden olduğu gibi bu hendek ve barikatlar temizlendikten sonra geri çekilme yok. Orada kalınacak. Gerekiyorsa her sokakata güvenlik sağlanacak ve bunların terör yöntemleriyle Türkiye’nin teslim alınamayacağı onlara gösterilecek.

EVİNİ TERK EDENLERE YARDIM


Terör sebebiyle evini barkını terk edenler için hayatlarını idame edebilmeleri amacıyla her türlü çalışma yapılacak. Ekonomik hayatın durması sebebiyle etkilenen esnafa ve Türkiye’ye sadık o vatandaşlarımıza gerekli destekler verilecek.

TEDBİRLERİ SALI GÜNÜ PAYLAŞIRIM


Çocuklar için gerekiyorsa batıda sömestr ve yaz tatilinde en iyi şartlarda eğitim sağlanacak. Burada kaybedilen bir saniye eğitim vakti bile telafi edilecek. Pazartesi günü, Bakanlar Kurulu’nda bunu tartışırız, muhtemelen salı günü grupta paylaşırım.

YOĞUNLUK OLMASA GİDERİM


(Kabine Diyarbakır’da toplanabilir mi) Düşünüyorum bunu. Yapabiliriz; yapacağız. Diyarbakır’a her an gidebilirim şu yoğunluk olmasa hemen de giderim. Bizim oradaki varlığımız hep olacak.

KİTAP YASAKLANAMAZ


Davutoğlu, uçakta basınla sohbetinde kitap toplatma ve tutuksuz yargılama konusunda da şöyle dedi: “Düşünceme en aykırı fikirleri savunuyor da olsa hakaretler ve kişisel haklar boyutu hariç hiçbir şekilde hiçbir kitabın yasaklanmasını doğru görmem. Bu anlamda bunun bir eski dönem alışkanlığı olduğu kanaatindeyim. Kütüphanemde benimsemediğim görüşte binlerce kitap var.

ÖZGÜRLÜĞÜN KISITLANDIĞI DÖNEMİ KİM TELAFİ EDECEK?


(Tutuksuz yargılama) Benim adalet anlayışım da buna uygun düşer. Nihai hüküm verildiğinde o suçlu olacak; o suçlu olmadan önce ona bir cezayı çektirmeye başlamak doğru değil. Geride kalan özgürlük kısıtlamaları dönemini kim telafi edecek? Bu yüzden tutuksuz yargılanma diyorum. Ne zaman ki delil karartma, kaçma olur o zaman gerekli olabiliyor ama bunu da ben tayin edemem, hâkim tayin edecek.