Beslenmede doğallığın, organik ya da hormonlu olup olmaması gibi unsurların çok fazla takıntı haline getirildiğini belirten Taylan Kümeli, "Sürekli, 'Acaba bunu yerken doğru mu yapıyorum' şeklinde düşünmek sağlıksız. Bir kere en doğru beslenme mevsimine göre ürünlerin tüketilmesidir. Ama bu seracılıkla üretilen sebze ve meyveleri reddetmek demek değildir. Elbette bunları da tüketeceğiz ama yüz üzerinden hesaplarsak seracılık ürünleri beslenmemizde yüzde 20 civarında olmalı'' şeklinde konuştu. Kümeli şu ifadelere yer verdi:

ORGANİK Mİ DEĞİL Mİ?


"İlk ayrımımız bu. İkincisi bunları hormanlu mu organik mi almalıyız? BU sorunun yanıtı önemli. Semt pazarlarına getirilen şeyler genellikle mümkün olduğu kadar kendi köyünde kasabasında üretim yapan insanların getirdiği şeyler var. Bir büyük marketten daha masum olabilecek ürünler var semt pazarlarında. Büyük marketlerden alışveriş yapılacaksa organik diye satılan ürünlerin sertifikalarının olup olmadığına bakılmalı. Evde çocuk varsa ya da ciddi hastalığı bulunan biri varsa onların beslenmesi özellikle organik yapılmalı. Özellikle kanser rahatsılığı olan kişiler için bu çok önemli. Bir ürün rafında organik yazması önemli değil mutlaka sertifika sorulmalı."

"KURTLU ÜRÜNLER ALIN"


"Ürünlerde organik sertifikası ve damgası olmalı. Pazardan aldığımız ürünlerde de üzerinde kurt olması ve yamuk yumuk olması organik olduğunu gösterir. Benim çok karşı olduğum şeylerden biri de şu; otoreksiya diye bir şey var beslenmede. Takıntılı beslenme anlamına geliyor. Eğer biz her yediğimiz üründe çok aşırı bir şekilde 'acaba bu sağlşıklı mı, acaba bu prganik mi' şeklinde bir yaklaşımla o ürünü tüketirsek sonuçta o ürün çok yararlı olsa da psikolojik etkileriyle yararını da azaltmış oluruz. Biraz da rahat olmak, genel sağlığımızla birlikte beslenme sağlığını paralel götürmek aslında en sağlıklısı'' dedi.''