Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bir radyo programına katılarak 7 Haziran'da yapılacak Milletvekili Genel Seçimi için vaatlerini anlattı.
Kişiye göre rejim değişikliği yapalım, deniyor...

CHP'li aday Elif Doğan Türkmen silahlı saldırıya uğradı!

CHP'li aday Elif Doğan Türkmen silahlı saldırıya uğradı!

Başkanlık sistemi konusundaki görüşlerini belirten Kılıçdaroğlu, Türkiye'de böyle bir sistemin olamayacağını savunarak "Kişiye göre bir rejim değişikliği yapalım, deniyor. İmparatorluk bile böyle değil. İmparatorda hiç değilse bir sadrazam var. Yani padişah bile beşikteki çocuğunu boğdurmak için Şeyhülislam'dan fetva almak zorunda. Burada tamamen bir kişiye özgü bir rejim getirelim diyorlar, her şeye o karar versin. Böyle bir rejim yoktur. O nedenle ben Başkanlık sisteminin tartışılmasını tamamen gereksiz görüyorum. Çünkü böyle bir sistem Türkiye'de olmaz. CHP Meclis'te olduğu sürece böyle bir sistem olmaz. Biz buna engel oluruz" dedi.

Demirtaş'tan 'Maho Ağa' benzetmesi

Demirtaş'tan 'Maho Ağa' benzetmesi

"HALK İÇİN ÇALIŞMAK AYRI BİR KEYİF VERİYOR BANA"

Katıldığı radyo programında "Üstünüzde çok ciddi, pozitif bir enerji var. Bu enerjiyi nereden buluyorsunuz?" sorusu için Kılıçdaroğlu, "Bende samimi olarak cevap veriyim. Siyaseti halka adanmışlık olarak gördüğüm için halk için çalışmak ayrı bir keyif veriyor bana. Sonuçta sorunları olan binlerce insan var her yaştan insan ve onların sorunlarıyla birebir ilgileniyorsunuz ve çözüm üretiyorsunuz. Bu sizi heyecanlandırıyor. Bu çözümlerin kabul görmesi ayrı bir heyecan ve dolayısıyla da hayat güzel öyle diyelim. Ama daha da güzel olması için oy istiyoruz" diye yanıt verdi.

"AKŞAMA KADAR KONUŞUYORUM, BARİ EVE GİDİNCE DİNLENEYİM"

Number1 FM'de özel hayatına yönelik soruları da yanıtlayan Kılıçdaroğlu, "Eve gidince ne yapıyorsunuz Sayın Genel Başkan? Müzik dinliyor musunuz, hangi müzikleri seviyorsunuz? Mesela en popüler sanatçınız kim?" sorusu üzerine "Şöyle söyleyeyim, eve gidince doğru divana uzanıyorum, eşim geliyor diyor ki niye konuşmuyorsun? Sabaha kadar konuşuyorum, akşama kadar konuşuyorum bari biraz da dinleneyim diye. Hatta ilginç bir şey anlatıyım size, torunum İstanbul'da, güzel bir torunum var. Kızım demiş ki, kızım akşam deden eve gelecek, buraya gelecek. Anne bize de bir konuşma yapacak mı demiş? Çünkü çocuk beni hep televizyonlarda konuşma yaparken görüyor tabi. Herhalde gidince orada da bir konuşma yapacağımı düşünmüş. Dolayısıyla eve geldiğimde olabildiğince konuşmuyorum, yani konuşmamaya özen gösteriyorum. Sesimim de dinlenmesi gerekiyor zaten. Ama bu arada tabi hafif müzik olursa çok daha rahat, dinlenirken bu müziğe ihtiyaç var. Ama müzik konusunda tabi özel bir yeteneğim yok onu itiraf edeyim. Ama bulunulan konuma göre, bölgeye göre, yaşa göre müziğin gerçekten büyük etkisi var. İnsan ruhunda, bedeninde, algısında büyük etkisi var. Şanlıurfa'yı bilmem gördünüz mü bilmiyorum. Şanlıurfa'nın mesela o meşhur Harran Ovası vardır. Oraya baktığınız zaman işte ayrı bir müzik aklınıza gelir. Karadeniz'e gittiğiniz zaman ayrı bir müzik var, ayrı bir keyif var orada. Orta Anadolu'ya geldiğinizde başka bir müzikle tanışırsınız. Ege'ye gittiğinizde başka bir müzikle tanışırsınız. Müzik aslında her alanı hoş, yani Türk halk müziği, Türk hafif batı müziği, bunların hepsi son derece güzel. Yerine, ortamına göre değişirsiniz. Sanatçı ayrımı yapmak istemiyorum" ifadelerini kullandı.

"ÖZGÜRLÜĞÜ VAAT ETTİĞİNİZ ZAMAN DEMOKRASİYİ VAAT EDİYORSUNUZ"

Gençlere ne vaat ettiği sorulan Kılıçdaroğlu, özgürlüğü vaat ettiğini vurgulayarak "Şimdi gençlerin bugün birinci planda istedikleri özgürce yaşamak. Ben onlara özgürlük vaat ediyorum. Dilediğiniz gibi gezeceksiniz, dilediğiniz gibi konuşacaksınız. Twitter, internet sitesine girmekten asla korkamayacaksınız. Özgür olacaksınız. Bakın gençlere özgürlüğü vaat ettiğiniz zaman aslında bu büyümeyi vaat etmek demektir. Onlara özgürlüğü vaat ettiğiniz zaman aslında uygarlığı vaat ediyorsunuz. Özgürlüğü vaat ettiğiniz zaman aslında demokrasiyi vaat ediyorsunuz. Bütün bunların hepsi iç içe geçen kavramlar. Dolayısıyla gençlerin fazlalığı Türkiye'nin üstünlüğüdür aslında. Diğer ülkelere göre, Avrupa ülkelerine görü Türkiye'nin üstünlüğüdür. Türkiye bu üstünlüğü avantaja dönüştürebilir. Ama baskılayarak değil, onlara özgürlük getirerek. Onların özgürce konuşması, özgürce film yapması, müzik yapması, sinema yapması, yazması, şarkı söylemesi olağanüstü güzel bir şey. Şimdi benimde 3 çocuğum var. Şimdi baktığınız zaman onları görüyorum, ben hissediyorum ne kadar özgürlüğü istediklerini de görüyoruz, bakıyoruz, hissediyoruz. Sonuçta o çocuklar bizim çocuklarımızsa bu çocuklara özgürlük vaat edeceğiz. Bende özgürlük vaat ediyorum. Dilekleri gibi müzik yapmalarını vaat ediyorum. Diledikleri gibi yazmalarını, resim yapmalarını, nota" diye konuştu.

"1 YIL İÇİNDE BÜTÜN ÜNİVERSİTELERDE YURT SORUNUNU ÇÖZECEĞİM"

Üniversiteden mezun olduktan sonra işsiz kalan gençlere neler vaat ettiği sorulan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, "Gençleri ülkenin geleceği olarak görüyorsanız, onların kendi enerjilerini Türkiye'nin geleceği için harcamasını istiyorsanız onlara kapı aralamak zorundasınız. Onların sorunlarını dinlemek zorundasınız ve çözümler üretmek zorundasınız. Bakın, gençler bize niye oy versin diye bir soru sormuştunuz. Güzel bir soru aslında. Doğru yani asıl belki de sorulması gereken sorulardan birisi bu. 13 yıllık bir iktidar düşünün tek başına iktidar 13 yıl. 13 yılda yurt sorununu çözemediler. Her anne baba çocuğu üniversiteyi kazandığında önce bir sevinir. Arkasından düşünür çocuğum nerede kalacak. Kendi bulunduğu kentteyse bir sorun yok eve gidip gelecek. Ama kentin dışında başka bir yerde üniversiteye gidiyorsa bir telaş nerede kalacak. Hemen ya oradaki yakınlarını, akrabalarını arar, sorar veya yurt var mıdır, yok mudur diye bir telaş. Ben 1 yıl içinde yurt sorunu çözeceğimi garanti ediyorum. Bakın 1 yıl içinde bütün üniversitelerde yurt sorununu çözeceğim" dedi.

"GELECEK KAYGISI GENÇLERİ YENİ ARAYIŞLARA İTİYOR"

Türkiye'de nüfusun yüzde 3'ünün uyuşturucu bağımlısı olduğunun tespit edildiğini öne sürerek uyuşturucuyla mücadele konusunda ne yapmayı planladığı sorulan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: "Özellikle son yıllarda çok yaygınlaştığını görüyorum. Bu bende büyük bir kaygı yaratıyor. Yaygınlaşmasının temel nedeni izlenen sosyal politikalar. Gençlerin içine düştüğü bunalım. Gelecek kaygısı gençleri yeni arayışlara itiyor. Uyuşturucuyu çözüm süreci olarak ya da çözüm olarak gören bir algılama ağır ağır yerleşmeye başladı. Bunun çok tehlikeli olduğunu ifade etmemiz lazım. Uyuşturucu bağımlılığı bizi kişiliğimizden koparır, bizi ötekileştirir, farklı bir dünyanın içine sokar bizi ve bizim bedenimizde, ruhumuzda ciddi bir güvensizlik duygusu yaratır. Hem kendimize, hem ailemize, hem topluma, hem ülkemize olabildiğince bu olayların tamamen dışına çıkması lazım ve uyuşturucuyu şiddetle reddetmeleri gerekir. Eğer uyuşturucu bağımlısı gençler az önce dediğiniz gibi %3'lere ulaşmışsa bırakın siyasal iktidarları sivil toplum örgütlerinin, belediyelerin, üniversitelerin, siyasal iktidarın, muhalefetin bu konuda ortak hareket etmeleri gerekir. Yine şiddet yapmadan, bakın yine birilerini uyuşturucu kullanıyor diye aşağılamadan, tam tersine herkesi kucaklayarak onları kazanmamız gerekiyor. Sizin az önce ifade ettiğiniz benimde C4 diye izin verirseniz. Vakıf bir arkadaşımız tarafından, Yasemin hanım tarafından gerçekten ilişkiler kuruldu, Türkiye'ye getirildi, belli belediyelerle işbirliği yapıyoruz. Bakın, uluslararası alan bile uyuşturucu konusunda ne kadar duyarlı. Hangi ülke olursa olsun gençlerin şu veya bu şekilde bir uyuşturucu bataklığına sürüklenmesini onlarda istemiyor, bizde istemiyoruz. Çünkü dünya küçüldü. İnsanın ne kadar değerli olduğunu artık hepimiz biliyoruz. Gençlerin taşkınlıkları var, gençlerin şu veya bu şekilde şunu deneyim veya bunu deneyim diye merakları da olabilir. Çünkü merak aslında çok olağanüstü bir kavramdır. Dolayısıyla batığınız zaman gençleri o bataklıktan çekip daha farklı bir alana götürmemiz lazım. Onlara sosyal hayattan pencereler açmamız lazım. Onların sinema, tiyatro, şiir, müzik, kültür alanında etkin hale getirmemiz lazım. Onlar eğer bu alanlarda kendilerini gösteriyorlarsa, bir şeyler yapıyorlarsa onu çok öne çıkarmamız lazım. Gençler bilmeli ki toplum bize değer veriyor. Eğer toplumun değer vermediği ama tehdit olarak algıladığı bir gençlik ülkeyi bitir. O nedenle biz gençlere güveneceğiz, onların zaman zaman yanlışları olabilir, hataları olabilir. Onları olağan karşılayacağız, hoşgörüyle karşılayacağız ama onları tekrar etmemeleri için neler yapılması gerekiyorsa onları yapacağız"

"18'E ULAŞAN BİR GENÇ RAHATLIKLA MİLLETVEKİLİ OLABİLMELİ"

Seçilme yaşının düşürülmesiyle ilgili ne düşündüğü sorulan CHP Lideri, "18 yaşına düşürülmesine evet herhangi bir sorunumuz yok. O konuda biz anayasa değişiklik teklifi de verdik. Gençler siyasete ısınacaksa ki medeni kanuna göre temyiz kudretine yani yanlışla doğruyu birbirinden ayırma yaşı olarak 18 görülüyor. 18'e ulaşan bir genç de rahatlıkla milletvekili olabilmeli, belediye başkanı olabilmeli. Şu anda şunu rahatlıkla söyleyebilirim Türkiye'nin en genç belediye başkanı CHP'li" açıklamasında bulundu.

"LÜTFEN SANDIĞA GİDİNİZ"

Radyo programında gençlere sandığa gidin, çağrısında bulunan Kılıçdaroğlu; "Gençlerden istediğim, lütfen sandığa gidiniz, oyunuzu kullanınız. Oy kullanmamak ülkenin geleceğiyle ilgili karar alma sürecine girmemek demektir. Eğer siz uygar dünyanın bir parçası olmak istiyorsanız, üzerine titrediğiniz özgürlüğünüzü yaşamak istiyorsanız, hayatın her alanında var olmak istiyorsanız gerçekten de sandığa gidin ve oyunuzu kullanın. Bakın ben illa gidin CHP'ye oy verin demiyorum" dedi.

"3 MİLYARLIK BİR ARABA SALTANATINI ÇEREZ PARASI OLARAK TANIMLAMAK ÇOK ZOR"

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in devlet kurumlarındaki araçlara yönelik ifadeleri ve 'çerez' benzetmesi hakkında konuşan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Çerez parası çok talihsiz bir olay önce onu ifade edeyim. Çünkü 3 milyarlık bir araba saltanatını çerez parası olarak tanımlamak çok zor. İstanbul'da yaşayan bütün emeklilere iki bayramda ikramiye rahatlıkla ödeyebilirsiniz bu çerez parasıyla. Asla doğru bir tanımlama değil. Bizim inancımızda israf haramdır. Ahlaki olarak da israf haramdır. Siyaseten de israf doğru değildir. Nedeni şu; çocuk doğduğu andan itibaren vergi verir. Gençler sakın şunu düşünmesinler. Bizim vergi dairesinde kaydımız yok biz vergi ödemiyoruz. Hayır. Müzik dinlerken vergi öderler, otobüse binerken vergi öderler, su içerken vergi öderler, anneleri bulaşık yıkarken vergi öder. Hayatın her alanında vergi vardır. Doğduğu andan ölümüne kadar vergi vardır. Vergiyi sadece teneffüs ettikleri hava için ödemezler. Onun dışında her şeyde vergi vardır. Vapura binerler yine vergi öderler. Yani vergisiz bir hayat yoktur. O nedenle her kuruş verginin nasıl harcandığını, nerelere harcandığını hükümetin gençlere de, 77 milyon yurttaşa da anlatması gerekiyor. Bütçe bu nedenle çok önemlidir. Bakın bütçe kanunları diğer kanunlara benzemez. Bütçe kanunlarının belli bir tarihte parlamentoya gelmesi lazım. Bütçe kanununu bir günde mecliste görüşemezsiniz yasaktır anayasaya göre. En az iki aylık süre vardır iki ay bütçeyi görüşürsünüz. Neden? Çünkü ne kadar vergi toplandığı, nerelere harcandığı, önümüzdeki yıl ne kadar toplanacak, nerelere harcanacak bu parlamentoda tartışılsın bütün Türkiye öğrensin bunu diye"

"BAŞKANLIK SİSTEMİNİN TARTIŞILMASINI TAMAMEN GEREKSİZ GÖRÜYORUM"

Başkanlık sistemi konusundaki düşünceleri sorulan Kılıçdaroğlu, "Arzulanan başkanlık sistemi şu; kişiye göre bir rejim değişikliği yapalım deniyor. İmparatorluk bile böyle değil. İmparatorda hiç değilse bir sadrazam var. Yani padişah bile beşikteki çocuğunu boğdurmak için Şeyhülislam'dan fetva almak zorunda. Öyle gidin boğun diyemiyor. Düşünün yani Osmanlı'nın kendi içinde bile dengeler var. Şimdi burada tamamen bir kişiye özgü bir rejim getirelim diyorlar, her şeye o karar versin. Valiyi o atasın, milletvekillerini o atasın, büyükelçileri o atasın, rektörleri o atasın, dekanları o atasın, milletvekillerini, her şeyi o yapsın. Böyle bir rejim yoktur. O nedenle ben başkanlık sisteminin tartışılmasını tamamen gereksiz görüyorum. Çünkü böyle bir sistem Türkiye'de olmaz. CHP Meclis'te olduğu sürece böyle bir sistem olmaz. Biz buna engel oluruz. Hiçkimse bu konuda en ufak bir endişeye kapılmasın. Bakın, bizim 200 yıllık bir parlamenter sistem deneyimimiz var. 200 yıllık deneyimi alıp çöp sepetine atacağız, hiç bilmediğimiz bir rejimi getireceğiz. Niçin? Efendim birisi bunu böyle istedi diye. Olmaz böyle şey. 200 yıllık bir parlamenter deneyimimiz var, parlamenter sistemi de az önce sizde sordunuz yasama organı gerçekten çalışıyor mu, diye. 12 Eylül darbe hukukunun getirdiği ciddi açmazlar var. Bunların değişmesi lazım. Bunları biz değiştirmeyi taahhüt ediyoruz, değiştireceğiz. Bu ülkeye birinci sınıf demokrasiyi getireceğiz. Almanya'da ne varsa, Fransa'da ne varsa, Japonya'da ne varsa, Kanada'da ne varsa, Norveç'te, İsveç'te ne varsa kendi halkına, kendi yurttaşlarına, kendi gençlerine hangi avantajları sağlıyorlarsa aynı avantajları Türkiye'ye getireceğiz. Hatta biz CHP olarak şunu taahhüt ediyoruz. AB bize fasıl açsın da biz neleri yapacağımızı öğrenelim. Fasıl açmasını bile beklemeyeceğiz. Birinci sınıf demokrasi için ne gerekiyorsa aynısını Türkiye'ye getireceğiz. Hiç böyle faslı masıl değil. Onlar bakacaklar ki, Türkiye CHP iktidarında hiç de şunu niye yaptınız, bunu niye yaptınız, diye sormadan hepsini bunlar yapıyorlar. Evet hepsini yapacağız" diye konuştu. (DHA)