Üç çocuk babası 43 yaşındaki Mehmet Bülent Karataş, İstanbul için oldukça iddialı olduklarını söyledi. MHP’li başkan, megakent için yapacaklarını ise şöyle sıraladı: “Çevreyle ilgli tüm sorunların takipçisi olacağız. Vatandaşlar, İstanbul’un bir kültür ve turizm şehri olduğunun farkına varacak. Eğitimde ciddi sıkıntılar, hastanelerde sağlıksız bir ortam var. Ciddi bir şiddet ortamı var. Biz korku imparatorluklarını yeneceğiz.”

Yerel seçimlerde MHP İstanbul’da yüzde 4 oy alınca tüm ilçe yönetimlerini değiştirme kararı alan partinin İstanbul İl Başkanlığı’na, Merkez Yürütme Kurulu Üyesi Mehmet Bülent Karataş atandı. İstanbul’daki partililerin yakından tanıdığı Bülent Karataş bu göreve hiç de hazırlıksız gelmedi. Çünkü 2003, 2006 ve 2009’da yılmadan tam üç kez İstanbul İl Başkanlığı için aday oldu. Seçimleri az bir oyla kaybeden Karataş “Herkes benim gibi inatla ısrar edip hedefe ulaşmak için mücade etmemiştir” diyor. MHP’yi İstanbul’dan iktidara taşıyacaklarını söylerken içindeki heyecanı gizleyemeyen Karataş’la İstanbul’u neden bu kadar istediğini konuştuğumuz sırada Ülkü Ocakları Ege Üniversitesi Başkanı Fırat Çakıroğlu’nun öldüğü haberi geldi. Karataş,”Biz toprağa cemre düşmesini beklerken Fırat kardeşimiz düştü” diyerek üzüntüsünü anlattı...İşte o röportajın ayrıntıları:

MHP’nin İstanbul’daki yeni yüzünü konuşucağız ama Fırat’ın ölüm haberi öncelikli sırada...

Yaşanan olaylar AKP’nin toplumda yarattığı psikolojik travmanın sonucudur. Terörü şımartarak zirveye taşıdılar. Türkiye 12 yıldır maddi ve manevi değerlerinden uzaklaştırıldı. Ülkenin iç güvenliğinin geldiği nokta bu olayla açık ve net görülmekte. Emniyete defaatle şikayette bulunulmasına rağmen hiçbir önlem alınmamış. Genç kardeşimiz Fırat’ın ölümü, aslında insanlığın öldüğü andır. Biz şubat ayının sonlarında cemre düşmesini beklerken Fırat Çakıroğlu kardeşimiz düşmüştür toprağa. Kimliği ülkücü diye bu işin basitleştirilmesini kınıyoruz.

Fırat’ın ölümü herkesi üzdü...

‘Karşıt görüşlülerin kavgası’ diyorlar. Bir tarafta bu ülkeyi bölmeye çalışanlar, bir tarafta da Fırat Çakıroğlu ve arkadaşları yani bu ülke için gelecekte görev yapacak insanlar. Özgecan’ın da, Fırat kardeşimizin de, kartopu oynadığı için bir gazetecinin öldürülmesine sebep olan da hükümettir. Ege Üniversitesi’nde terörün ateşi yakılmıştır. Sabrımızı sonuna kadar sınayacağız. Biz ülkemiz ve memleketimiz için bu acıları bütün uzuvlarımızda hissetmemize rağmen, ülkemizin geleceğini düşündüğümüzden dolayı, kaos, kargaşa ve kavga olmaması için bu acıları yüreğimizin en derin yerinde saklayacağız.

Ülkücüler eskiden sadece şiddetle mi anılıyordu?

Maalesef toplumda öyle bir algı var. Biz terör uzmanı değiliz artık bu algının yıkılmasını istiyoruz. Liderimizin de dediği gibi partimizin felsefesinde teröre yer yoktur. Terör bu coğrafyada gezemez. Terörü var eden unsur kan ve eylemdir. Siz kan ve eylemle beslenirken, devleti itibarsızlaştıracaksınız bir de demokrasi havarisi gibi gezeceksiniz. Böyle bir şey yok. Selahattin Demirtaş’ın gerçek yüzünü Kobani için ‘kan akar, can yanar” sözlerinde gördüler. Gelişmiş toplumlarda terörle müzakere etmiş bir tane ülke gösteremezsiniz. MHP, terör değerlendirmelerine sıkıştırılmamalı. Kasımpaşa kabadayılığıyla değil, gerçek yiğitlerin yöneteceği bir süreç gelecek.

‘YÜZÜKLERİN EFENDİSİ OLDU’

İstanbul için tam üç kez aday olmuşsunuz. Neden? 

Türkiye seçmeninin yüzde 20’si burada. Bizden beklenen oy oranını alacağız. İstanbul, Milli Görüş’e yakın olmamasına rağmen 1994’te Milli Görüş’ün başındaki il başkanı belediye başkanı oldu. Bugün de Cumhurbaşkanı. Elimizde Yargıtay’daki üye listesinde AKP’deyken MHP’ye geçen 12 bin üye var. Seçime kadar 25 bini aşkın AKP üyesi MHP’ye geçiş yapmış olacak. Haramilerin, iktidarı İstanbul’da başladı, İstanbul’da bitecek.

Ama yerel seçimlerde İstanbul’da yüzde 4 oy aldınız...

Partilileri heyecanlandırıp umutlandırdığınız an herkes alanlarda olur. Bir sinerji yaratır. Türk insanının ve İstanbullu’nun ne istediğini biliyorum. İstanbullu kendisine dokunulmasını, ulaşabileceği insanlar istiyor. Siyasetçisine inanmak istiyor. Toplumla paylaşan bir kadroyuz. Ben 15 milyonu yönetmek adına il başkanı oldum. Toplum herkese bir kredi tanır. Bu kredi tükendiği zaman yeni alanlar açılır.

AKP’nin kredisi tükendi mi?

AKP’nin Türkiye’de de, İstanbul’da da insanların gönlündeki kredisi tükendi. Bu hükümet toplumun ruh halini bozdu. Ülke, psikolojik sorunlar yaşıyor. Bunları yaratan bu iktidardır. İktidar seçmen kitlesi oluşturmak için siyasi köleler yarattı. Bir asgari ücretin de altında geçim sağlayan insanlar var, bir de ülkenin kaymağının başında olan efendiler.

Tayyip Erdoğan belediye başkanı adaylığında yüzüğünü göstermişti... Hatırladınız mı?

Yüzüğünü gösterip “Bu yüzükten başka bir şeyim olursa bilin ki ben haram yemişimdir”dedi. Bir yüzüğü vardı şimdi ‘yüzüklerin efendisi’ oldu. Bunlara hırsız, yolsuz, arsız demeye gerek yok. Biz 17-25 Aralık dönemi öncesini de biliyoruz. Türk Milleti’nin ihanetin bedelini ödettireceği seçimdir 7 Haziran...

“MHP’liler olarak biz Deniz Gezmiş’in idamından hiçbir zaman mutluluk duymadık”

Toplumun ülkücülere bakışı 1980’lerde mi kaldı?

Türkiye’de merkez sağı kuran bütün partiler ülkü ocağı kaynağından yetişmiş milliyetçilerle siyaset yapıyorlar. Her nedense 1980 öncesi yaşanmış olan ideolojik mücadelenin acı günleri için hâlâ bir taraf çok demokratik, bir taraf çok vahşi olarak veriliyor kamuoyuna. Biz Deniz Gezmiş’in asılmasından hiçbir zaman mutluluk duymadık. Bunların hepsi üniversite öğrencisiydi. Ülkelerini böldürtmemek için mücadele ettiler. Ama şu an 12 Eylül’ün ürettiği bir iktidar var. Bu iktidarın babası 12 Eylül ve 28 Şubat’tır. Bugün bir taraftan Mustafa Pehlivanoğlu’nun anasına yolladığı mektubu okuyup sahte gözyaşları döken bir Başbakan, sonra Deniz Geçmiş ve Ahmet Kaya’ya sahte gözyaşı dökmüş bir Başbakan, riyakar ve münafık bir adam. Allah’a karşı münafık, kullara karşı riyakar bir adam. Bunların yaptıklarını ahiret mahkemesinde Allah, yerkürede de Milliyetçi Hareket hesabını soracak. Bakın bir katil çıkıyor bozkurt işareti yapıyor. “Vay efendim ülkücüymüş” deniyor. Bozkurt işaretini Kılıçdaroğlu da Bülent Arınç da yapıyor. Ben de barış işareti yaparım. Parmaklarım varsa her hareketi yapabilirim. Hiçbir siyasi hareket ahlaksızlığa, namussuzluğa prim vermez. Bu katil bizim üyemiz mi? Yöneticimiz mi? Oysa ki, ailesi tarafından bile kabul edilmeyen bir şerefsiz...