CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, 24 Temmuz Basın Bayramı nedeniyle bir mesaj yayımladı. Ağbaba, Türkiye'nin basın özgürlüğü sıralamasında 2008’de 103, 2009’da 123, 2010’da 138. ve 2012’de 148. sıraya kadar gerilemiş, 2014’te ise Irak, Kongo ve Malezya’dan sonra 154. sırada olduğunu hatırlatarak, “Sansüre karşı direnen, baskıya boyun eğmeyen gazetecilerin özgürce kalem tutabildiği günlerde Basın Bayramı gerçek anlamıyla kutlanacaktır” dedi.

Ağbaba'nın açıklaması şöyle:

“Türkiye AKP iktidarı ile birlikte her geçen gün basın özgürlüğü sıralamasında koşar adım geriye gitmiştir. Sınır Tanımayan Gazeteciler Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 2005’te 98. sırada olan Türkiye, 2008’de 103, 2009’da 123, 2010’da 138. ve 2012’de 148. sıraya kadar gerilemiş, 2014’te ise Irak, Kongo ve Malezya’dan sonra 154. sırada yer almıştır. Türkiye bu tablo ile basın özgürlüğü sıralamasında; sansürün kaldırıldığı 2. Meşrutiyet’ten bile daha geriye götürülmektedir. Sansürün kaldırılmasından 105 yıl sonra AKP iktidarında ‘Alo Fatih’ler ile sansür devam etmiştir. Kendisi gibi olmayan her kesim için bir suç üreten ve ürettiği her suç için bir terör örgütü yaratan siyasi iktidar, hizaya getiremediği basın mensuplarını da hedef tahtasına oturtmuştur. Gazetecileri potansiyel terörist olarak yaftalayan AKP zihniyeti aslında özgür basın üzerinde terör estirmiştir. Sansür, otosansür, baskı, tehdit, gözaltı ve tutuklama uygulamaları zirveye ulaşmıştır.”

MİLLİYET GAZETESİ'NE TEPKİ
Açıklamasında, Milliyet Gazetesi yazarı Kadri Gürsel’in işine son verilmesine de tepki gösteren Ağbaba,, şunları söyledi:

Gürsel’in hükümetin dış politikasını eleştirdiği gerekçesi ile gazetedeki görevinden alındığını belirterek, “Türkiye Basın Bayramı’na yine bir basın mensubunun kalemini kırarak girmiştir” dedi. Ağbaba, 27 Ekim 2014’te yayınladıkları “Kalemi Kırılan Gazeteciler” raporuna göre AK Parti iktidarında işine son verilen basın mensubu sayısının bin 863 olduğunu, bugün bu sayının 2 binin üzerine çıktığını kaydederek, “Bu tabloda Basın Bayramı kutlanması hem Türkiye gerçeklerine hem de vicdanlara uygun düşmemektedir. Sansüre karşı direnen, baskıya boyun eğmeyen gazetecilerin özgürce kalem tutabildiği günlerde Basın Bayramı gerçek anlamıyla kutlanacaktır”