Kürsüde konuşan Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, “Bu aziz millet DEAŞ terör örgütü mensupları tarafından Musul Başkonsolosluğu işgal edilip personeli rehin alındığında "Konsolosluk niye daha önce boşaltılmadı?" diye suçlama yapıldığını hatırlamaktadır. O gün o suçlamayı yapanların bugün niçin karakol boşaltıldı demeye hakkı yoktur. O gün Musul Başkonsolosluğundaki vatandaşlarımızın rehin alınması olayında gerekli tedbirler almadı diye Dışişleri Bakanımız hakkında gensoru verenlerin, bugün Süleyman Şah Karakolundaki personelimizin can güvenliği için alınan tedbirler için niçin alındı demeye de söz hakkı yoktur.Bu aziz millet Dışişleri Bakanlığında Dışişleri Bakanı, Dışişleri Müsteşarı, MİT Müsteşarı ve Genelkurmay İkinci Başkanı arasında yapılan güvenlik toplantısı dinlenilerek dış güçlere servis edilmesi üzerine yapılan tartışmaları da hatırlamaktadır. O gün "Devlet Süleyman Şah Karakolunu bahane ederek Suriye'de savaşa girecek." diyenleri bu millet unutmamaktadır. O gün bu asılsız iddiaları yapanların bu iddiaların bugün boşa çıkmış olduğunu bu millet görmektedir. Olaylar ve gelişmeler o iddia sahiplerini yalanlamıştır" dedi.

 

"YAZIKLAR OLSUN"

Bakan Yılmaz'a konuşması sırasında tepki gösteren MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, “Sayın Bakana IŞİD üstün hizmet madalyası versin, PKK üstün hizmet madalyası versin. Vatan toprağını bırakıp kaçmış, vatan toprağını koruyamamış bir bakan. Koruyamadınız bir toprağı. Yazıklar olsun size. Yazıklar olsun size. Yazıklar olsun. Sandukayı getirip de kahramanlık taslıyorsunuz. Şunlara bakın be. Hangi yüzle çıkıyorsunuz" dedi. HDP adına söz alan Van Milletvekili Nazmi Gür, “Böylesi bir operasyon sonucu Süleyman Şah maalesef mezarında rahat uyumamış, 3'üncü kez mezar yeri değiştirilerek Suriye'nin ve bizim Rojava Kürdistan dediğimiz Kobani kantonunun bir köyüne nakledilmiştir. Hükümet karar verdi ve Süleyman Şah Türbesi bulunduğu yerden taşınarak Kobani kantonunun Eşme köyüne nakledildi. Geçici olduğunu söylüyor hükümet bunun ama bunun yaratacağı hukuki sorunları, uluslararası hukuku da göz önünde bulundurmakta fayda var.Baştan itibaren bu operasyon yapılırken başta Kobani kantonu yetkilileri olmak üzere, PYD ve YPG yetkilileriyle de görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Olması gereken de buydu aslında çünkü Türkiye'nin Kobani'den bu kadar zırhlı aracı, bu kadar silahlı bir gücü 35-40 kilometre öteye kadar götürmesinin imkânı yoktu. Dolayısıyla Kobani kantonu yetkilileri PYD ve YPG güçleri bu konuda bilgilendirilmiş, onların onayı, onların katılımı ve desteğiyle bu operasyon gerçekleştirilmiştir" ifadelerini kullandı.

 

YPG'NİN AÇIKLAMASINI OKUDU

Gür, kürsüde YPG'nin yaptığı basın açıklamasını okudu. Gür, “Olduğu gibi okuyorum: "Türk ordusuna bağlı zırhlı araçlar ve askerlerin katılımıyla dün gece Süleyman Şah Türbesi'ne yönelik bir operasyon düzenlenmiştir. Bu operasyon, YPG Komutanlığımızın bilgisi dâhilinde ve YPG Kobani güçlerimizin katılımıyla gerçekleştirilmiştir. Türk devletinin talebi ve koalisyon güçlerinin isteğini değerlendiren komutanlığımız insani boyutları ön planda olan operasyonda bir sakınca görmemiş ve onay vermiştir. YPG Kobani Komutanlığımızca belirlenen yetkili arkadaşlarımız ile Türk devlet yetkilileri arasında yürütülen dört günlük tartışmaların ardından operasyon planlaması yapılmıştır." Bu, ortak bir operasyon elbette ki" diye konuştu.

 

"KARA BİR LEKE"

CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu ise, “Benim Millî Savunma Bakanından beklediğim şuydu: Türk milletinden bu vahim hata için, bu vahim operasyon için, sonuçları Türkiye Cumhuriyeti'nin üstüne bir kara leke olarak kalacak olan bu vahim operasyon için keşke özür dileseydi. Neden bir kara leke? Çünkü, ilk defa askerimizin eliyle bir vatan toprağının parçası, bir belirsiz, muhatabı belli olmayan bir kişilere teslim edilmiştir, vatan toprağı teslim edilmiştir. Operasyon için Suriye hükümetinin rızası alınmamıştır. Şimdi, konunun çok ayrıntıları var. Uluslararası hukuka aykırılık, bunlardan bir tanesi. Uluslararası hukukta, bir ülkeye bir askeri operasyon düzenleme hakkı ancak meşru savunma durumunda ortaya çıkar. Suriye'den Türkiye'ye yönelik bir saldırı yok, bildiğimiz kadarıyla AKP iktidarının yakın dostu IŞİD'den de henüz bir saldırı yok. O bakımdan, bu askeri operasyon yani Suriye topraklarına çok sayıda askerle, tankla girilmesi bir defa Suriye hükümetinin yaptığı açıklamalara da bakarsanız Suriye'ye bir saldırıdır, Suriye topraklarına karşı bir saldırıdır. Bu iktidarın istismar etmediği hiçbir şey kalmamıştır bu ülkede. En son istismar ettikleri de Türkiye Cumhuriyeti'nin, halkımızın, kanıyla, canlarıyla boyadığı bayrağımızdır. Hangi anlamda istismar edilmiştir? Çünkü, öncelikle, yine asker eliyle bu bayrak gönderinden indirilmiş, başka bir yere nakledilmiş, nakledildiği yer dikkatinizi çekiyorum, ikinci uluslararası hukuka aykırılıktır Suriye toprağıdır. Suriye bizim arka bahçemiz mi. Suriye, bizim istediğimiz an istediğimiz yere girebileceğimiz, üzerinde hakimiyet kuracağımız, askeri alanlar kuracağımız bir komşu ülke mi? Bu hukuk dışılığa ilk defa Türk askeri ortak edilmiştir. Biz, sizin, siyasetçiler olarak yaptığınız yanlışların, hataların altından kalkarız ama askeri, Türk askerini, Mehmetçik'i hatalarınıza ortak edemezsiniz. Bu hatayı da bu durumda yapmışsınız, bunu Türk milleti asla, asla affetmeyecektir" açıklamasında bulundu.

 

"ÖFKEMİZ ÇOK BÜYÜK"

MHP Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri, Şah Fırat operasyonuyla ilgili şunları söyledi: "Şunu çok açık bir şekilde söyleyeyim ki öfkemiz çok büyüktür, hiddetimiz çok büyüktür. Bu öfke ve hiddet sizi milletin önünde mahvedecektir, bunu böyle bilin. Sizin, Süleyman Şah Türbesi'nin terkini ve Türk askerinin onurunu ve haysiyetini ayaklar altına alan bu tutumunuz hiçbir suretle hiçbir gerekçe altına alınarak savunulamaz. AKP hükümetinin Türkiye sınırına 100 kilometre mesafedeki bir toprak parçasını koruyamadığının net ve açık kanıtıdır. Ayrıca bu çekiliş, AKP iktidarının Türkiye'nin egemenliğini ve çıkarlarını koruma iradesinin olmadığını göstermiştir"